Toplumsal olaylarda ‘kazanan’, ‘kaybeden’ ayrımı yapılmaz denir.. Doğrudur maç değil!..
Değil ama eylemin sonunda eylemciler birbirlerine sorar; kazandık mı, kaybettik mi? O lisanla ifade edersek..
Kazandılar.. Başarılı oldular diyelim.. Aslında, 31 Mayıs gecesi on binler sokağa döküldüğü an eylem başarıya ulaşmıştı.. 1 Haziran günü polis çekildikten sonra Taksim Meydanı hınca hınç dolduğu zaman amacına ulaşmıştı..
İktidar bu hali baştan kabul etmek istemedi.. Günler geçti baktı ki olmuyor; plebisit öneri yaptı..
Kabul etmiş oldu..
*
Gezi eyleminin iki yönü vardı, iki ayrı kulvarı.. Başarı ikisinde de sağlandı..
İzah edeyim..
İktidar ne yapmak istiyordu? Topçu Kışlası adı altında Gezi Parkı’na otel, AVM ve rezidans yapmak istiyordu..
Açıklama en yetkili ağızdan gelmişti.. Başbakan’dan..
Eylemler başlayınca, iktidar önce konut fikrinden vazgeçti, AVM’yi de üç beş dükkana indirdi.. Bir bölümünün şehir müzesi olacağını açıkladı..
Kesmedi.. Tatmin etmedi..
İktidar bir süre sonra AVM ve otelden de vazgeçti.. Tamamının şehir müzesi olacağı açıklandı..
Kabul görmedi..
Mesele Gezi Parkı’na çakma kışla yapılmasıydı..
İktidar önce direndi, sonra bu direncinden de vazgeçti.. Yargı kararını bekleyelim, yargı kararından sonra halk oylaması (plebisit) yapalım, İstanbullulara soralım pozisyonuna geçti..
Geri adımdır.. Kışla yapımının askıya alındığının üstü kapalı ilanıdır.. Orta yolu bulma çabasıdır..
Direnişçilerin başarılı olduğunun tescilidir..
*
Çünkü çakma kışla yapımının yargıdan geçip geçmeyeceği meçhul.. İstenen tarihi bir yapının yeniden canlandırılması değil ki; büyük ihtimalle geçmeyecek de..
Belki de halk oylaması hiç yapılmayacak..
*
Meselenin Gezi Parkı’nın ötesinde başka boyutu var..
Neydi o!..
İktidara uyarıydı.. Tutum ve davranışlarını değiştir, dayatmacı olma, iktidarım ne istersem yaparım yaklaşımından vazgeç, bizi dinle, bizim sesimizi duy, taleplerimizi anla, hayat tarzımıza karışma, bizi formatlama, polisine hakim ol, özgürlüğümüzü sınırlama..
Yüz binlerin sokağa dökülme nedeni bu değil miydi? Gezi Parkı eylemcilerinin peşine takılma nedenleri..
Mutlu değiliz haykırışı..
Bu cepheden de bakarsan Gezi Parkı eylemi yine başarılıdır..
Direnişçiler kazanmıştır..
Onlar çocuk değil; birey!
Gezi Parkı eylemi İstanbul Valisi’ni çok yıprattı.. O kadar yıprattı ki, sabah başka akşam başka konuştu..
Sabah yumuşaktı, akşamları sert.. Sabahları yanınızda olmak isterdim derken akşamları çıkın artık sabrım taşıyor mesajı gönderdi..
Kısaca ikisi arasında gitti, geldi..
*
Ama geçen akşam öyle bir çağrı yaptı ki, eylemcileri hiç anlamadığı ortaya çıktı..
Gençlerin dilini, dünyalarını bilmediğini gösterdi..
‘Annelerine babalarına sesleniyorum, gidin çocuklarınızı alın’ dedi.. Çocuk muamelesi çekti..
Oysa onlar birey.. Yetişkin insan.. Genç..
Onları oraya anne-babaları yollamadı ki, kendileri gitti.. Kendileri terk eder..
Muhatap alınmak istiyorlar.. Konuşacaksanız, böyle bir niyetiniz varsa bizimle konuşun diyorlar..
*
Neyse ki dün akşam üstü İstanbul Valisi bu tutumundan vazgeçti.. Telefon numarasını vererek eylemcilerle yüz yüze görüşeceğini açıkladı..
Doğrusunu yaptı..