Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kuşak haberleri birkaç yıl önce Y kuşağıyla yoğun ilgi görmeye başladı. Y kuşağı ne yer, ne içer? Ne giyer? 2013’te Gezi’den sonra merak edildi. Y kuşağı, çok affedersiniz, yaşlanıp önceden tahmin edilebilir ve pek tanıdık hale gelince, artık şimdi gözler Z kuşağında. Siyasi partiler onlardan nasıl oy alacağını hesaplıyor. Markalar Z kuşağına neyi nasıl satacaklarının hesaplarını yapmakta.

Velhasıl, Z kuşağı araştırmaları pek değerli. Z kuşağını anlamak çok önemli. Herkes bu kuşağı anlama peşinde.

Haberin Devamı

Geçenlerde BBC Londra’da uzun uzun Z kuşağının pandemi dönemine denk gelen gençlik döneminin etkileri konuşuluyordu. Z kuşağının Y’lere göre daha büyük sorumluluklar alacağına inanıyordu konuşmacılar. Z kuşağı dünya meseleleriyle daha ilgiliymiş, kendilerinden daha büyük meseleler olduğunun farkındalarmış, sosyal sorumlulukları daha yüksekmiş.

Kovid döneminde gençliklerini yaşayamadan dağ gibi sorumlulukların altında kaldıkları bence de doğru. Karantina ilan edilen ve kurallarına gerçekten uygulanan ülkelerde son bir yıldır sosyal hayat diye bir şey kalmadı. 18 yaşındaki bir gencin hayatını düşünün. Ne okul var, ne arkadaşlar var, ne de sokak. Varsa yoksa internet.

Öte yandan, bütün bunların Z kuşağını kendiliğinden aziz yaptığını düşünmüyorum. Onları bekleyen büyük sorumluluklar ve sorunlar olduğu kesin. Dünyayı X kuşağı yönetiyor ve berbatlar. Berbatız. Ama Y kuşağının online politik duyarlılıklarının, sosyal medya efelenmelerinin ve giderek çığırından çıkan siyaseten doğruculuk saplantılarının dünyayı daha iyi bir yere götüreceğine emin misiniz? Ben değilim. Gördüğüm kadarıyla Z’ler de aynı yolun yolcusu.

Her şeyden önce Y’lerden başlayarak yeni kuşakların çalışma hayatına bakışının köklü biçimde değiştiğini görüyorum ve bu durum hayra alamet mi bilemiyorum. 90’lardan beri çalışıyorum ve değişimi gözlemleyebiliyorum.

X kuşağı olarak biz “Bodrum katında yaşamaya razıyım, yeter ki bağımsız olayım, kendi hayatımı yaşayayım” derdik. Bağımsızlıktan ödün vererek anne babamızın imkânlarını kullanmayı istemezdik. Zor şartlarda çalışmak ve sebat etmek önemliydi çünkü ucunda özgürlük/bağımsızlık olarak adlandırdığımız bir bireysel emelimiz vardı. Elbette, demek ki aile evlerimizde rahat ve mutlu değildik. Ne yapacaksak kendi başımıza yapacağımıza inanmıştık bir şekilde.

Haberin Devamı

Y kuşağı anne babasıyla yaşamaktan gayet memnundu. Az param olsun ama bağımsız olayım demiyordu. Önce konforum olsun diye düşünmekteydi. Belki anne babaları onları rahat ettirdikleri içindi, bilemiyorum.

Z kuşağı daha tam anlaşılamadı ama okuduğum kadarıyla sosyal meselelere duyarlı olacak olan ve dünyayı kurtaracağına inandığımız Z kuşağının bunu evde oturup internetten yapmaya çalışma olasılığı çok fazla. Pandemi de tuzu biberi oldu işin.

Bir dostum, merkezi Londra’da olan çok uluslu bir şirket için işe alımları yönetiyor. İlk iş görüşmelerine gelen Z’lerin işin kendisiyle değil,
ofisteki koltuklarla ve dekorasyonla daha ilgili olduğunu söyledi: “Ofisi beğenmedikleri zaman, yeteri kadar teknolojik ya da eğlenceli bulmadıkları zaman işe girmiyorlar”.

Haberin Devamı

Bir diğer yönetici dostum ofise gelmek istenmemesinden söz etti. Pandemi etkisi midir nedir bilmiyorum ama artık herkes evden çalışmak istiyormuş. Hayatındaki ilk iş görüşmesine giden gençler bunlar. Ofiste çalışmanın ne demek  olduğunu bilmiyorlar ama istemiyorlar. Karşılaştırma şansları dahi olmamış ama evde olmak istiyorlar. Çoğu anne babasıyla oturduğuna göre, odasından çalışmak istiyor gençler bana kalırsa. Anneleri arada kapıyı aralayıp “Sofra hazır” diyecek. Onlar da görüşmeleri bitince gelecekler. Ya da belki evde yemek yerken görüşmek doğal olur ileride, bilemiyorum.

Daha da ilginci, en iyi okulları bitiren ve ilk işine başvuracak gençler artık büyük ve çok uluslu şirketlere girmek istemiyormuş. Geleceğin en büyük beyinleri olması muhtemel bu seçkin kesim devlette de çalışmak istemediğine göre, ne yapacak? Herkes kendi işini kurmak peşindeymiş. Start up’lar.

Genç girişimciler ve bu gibi isimler altında yapılan haberlere, toplantılara, çalışma hayatına dair muhtelif sosyal medya mecralarına bakıyorum. 18-20 yaşında insanların iş tanımları filanca şirketin CEO’su, X start up’ın kurucusu çeklinde. Çok da havalı fiyakalı tanımlar. Birçoğunun hâlâ ailesiyle oturduğunu düşünürsek özellikle.

Buradan bakıldığında, herkes start up kurmuş ve başarılı gibi görünüyor ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Milyonlarca iyi ve zengin edecek fikir yok. Başarı hikâyeleri Tedx konuşmalarında anlatılıyor ama başarısız olanlardan kimse bahsetmiyor.

Gelecek evde bilgisayar başında geçecek gibi görünüyor. Sizi bilmem ama bana çok sıkıcı geldi. Öyle ya da böyle Z’lerin özellikle pandemi sonrası dünyada çok büyük değişimlere imza atacağı ve dünyayı çok değiştireceği kesin. Bu değişimi sırtlamak onlara denk geldi.