31 Mayıs günü demokrasi adına çok önemli işler oldu.. Sosyal isyanı, büyük protestoyu, başkaldırıyı hafifletmek isteyenler; itibarsızlaşmaya çalışanlar on binlerce insanın sokağa dökülmesini görmezden gelmeye çalıştı.. Marjinal grupların işi olarak lanse etti..
Çapulcular dendi..
Hatta büyük eylem sonrası polisle taşlı sopalı çatışmaya giren küçük gruplar ön plana çıkartılarak muazzam eylem gölgelenmeye çalışıldı..
Peki, bu insanları sokağa döken neydi?
Hayatında mitinge bile gitmemiş insanları gece yarısı eyleme götüren hangi duyguydu..
Yazdık çizdik, ilk günden itibaren anlatmaya çalıştık, ama olmamış gibi, yaşanmamış gibi davrandılar.. Düne kadar..
İktidarı destekleyen yazarlar çizerler de, bizzat iktidar mensupları da dün kabul etti..
O büyük başarıyı..
O büyük isyanı tescil ettiler.. Hak verdiler.. Sadece hak vermekle kalmadılar.. Nedenleri üzerinde de görüş birliğine vardılar.. Daha doğrusu kabul etmek zorunda kaldılar..
Kabul ettikleri şunlar..
*
BİR: Olayları polisin aşırı şiddeti başlattı.. Başbakan Vekili Arınç da; ‘gaz kullanımı çığırından çıkardı’ diyerek; polisin sabaha karşı yaptığı baskını eleştirdi.. Müsebbibi olarak gösterdi..
İKİ: Yaşam tarzlarına yönelik tehdit ‘partisiz kitleleri’ harekete geçirdi; siyasetin göbeğine, eylemlerin merkezine oturttu..
*
ÜÇ: Başbakan’ın üslubu çok etkili oldu.. Bir süredir kendilerinin sürekli azarlandığını, aşağılandığını düşünen.. Yaşam tarzlarına hakaret edilen, ayyaş, alkolik, istenmeyen neslin mensubu gibi gösterilen insanlar sonunda patladı..
Yeter artık dedi..
Bu kadarı da fazla..
Başbakan Vekili Arınç; üslubun kırılganlık yarattığını kabul etti; ‘herkesi kışkırtıcı, hayat tarzını aşağılayıcı üslup içinde olmamalıyız’ dedi..
Özeleştiri yaptı..
*
DÖRT: İktidar bu krizi, sosyal patlamayı çok kötü yönetti.. Marjinal grupların, çapulcuların eylemi diyerek büyük manzarayı ıskaladı.. Veya perdeledi..
İktidarı destekleyen yazarlar gibi Arınç da bu zaafın altını çizdi.. ‘Olaylara ilk dakikadan itibaren doğru perspektifte bakmamız gerekirdi’ diyerek hatalarını kabul etti..
*
BEŞ: En önemlisi, Gezi Parkı eyleminin de onlara destek vermek için yollara dökülen halkın tavrı da meşru, haklı, doğru kabul edildi..
Özet: Şiddete bulaşmayan Gezi Parkı eylemlerinin haklılığı muhafazakar kesim tarafından da tescil edildi..
Destek verildi..
Sivil direniş kazandı şiddet gölgelemesin
Meselenin bir de şiddet yanı var.. Vandalizm kısmı..
Şiddet severlerin polisle çatışmaya devam etmesi.. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok..
Polis zorbalık yaparak ortamı müsait hale getirince kaçınılmaz olarak çata patalar da başladı.. İlk günü anlayışla karşılarım..
Cumartesi gecesini.. Sürekli biber gazı taarruzu altında kalan gençlerin taşlı tepkisi öfke patlamasıydı..
Zembereklerin boşalmasıydı.. Ama devam ettirilmesi yanlış.. Bakın, pazartesi akşamı Gezi Parkı başkaydı, Gümüşsuyu başka..
Taksim’de binlerce insan barışçıl eylemlerini sürdürürken, şenlik havasında kazandıkları zaferi kutlarken, 200 metre ileride bir grup polisle çatışıyordu?
Ne için?..
Ankara’nın da farkı yoktu.. Belli şiddeti sürdürmek isteyen marjinal gruplar devreye girmişti..
Polisle inatlaşma..
Polisle hesaplaşma içindeydiler..
Polis de gaz bombası yağmurundan vazgeçmedi..
*
Şiddetin sürmesi o büyük eylemi, o büyük sivil hareketi, o büyük toplumsal başkaldırıyı gölgeliyor.. Bilerek veya bilmeyerek zarar veriyorlar..
*
Bu konuda da mutabakat var.. Kimse onaylamıyor; ne güzel çatışılıyor demiyor.. Tam tersi Türkiye başka yere sürükleniyor diye herkes endişe ediyor..
Gezi Parkı’nda cuma sabahı aşırı şiddete maruz kalan göstericiler bile..
Yüzde 50 hangi taleple çıkacak?
Hem Gezi Parkı eylemi, hem insanların sokaklara dökülüp protesto yürüyüşü yapması meşru, haklı, doğru bir eylem olarak kabul ediliyor.. Hem de evde oturan yüzde 50’den bahsediliyor.. Zor tutulduğundan söz ediliyor.. Şu da var; yüzde 50 tek tip mi? Belki de yarısından fazlası hak veriyordur..
*
Sokağa dökülen (cumayı cumartesiye bağlayan gece) on binlerce insanın bir talebi vardı, isyan etmesinin bir nedeni..
Peki evinde oturan, bu protestoya katılmayan, umurunda olmayan öteki kesim sokağa çıkarsa, meydanlara inerse ne diye inecek?
Talebi ne olacak?
*
Gezi Parkı’na kışla görünümlü AVM yapılmasını istiyoruz mu diyecekler? Sokaklara dökülen insanların hayat tarzını beğenmiyoruz, değiştirsinler diyerek mi yürüyecekler?
Veya bizim gibi düşünmeyenlerin eylem yapmaları yasaklansın talebiyle mi eylem yapacaklar?
Meydanlara çıkarlarsa hangi taleple çıkacaklar..