Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ekinci’den Ümit kaptanın piyadesine atladık; İztuzu plajına geldik..
Ümit kaptan, aynı zamanda dernek başkanı.. Piyadelerin başkomutanı..
Gittik, gittik, Dalyan kanalları girişinde Adem ustanın teknesine aborda olduk..
Yengeç molası dedi.. Yengeç ve bira..
Meşhurmuş...
Dalyan, yengeciyle meşhur.. Adem usta da yengeç pişirmekte meşhur.. Teknede ayaküstü yengeç satıyor..
*
Teknede yengeci şöyle yapıyorlar..
Tencereye atıp, bıraktığı suyla haşlıyorlar, müşteri gelince ızgarada iki çevirip, veriyorlar..
Şahane oluyor..
Kerpeten falan yok.. Kabuğunu dişinle kırman lazım..
Ayaküstü böyle olur..
Adem Usta sadece yengeç pişirmekle meşhur değil, Bruce Willis’i tanımamakla da meşhur..
Nasıl yani diyeceksiniz; anlatayım..
*
Bruce Willis piyadeyle gelmiş (zaten başka tekne yasak) yengeç yemiş gitmiş.. Adem tanımamış.. Muhabir arkadaşlarımızdan biri, iki kare çekmiş, gazetesi basmış..
Adem bakmış; ülen bu ben..
Bruce’un yanında..
Gazeteyi eve götürmüş; karısı bakmış bakmış; ülen demiş daha fazla şöhret olursan seni boşarım..
(Adem’in resmini kullanmama nedenim bundandır; gariban şöhret olup kapının önüne konulmasın)
*
Meseleye kafadan girdik.. Dalyan, yengeç ne alaka demeyin.. Havanın son demleri ya.. Meriç Köyatası hadi gidelim dedi..
Meriç’i biliyorsunuz.. Kaptan, gurme, aşçı, rehber.. Yazılarını her hafta okuyorsunuz..
Beraber denize açıldık..
İlk durak; Hollandalı Ahmet’in yeri.. Hollandalı Ahmet 74 yaşında; öyküsü müthiş.. Galatasaray’ı bitirince Hollanda’ya gidiyor, Amsterdam’da bi lokantada çalışmaya başlıyor.. Sonra kendi lokantasını açıyor..
Lokanta zinciri diyelim..
Yıl 1966.. İstanbul’a gezmeye geliyor.. Norveçli bir kadınla tanışıyor..
Aradan 45 yıl geçiyor...
Geçen nisanda 45 yaşında bir kadınla buluşuyor..
Eski manken, sinema oyuncusu.. Çok meşhur.. Birçok markanın yüzü..
O kim mi?
Kızı..
*
Meğer Norveçli kadından bir kızı varmış, yıllar yıllar sonra kızı bir televizyon programında babam Türkmüş deyince gazeteciler haberi kovalamaya başlamış; Hollandalı Ahmet’i Kumlu Bükü’nde bulmuş..
Hep birlikte Norveç televizyonunun hazırladığı belgeseli izledik.. Baba kızın buluşma anını..
*
Buradan başka bir mevzuya geçelim.. Anladım ki; ülkemizi bilmiyoruz.. 15 Eylül’den sonra güneyin en güzel zamanıdır.. Ortalık turistten geçilmiyor..
Rus kaynıyor diyebilirim..
Şöyle bir durum var..
En güzel zamanda; eylülde, ekimde Almanlar, İngilizler, Ruslar her yerde.. En kötü zamanda; temmuzda, ağustosta Türkler her yerde..
Demem şu; aynı mekanlarda..
Yabancılar keyif çatıyor..
Türkler haşlanıyor..
*
Size nasıl eğlendiklerini anlatayım.. Hollandalı Ahmet’e gittik.. İskele dolu..
Hayırdır!
Dediler ki; 27 yelken gelecek.. Geldiler hepsi Rus.. Gezmişler tozmuşlar, yarış bile yapmışlar..
Her teknede 4-5 kişi vardı.. Eğlence karada da devam etti..
Güzellik yarışması bile yaptılar..
*
(Bi parantez açayım.. Ruslar kendi aralarında güzellik yarışması düzenlediler dedim ya... Hollandalı Ahmet ve eşi Şirin Hanım’la oturuyoruz yarışmaya bi göz atalım dedik.. Kalktım yarışmacılara baktım, beş numara kesin birinci olur dedim..
Birlikte oturduğumuz herkes gitti, baktı; tahminime güldüler, beş numara sonuncu olur dediler.. Bütün gün denizdeydik, yorgundum, erken yattım.. Ertesi sabah kahvaltısında Şirin Hanım’ı gördüm..
Sen neymişsin dedi..
Hayrola dedim..
Beş numara uzak ara birinci olmuş)
*
Lafı bitirmeden balık çorbasını da anlatayım.. Yalancı Boğaz’dayız, Yat Marina’da.. Sabahın körü, Meriç illa balık çorbası iç dedi..
Kahvaltıda!..
Mercimek çorbasını anlarım, ezogelin çorbasını anlarım, sabah sabah balık çorbası!..
Meriç dene dedi..
Denedim..
Şahane ötesi..
*
Bu kadar laftan sonra ne diyeyim..
İyi pazarlar!