Bu topraklar bunu da gördü.. Şiddetin her türlüsünü yaşadı.. Doğmamış çocuğun terör kurbanı, terör mağduru olduğuna tanıklık etti..
Sözün bittiği yerdeyiz diyeceğim ama mantığım söz bitmemeli diyor..
Soru şu..
PKK seçimden sonra neden vahşice, gözü dönmüş biçimde saldırıya başladı..
Ahmet Altan’ın saptaması şöyle..
“PKK yanlış analizler üzerine yanlış stratejiler bina etti, ‘AKP’nin çökeceğini, Kürt halkının ayaklanacağını’ düşündü, AKP’nin çökmemesini görmesine rağmen kendi analizinden kuşkulanmak yerine şiddeti tırmandırarak kendini bir çıkmaza soktu.
Kürt halkı ayaklanmadı.”
Yani PKK’nın hesabına göre AKP seçimlerde büyük darbe alacak.. Güneydoğu’da çökecek,
tutunacak gücü kalmayacaktı..
Gücüne güç katan PKK, Kürt halkını ayaklandıracaktı..
Beklenti bu muydu?
Buysa, PKK şiddeti artırarak, sadece askeri hedefleri değil sivilleri de vurarak Kürtleri ayaklandırabilir mi?
Hiç sanmıyorum..
Belki kendisine biat etmeyenlere ceza kesebilir ama ayaklandıramaz..
O zaman neden duyanı çileden çıkaran eylemler yapıyor? Düğün basıyor, maç seyredenleri öldürüyor, başkentte bomba patlatıyor, genç kızların doluştuğu arabayı tarıyor..
Neden yapıyor?
Türkleri ayaklandırmak için mi?
* * *
Türkler yeter artık diye ayaklansın.. Yerel düzeyde Türk-Kürt kavgaları başlasın, arbede çıksın, çatışmaya dönüşsün, çam ormanı yangını gibi ateş bir uçtan öteki uca sıçrasın, ülkenin genelini sarsın..
Sonunda iç savaş çıksın!
Strateji bu..
Tamam, terör örgütleri zaman zaman akıl mantık dışı, kontrol dışı eylemler de yapar ama bu onlara benzemiyor..
Türkleri kışkırtmaya yönelik eylemler dizisi olarak karşımıza çıkıyor..
Oyuna gelmemek lazım..
* * *
Bu yüzden BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gelmesi çok önemli.. Kuşkusuz üzerlerinde büyük baskı var.. Birkaçı hariç Meclis’e gelmek yemin edip başlamak istiyorlar ama!..
PKK buna izin verecek mi, sözü dinlenmezse tepki gösterecek mi?
PKK militanı dediğimiz eli silahlı, kendini ezilmiş hisseden, eğitim alamamış insanlar.. Çoğunun yaşı genç..
Zorluk da burada..
Gözlerini kırpmadan, çoluk çocuk demeden, masumiyet kaygısı duymadan her türlü eyleme giriyorlar..
Bu ortamdan sağduyu çıkarmak kolay değil..
İnşallah çıkar..
Beşiktaş Kumkapı olmasın
Beşiktaş Çarşı’da güzel bir konsept oluştu.. Meydan balık lokantaları merkezi oldu..
Gelene gidene bakıyorum, kalite yükseldi..
Ama bazı lokantalar gizliden sokak çalgıcısı getirmeye başlamış.. Tef, zurna cart çurt!..
İzin verilirse, ipin ucu kaçarsa Beşiktaş, Kumkapı gibi olur..
İnsanların kulağında zurna çalınan yere döner, iki laf edilmez hale gelir, konsept değişir, yazık olur..
İzin verilirse dedim, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın göz yummaya hiç niyeti yok..
Geçen akşam birlikte Çarşı’ya gittik.. Lokantaların tümü neredeyse doluydu..
Bir masaya oturduk, balığımızı söyledik, oturmamızla ‘Başkan’a ziyaretçi akını da başladı..
Temel konumuz buydu..
Çarşı değişmesin..
* * *
Ünal, lokanta sahiplerini uyardı; izin vermem dedi.. Yanımda zabıtaya talimat verdi..
Yine de kaçak olursa..
Gecenin bir saatinde zurna festivali başlarsa..
Valla sorunun çözümü zabıta tedbirlerinden çok duyarlı esnafın Çarşı’ya sahip çıkmasından geçiyor..
Zurnanın sesi, tefin tıngırtısı duyulduğu an Belediye Başkanı’na açacaklar telefonu..
Başka çaresi yok..
