AKP Anayasa için resmi girişimi yaptı.. CHP ve MHP’den görüşme talep etti..
Bunlar öngörüşme.. Ortada daha yeni anayasa yok..
Vardır, hazırdır da biz bilmiyoruz..
Sadece tahmin edebiliyoruz..
Galiba sistemde çok temel değişikliğe gidilecek.. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş gündeme getirilecek..
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun demeçlerinden bunu anlıyoruz.. Böyle bir niyet olmasa, Kuzu bugünkü uygulamayı yerden yere vurmazdı..
Başkanlık sistemi diye ısrar etmezdi..
Peki Kuzu başkanlığa geçişi niye istiyor..
Haber Türk’teki söyleşisinde şöyle izah etmiş..
‘Yasama organı olmadığı için, adı var kendi yok olduğu için başkanlık sistemini savunuyorum.’
Dahası var.. Çok ilginç.. Kuzu, başkanlık sistemini kendi iktidarının uygulamalarını yerden yere vurarak öneriyor:
‘Kanunlar hep hükümetten gelir, parlamento sadece onaylar, komisyondan olduğu gibi geçer, hükümet katılırsa değiştirebilirsin, katılmazsa, dokun bakalım dokunabilirsen (...) E peki kardeşim, kanun çıkaran sensin, uygulayan sensin, bütçeyi çıkaran sensin, harcamayı yapan sensin. Denetim yetkisi hiçbir zaman işlemez. Kendi hükümetimi niye denetleyeyim canım.’
* * *
Burhan Hoca’nın söyledikleri çok doğru da Meclis’i etkisiz hale getiren kim?
İktidar milletvekilleri değil mi?
En basiti, hükümete KHK yetkisi verdiler çekildiler kenara.. İktidar yasaları kendi yazdı, kendi onayladı, kendi uygulayacak?
Buna onay verenlerin şikâyet etme hakkı var mı?
Düzeltilmesi gereken bu.. Güçlü bir yasama organını yeniden inşa etmek..
Bunun için yapılacak şey belli.. Milletvekillerinin sırtını genel merkeze değil, seçmene dayaması..
* * *
Aslında boşuna tartışıyoruz..
Zaten Başbakan’ın karizmasından, gücünden, tek başına partisini sürüklemesinden kaynaklanan fiili bi durum var!..
* * *
Neyse taslak ortaya çıksın, niyet belli olsun daha çok konuşuruz..
Beyoğlu sokaklarında kalite düştü mü?
Beyoğlu ne olmuşsa olmuş bize ne denilecek yer değil.. Binlerce kişinin akın ettiği, kentin en önemli eğlence merkezlerinden biri..
Hem de her keseye hitap eden cinsten..
Peki, Beyoğlu’nda yapılan neydi?
Beyoğlu Belediye Başkanı bir televizyon programında bütün olan biteni, ‘pahalılığın değil kalitenin peşindeyim’ diye özetlemişti..
Sokakları boşaltma, masa kaldırma operasyonunun anlamı buymuş..
* * *
Gerçekten Beyoğlu’nda kalite düşmeye başladı mı?
Köklü işletmelerle konuştum.. Benim de gözlemlerim var tabii..
Bana göre, evet..
Ara sokaklardaki birahane furyasından sonra, ne olduğunu bir türlü anlayamadığım mantar gibi çoğalan mekânlardan sonra kalite sorunu var..
Köklü işletmelerin de, Beyoğlu’nu tercih eden kaliteli mekânların da görüşü aynı..
Diyorlar ki; sabah çay poğaça veren, daha sonra kafe gibi çalışan, akşam meyhane olan, ilerleyen saatlerde gece kulübüne dönüşen bir sürü mekân açıldı..
Talip çok olunca bilen bilmeyen bu işe girişti..
Şu soruyu sordum..
Alman lisesi, Avusturya lisesi burada.. İki Fransız okulu, iki İtalyan okulu var.. Buranın çocukları bahsettiğin mekânlara gidiyor mu?
Hayır dediler..
Onlar gelmez..
Benim için kalite problemine önemli işaretti.. İnsan burnunun dibindeki kafeyi tercih etmez mi?
Dediler ki; tabii ki her yer böyle değil.. Çok iyi yerler var.. Ama sonradan bu işte para var diye dalanlar imajı sarstı..
Beyoğlu’nda simge yerler var.. Nevizade var, Fransız Sokağı var, Asmalımescit var..
Bu yerler korunmalı..
Problem Asmalımescit’te başlamış.. Kaliteli meyhanelerin arasına tektekçilerin, biracıların girmesi dengeyi bozmuş..
Beyoğlu Nişantaşı’na rakip olmuştu, bakalım rekabetini sürdürebilecek mi?
