Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı geçen hafta Bursa’daydı.. Yerel basınla sohbet ederken laf Köşk’e gelmiş..
Demiş ki; günü geldiğinde sivil cumhurbaşkanlığı adayları için oy kullanacağız. Sayın Erdoğan cumhurbaşkanlığını yerden göğe hak ediyor..
Madem laf Köşk seçimine gelmiş, Arınç’a birkaç sorum var..
Dilerim yanıt verir..
Verir de..
Bu ülkede kalem oynatan biri olarak hem benim hem de benim üzerimden vatandaşların da, ülkeyi idare etmeye çalışan kadroların da bir şeylerden haberi olur..
Başlıyorum..
* * *
SORU BİR: Zamanı geldiğinde demişsiniz, zamanı ne zaman? 2012’nin Ağustos ayı mı, 2014’ün Ağustos ayı mı?
SORU İKİ: Bu zamanı kim belirleyecek? YSK mı? Sizce, YSK iktidardan bağımsız olarak Anayasa değişikliğini değerlendirip zamanı belirler mi?
SORU ÜÇ: Bir an için YSK’nın seçim 2012’de diye yorum yaptığını, nisan ayında süreci başlattığını düşünelim, yeni cumhurbaşkanını hangi yasaya göre seçeceğiz?
SORU DÖRT: Böyle bir durum da Cumhurbaşkanı propaganda konuşması yapacak mı, yaparsa ne diyecek veya ne demeli, ne vaat etmeli! Parti desteği alacak mı, almalı mı? Parayı nereden bulacak?
SORU BEŞ: Böyle bir durumda mevcut Cumhurbaşkanı seçime girerse, seçime TC’nin başı olarak mı girecek, devlet imkânlarıyla mı illeri gezecek.. Yoksa seçim süreci başlayınca Köşk’ü terk etmesi mi gerekecek!
SORU ALTI: YSK, 2014 derse belli ki araya birtakım anayasal ve yasal değişiklikler girecek.. Veya girmesi istenecek!
Diyelim ki Erdoğan 2014’te aday oldu, Köşk’e çıktı.. Bu durumda biz ayrıca seçimle başbakan da seçecek miyiz?
SORU YEDİ: Yoksa cumhurbaşkanı seçimle, başbakan atamayla mı gelecek? Plan bu mu? Bakanları da cumhurbaşkanı tek başına mı belirleyecek?


Yuh artık! Bu kadar çarpıtma olmaz.. Ayıp!

Niye mi yuh muh dedim..
Şundan.. Geçenlerde Başbakan, partisinin il başkanlarına hitap etti..
Parti toplantısı yaptı..
Adamın biri, o toplantıdan bir kareyi almış, aslında o karenin yarısını makaslamış..
Tamamını koymamış..
Aldığı karenin yarısı şöyle..
Başbakan, Atatürk posteri önünde konuşuyor.. Fotoğraf karesinde Atatürk dev gibi duruyor, Başbakan minnacık..
Adam diyor ki, işte vesayetin sürdüğünün kanıtı! AKP kurucusunun, CHP kurucusunun önünde konuşma yapması trajikmiş!
Kıyaslaması da vahim.. Demiş ki; G. Saray Başkanı’nın F. Bahçe’yi eleştirdiği konuşmasını Aziz Yıldırım’ın posteri önünde yaptığını düşünün..
Ne diyeyim! Ne?
* * *
O fotoğrafın tamamına bakıyoruz.. Makaslanmamış haline..
Atatürk’ün dev resmiyle aynı boyutta Erdoğan’ın da resmi var..
Başbakan bu iki posterin önünde konuşuyor..
Yer; AKP Genel Merkezi..
Tercih; AKP yönetiminin..
* * *
Arkadaşlar nereden ne çıkaracaklarını şaşırdı valla.. Yaptığı yalakalık bile değil, şaklabanlık mı desek!
Atatürk’e nereden dönüp dolaşıp da çaksak yarışı başladı galiba..





Gücün varsa ayıkla bakalım pirincin taşını

Şöyle bir huy gelişti..
Memlekette ne zaman bir operasyon olsa, operasyona uğrayanları aşağılamak, itibarsızlaştırmak, kafadan suçlu göstermek kampanyası da başlıyor..
Daha gözaltılar sürerken, insanlar savcının karşısına, hâkimin karşısına çıkmadan başlıyor..
Medya bazen gönüllü olarak bu politikaya ortak oluyor..
Bazen istemeden, bacak arası yiyerek; bilginin, fotoğrafın cazibesine kapılarak..
* * *
Hele hele biraz netameli bir durum varsa.. İktidarın eleştirileceği kuşkusu doğmuşsa.. İhtimali varsa..
Dozaj arttıkça artıyor..
KCK operasyonunda bir kez daha yaşadık.. İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşen 40’tan fazla avukat gözaltına alındı..
Bu ilk kez olan bir durumdu.. Ne oluyor ne bitiyor derken, bir fotoğraf sızdı.. Fotoğraf şuydu; gözaltına alınan avukatlardan biri elinde tüfek, bir kayanın arkasından nişan alıyor..
Mesaj şuydu; avukat terörist.. Dağda eğitim almış..
Yarattığı imaj da şu: Bu böyleyse diğerleri de öyledir..
* * *
O avukat savcıya çıktı, ifade verdi, savcı mahkemeye bile sevk etme gereğini görmeden serbest bıraktı..
Sonuç; 33 avukat tutuklandı, o mahkemesiz serbest..
* * *
Ayıkla pirincin taşını!