Çapa ve Cerrahpaşa tıp fakültelerinden 450 profesör ayrılmış..
Ankara’yı bilmiyorum..
İzmir’i, Antalya’yı, Çukurova’yı..
Bunlar önemli tıp fakülteleri.. Sadece hasta bakmıyorlar doktor yetiştiriyorlar..
Yarının hocalarını..
En önemli işleri bu.. Veya kendilerinden beklenen..
Çapa ve Cerrahpaşa’daki sayıya bakar mısınız?
Büyük çoğunluğu yasa hükmündeki kararname gereği iki yıllığına ücretsiz izne çıkmış.. Yerlerini kim dolduracak?
* * *
İktidarın iddiası şu..
Hocalar muayenehanelerinde hasta bakıp, hastanede ameliyat yapıyorlarmış..
Rant sağlıyorlarmış..
Kaç kişi?
Fakir fukara onların kapısını bile çalamıyormuş, yanlarına uğrayamıyormuş..
Şimdi uğrayabilecekler mi?
Yooo..
Çoğu gitti!..
Hastalar, o hocaların yardımcılarına, asistanlarına kaldı..
Hasta muayenesini uzmanlar üstlenecekmiş!
* * *
Tamam onlara itirazım yok ama..
Öğrenciyi kim yetiştirecek?
Doktoru..
Temel soru bu..
Hocalar gitti başınızın çaresine bakın mı denilecek?
Hastalar eninde sonunda doktor bulur.. Sorun olmaz.. Haa, çok yeterli midirler, değil midirler bilemem ama olan tıp öğrencilerine oldu..
İşin ehli hocalarını kaybettiler..
* * *
(Not: Hemen her alanda yetkin olan insanların çok para kazanmasından yanayım.. Hele tıpta..
İsim yapmak, literatüre girmek kolay olmuyor..
Reçete yazmakla bitmiyor..
Ömür tüketmek gerekiyor.. Yaşamını adamak gerekiyor)
Bildiklerimiz teker teker yanlış çıkıyor
En büyük değişiklik tıp alanında yaşandı.. Doktorlar çoğu konuda ne yaparlarsa şimdi tersini yapıyorlar..
Hemen örnek..
10 yaşlarında ameliyat oldum, bir hafta yataktan kımıldatmadılar.. 40 yaşında da ameliyat oldum, sabahına ayağa kaldırıp yürüttüler..
Yatmak çok zararlı dediler..
* * *
Spor sağlığında da benzer bir durum var..
Eskiden ağırlık çalışmak iyidir denirdi; kasları geliştirirdi, vücuda direnç verirdi..
Şimdi zinhar diyorlar..
Kalbi yorar..
* * *
Çocuktum, arabalarda kemer falan yoktu.. Varsa da tek tüktü.. Kemer takanlara iyi gözle bakılmazdı, züppe denirdi..
Şimdi, takmayana iyi gözle bakılmıyor, maganda deniliyor.. Polis ceza yazıyor..
* * *
Bu konunun nereden aklıma geldiğini de söyleyeyim.. 12-13 yaşındaki çocuk babasıyla hafif tempolu koşu yapıyordu.. Çocuk su alalım mı dedi..
Baba itiraz etti..
Dalağın şişer..
* * *
Gençlik yıllarıma gittim, futbol oynadığım dönemlere.. Dilimiz bi karış çıkardı, devre arasında su vermezlerdi, yarım limonu yalatırlardı..
Niye?
Dalağımız şişermiş..
Yazın bile su içirmezlerdi..
Şimdi tam tersi, spordan önce, arasında sonrasında bol bol su iç diyorlar..
Lig maçlarına dikkat ettiniz mi, bırakın devre arasını oyun durduğu an enerjisi düşen kenara koşup suya sarılıyor..
Yaz aylarında her devrede bir defa su molası veriliyor..
Kimsenin dalağı şişmiyor..
* * *
Diyorum ki ya sular eski su değil..
Ya da dalaklar değişti..
