Başbakan CHP öncülük etti, CHP organize etti falan diyor ama sokağa dökülen gençlerle..
Gecenin bir saatinde evinden fırlayan kadınlarla..
Yollara düşen orta yaş altı erkeklerle CHP’nin hiçbir ilgisi yok..
İki gündür o kitleyi anlatmaya çalışıyorum.. Gençler cuma sabahına kadar apolitikmiş gibi duruyordu..
Miş gibi dedim, meğer değillermiş.. Bugüne kadar içlerine atmışlar, duygularını bastırmışlar, öfkelerini dizginlemişler..
Tencere tava çalan, ışık yakıp söndürenler de öyle.. Meğer ne kadar gerginmişler.. Patladılar..
Susmasa bile orta yerde tartışmaktan kaçınan, eylemlerden uzak duran, mitingleri sevmeyen iyi eğitimli, iyi gelirli orta yaş altı erkekler de kadınlar da öyle..
Onlar da patladı..
Hayatımı elleme..
Hayatıma karışma mesajı verdiler..
Korkuları aynıydı; iktidar baskıyla hayat tarzlarını değiştirmeye soyunmuştu.. Bu konuda adımlar atmıştı, Başbakan ‘evde için’ diyerek başka bir hayatı tarif etmişti..
Adına isyan mı dersiniz..
Başkaldırı mı, protesto mu, öfke patlaması mı, ne derseniz deyin cuma sabahı başlayan olayların nedeni budur..
Cumartesi sabaha karşı İstanbul’un birçok yerinde binlerce kişinin sokaklara dökülüp yürüyüş yapma nedeni budur..
Gezi Parkı bahane oldu.. Gezi Parkı sembol oldu.. Gezi Parkı işaret fişeği oldu..
*
Bu hali iktidarın iyi anladığını zannetmiyorum.. Veya anlıyor da itiraf edemiyor; bu insanları patlama noktasına biz getirdik diyemiyor..
Veya kendi kitlesine bunlar marjinallerin işi diyerek mesaj gönderiyor.. Tabanını dik tutmak istiyor..
*
Olan biten üzerine kafa yorması gereken sadece iktidar değil, CHP de düşünmeli..
Çok ama çok ciddi analizler yapmalı..
Kendiliğinden sokağa dökülen kitlenin büyük bölümünü, özellikle genç kesimini ben hiçbir CHP mitinginde hiçbir CHP etkinliğinde görmedim..
İktidardan hoşnut değiller..
Ama muhalefeti de yanlarında bulamıyorlar.. Veya muhalefetle iletişim kuramıyorlar.. Demek ki muhalefet tatmin etmiyor.. Dilleri uymuyor..
Kısaca yalnızlar.. Sahipsizlik duygusu, bir yere ait olmama ortak noktalarıydı..
Birbirlerini sokakta buldular.. Birbirlerine sarıldılar.. Protestoların ülke çapına yayılmasının bir nedeni de bu..
CHP, 30 yaş altı düne kadar apolitik duruş sergileyen bu insanları yanına çekmek istiyorsa gece gündüz düşünmeli.. Acil eylem planı hazırlamalı..
O gençlerle diyalog kurmalı.. O gençleri içlerine çekmenin yolunu bulmalı..
*
Zaten iktidara karşılar, gidecek başka kapıları da yok nasıl olsa bize oy verirler diye düşünürlerse çok beklerler..
Zirvede iki farklı bakış
Gezi Parkı olaylarına Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan çok farklı bakıyor..
Başbakan’a göre; demokrasi mücadelesi sandıkta verilir..
Cumhurbaşkanı ise ‘demokrasi sadece seçim demek değildir’ görüşünde.. Yani şiddet içermeyen eylemleri meşru sayıyor..
Farklı baktıkları bir başka konu da sokağa dökülenlerin mesajıydı..
Cumhurbaşkanı; ‘mesaj alındı gereği yapılacak’ derken, Başbakan sokağın mesajını soran gazeteciye kızdı..
Sokağa dökülenleri CHP ile marjinal örgütlerin kandırdığı kişiler olarak tanımladı..
İçki içen alkolik olan
Başbakan, Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlarken; ‘içki içen alkoliktir’ dedi.. Sonra kendine oy verenler arasında içki kullananların hatırlatılması üzerine sözünü biraz düzeltti.. ‘Alkol alanlardan bize oy verenler var. Onlar az içiyor, alkolikler arasına girmiyor’ dedi..
Bu yaklaşımdan şöyle bir ayrım çıkıyor..
İçki içip AKP’ye oy verenler alkolik olmuyor..
İçki içip CHP’ye oy verenler alkolik oluyor..
TwItter şikâyeti
Başbakan eylemlerin artmasından sosyal medyayı sorumlu tuttu.. ‘Twitter diye bir bela var. Yalan haberlerin daniskası burada’ dedi..
Cuma akşamı böyle bir durumu yaşadık.. Hangisi doğru hangisi palavra ayırt etmekte zorlandık..
Ama bir dakika..
Haber kanallarının olayları ekrana taşımasını engelleyen kim? İnsanlar çok büyük olaylar oluyor ki haber kanalları vermekten kaçınıyor zannetti.. Twitter’a yöneldi..
