Öne çıkan başlıklardan biri de buydu.. AKP, sahillere bakanlarını aday göstererek yüklenmiş!..
Tutar mı?
Valla sanmıyorum.. Düşünüyorum, Antalya’da MHP’ye oy verecek bir seçmen.. Vecdi Gönül, İzmir’den Antalya’ya kaydırıldı diye.. Madem Savunma Bakanı kentimize geldi o halde sahip çıkalım diye..
Gider AKP’ye oy verir mi?
Sırf bu nedenle..
İzmir’de CHP’ye oy verecek seçmen.. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay o bölgeden aday oldu diye.. Günay, eski solcu diye.. İktidar partisi, bakanı göndererek kıyak yaptı diye..
Oyunu değiştirir mi?
CHP’den vazgeçip AKP’ye döner mi?
Bana zor geliyor..
Peki iktidar partisi bunu niye yapıyor?.. O kente önem verdiğini göstermek için.. İl örgütünü harekete geçirmek için, daha fazla koşturmalarını sağlamak için..
Gidin sorun.. Hiçbir Antalyalı, Vecdi Gönül birinci sıradan aday gösterildi diye koşa koşa AKP’ye gitmez..
Gideceği olan gitmiştir..
*
Seçmene şirin gözükmek için bakan gönderiliyor ya bunun tersi de var..
Bakan kaçırma!
Örnek, Bülent Arınç’ın durumu.. Başbakan Yardımcısı, yerel seçimlerde MHP’ye, referandumda hayırcılara yenilince Manisa’dan kaçırıldı!
Demokrasi rayından böyle çıkar
Acayip bir durum oldu.. En akıl almaz işler, normalmiş gibi sunulmaya başlandı..
Düne kadar herkesin ayağa kalkacağı meselelere artık ne var bunda deniliyor..
Valla bu bakışla tek adam rejimi de gelir, başkası da!..
AKP listeleri hazırlanırken Cumhurbaşkanı Gül’ün tavsiyeleri dikkate alınmıştır herhalde diye yazılıyor..
Gül tavsiye etmiş, Erdoğan tasvip..
Böyle olmasa bile, böyle olmasının normalmiş gibi sunulması feci bir durum..
Gül’ün tavsiyede bulunmasından daha beter..
Gül, AKP’nin Cumhurbaşkanı mı?
CHP’nin de MHP’nin de BDP’nin de değil mi?
Evetse, Gül’ün AKP listesine bakıp tavsiyede bulunması nasıl oluyor da normal karşılanıyor?
Bunu normal gören, yarın neleri görmez ki..
Demokrasi rayından böyle çıkar.. Parti devletine böyle gidilir..
Dilerim Gül, AKP’ye de muhalefete de eşit uzaklıkta durmuştur.. Yazıldığı gibiyse vahim sözcüğü bile azdır..
Bakırköy’den yoksula saygı kartı
Yerel yönetimlerin çoğu yoksuluna bakıyor.. Çeşitli vesilelerle.. Eğitim, giyecek, gıda, yakacak yardımı yapıyorlar..
Bakırköy Belediyesi de yapıyor.. Ücretsiz dershane, ilaç, doktor, hemşire, ambulansın ötesinde yoksulların evine her gün sıcak yemek bile götürüyorlarmış..
Bir adım ötesine geçmek istemişler; örnek olmak..
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen; ‘biz ne verirsek onu alıyorlar öyle bir şey yapsam ki kendi isteklerini alsalar’ diye düşünmüş..
*
Mesela..
Markete girsinler, canları ne istiyorsa seçsinler..
Evlerine sabun da alsınlar, pirzola da, çocuklarına, torunlarına çikolata da sakız da..
Destek Bakkart adlı projeyi geliştirmiş.. Şimdilik 1042 yoksula dağıtıyor.. Hedef üç binmiş..
Özeti şu..
Bakırköy Belediyesi o kartlara her ay 200-300 lira arası para yüklüyor, sen de gidip harcıyorsun..
Resmen banka kartı.. Kartı cüzdanına, çantana, evinin bir köşesine koyduğun zaman iş bitiyor..
Her ay yardım aldığını artık kimse bilmiyor..
İstersen çocuğunun bile ruhu duymuyor..
Harcayamadın?
Para senin paran.. Kartta duruyor, istediğin zaman harca..
Maaş gibi düşün..
*
Dün Bakırköy Belediye Başkanı’ndan bu projeyi dinledim..
Dört dörtlük buldum.. Sosyal yardım böyle olmalı..
Kapının önüne kamyon dayayarak değil..
Kimsenin ruhu duymadan..
AKP yapınca.. CHP yapınca..
AKP de CHP de önemli sayıda milletvekilini listeye almadı.. Yaptıkları aynıydı ama yorumlar farklıydı..
Şöyle ki..
AKP’nin yaptığına budama dendi.. Daha da yeşermesi için yapılması gereken!..
CHP’nin yaptığına tasfiye..
AKP’nin yaptığı değişimin ruhu olarak kabul edildi..
CHP’ninki vefasızlığın dik alası..
AKP’nin listesi ustalık döneminin ürünüydü..
CHP’nin listesi çaylaklığın sonucu..
Yorumların daha da ötesi var..
Kılıçdaroğlu İstanbul ikinci bölge birinci sıra adayı olarak kolayı seçmiş..
Ne yapmalıymış?
Diyarbakır’dan üçüncü sırada girmeliymiş!.. Risk aldığı için aday adaylarının hiçbiri kazan kaldırmazmış..
Böyle bir öneriyi Başbakan için yapsalar.. Mesela ‘Sayın Başbakan İstanbul birinci bölge birinci sırada gireceğinize 25. sırada girip, risk alsanız, örnek olsanız’ deseler..
Erdoğan ne cevap verirdi?
Fesuphanallah!..
