AKP’nin siyaset dünyasına hediye ettiği son kavram bu..
Formül şöyle..
Hem iktidar olacaksın hem de olan biteni halka şikayet edeceksin..
Her olayda sorumluluğu birilerine yıkacaksın, iyi gitmeyen işlerin müsebbibi yapacaksın..
İktidar partisi son bir yıldır bu formülü kusursuz uyguluyor..
Daha önce!
Daha önce muhalif iktidar anlayışı hakimdi.. AKP iktidardı ama muhalefet partilerinden daha fazla muhalefet yapıyordu..
Başbakan başbakandı ama aynı zamanda muhalefet partisi lideri gibi davranıyordu..
10 yılın 9 yılı böyle geçti..
İktidar partisi suçlayacak, hesap soracak, eleştirecek, mücadele edecek birilerini hep buldu..
Bu kah yüksek yargı oldu..
Kah YÖK oldu, üniversiteler oldu..
Kah askerler oldu..
Kah bürokrasi oldu, kah işadamları oldu, kah medya oldu..
Her zaman birileri oldu.. Memlekette muhalefet boşluğu varsa bu sebepten doğdu..
Çünkü, Başbakan iktidarı da muhalefeti de kimseye bırakmadı..
İkisini de uhdesinde tuttu..
İcraat yaparken iktidar gibi davrandı, meydanlara çıkınca, halka hitap edince de muhalefet lideriymiş gibi..
Kurumların başına kendi ekibini yerleştirdikçe muhalefet etme alanı daraldı.. Dokuzuncu yılın sonunda kalmadı..
*
İktidar partisinin yöntem değiştirmesinin sebebi bundandır.. Muhalif iktidar yerine şikayetçi iktidar mekanizmasını devreye soktu..
Kimden mi şikayet ediyor?
Duruma göre kimi bulursa..
Sadece muhalefet partilerini halka şikayet etmiyor..
29 Ekim yürüyüşüne katılanları da, mahalle baskısı var diyenleri de, yaşam tarzına çok hassas olanları da şikayet ediyor..
Kime şikayet ediyor?
Halka..
Hangi halka?
Yüzde 58’e..
Kısaca yüzde 42’yi yüzde 58’e şikayet ediyor..
Siyaset özgürleşmeli
Bu aralar ikinci plana itildi ama gündemden düşmedi.. Yarın öbür gün anayasa değişikliği teklifiyle yine alevlenir..
Nedir o?
Seçilme yaşının 18’e çekilmesi.. Muhalefet 21’e olur veriyor.. Önümüzdeki günlerde 21 yaş için anayasa değiştirilebilir..
Hayati mesele mi?
Değil..
Şu anda siyasetin gençleştirilmeye değil, özgürleştirilmeye ihtiyacı var..
Haa ikisini bir arada yaparsak balla börek olur..
Şu gerçek.. Ne yaparsak yapalım.. İster başkanlık rejimini seçelim, ister parlamenter sistemde kalalım siyaset özgür olmadıkça demokrasi sağlıklı olmaz..
Siyasetçi bağımlıysa seçilme yaşı 21 olsa ne olur, 18 olsa ne olur.. Önemli olan adayın kaç yaşında olduğu değil nasıl aday olduğudur..
Önemli olan adayın yaşı değil seçmenin karşısına nasıl çıktığıdır..
2014’te üst üste iki seçime hazır olun
İktidar partisinin yerel seçimleri öne çekme operasyonu başarılı olamadı.. 2013’ün 27 Ekim’inde istiyorlardı, direkten döndü..
Kasımın 6’sındayız.. Yarın düğmeye basılsa 10 günden önce zor.. Yani en erken 2013 Kasım ayının sonu olur..
Kışın şiddetli günlerinin başına rastlar.. Anlamlı olmaz.. Zaten iktidarın kasım için anayasayı değiştirecek oy bulması zor..
İkinci kez riske girmeyecektir..
O zaman ne olacak?
2014’te üst üste iki kez sandığa gideceğiz.. Martta ve ağustosta!..
İkisinin birleşmesi de olmuyor..
*
Yerel seçimi öne çekemeyen iktidar partisinin mutlaka yeni bir oyun planı vardır..
Ne olabilir?
Mesela cumhurbaşkanı seçimiyle genel seçimi birlikte yapmak..
Yeni Meclis.. Yenilenen AKP grubu.. Yeni cumhurbaşkanı..
2014’te iki seçim, üç sandık..
Siyasette oyun planları çok değişik ama en azından iki seçimin üst üste olacağı aşağı yukarı belli..
Bu sebeple iktidar partisi yerel seçime çok asılacaktır.. ‘Bütünşehir projesi’ bu işin bir parçası.. Kırsalın gücüyle kente hakim olma isteği..
Muhalefet ne kadar karşı çıkarsa çıksın iktidar bu yasayı Meclis’ten geçirecektir.. Çünkü bu olmazsa eksik olur..
Demem şu..
2014 yılının ilk sekiz ayı seçim propagandasıyla geçecek.. Meydanlarda geçecek.. Biri bittiği an öteki başlayacak..