İstanbul’a kitap mevsimi geldi diye başlık atmışlar.. Hayır gelmedi..
İstanbul’a gelmedi..
Kentin iki saat ötesine geldi.. Beylikdüzü’ne geldi..
Orası İstanbul değil mi?
Lafta İstanbul, harita üstünde İstanbul ama Taksim’den iki saatte gidemezsin..
Hele arabayla gitmeye kalktın mı yanmışsın.. Geçen yıl yazmıştım..
Cuma akşamüstüydü.. TÜYAP’ın önü bi felaketti..
Hava kararmıştı, sis basmıştı, otobüs kuyruğu yüz metreyi bulmuştu, minibüs yoktu, taksi yoktu.. Olsa bile gidecek yol yoktu.. Trafik adım adım akıyordu..
Hayır akmıyordu, duruyordu..
Dönüş yolu eziyetti..
*
Bu ısrarı anlamış değilim.. Sanki, insanlar gelmesin diye kentin dışında yapıyorlar..
Kitap fuarları başka fuarlara benzemez.. Otomobil fuarı, tekne fuarı gibi değildir.. Bir kere gitmekle bitmez..
Bu yıl 200’e yakın etkinlik koymuşlar.. Paneller var, söyleşiler var, imza günleri var..
Neredeyse her gün uğramanız, bir iki saatinizi geçirmeniz gerekir..
Kitap fuarlarının amacı budur..
Hadi, git gidebilirsen..
*
Artık kentin her yerinde neredeyse bütün AVM’lerde çok güzel kitapçılar var.. İçinde, yanı başında kafeler olan kitapçılar..
Eskisi gibi değil..
Kitapla selamlaşmak..
Kitap koklamak, kitapla buluşmak isteyenler buralara gidip ihtiyacını karşılıyor..
Tatmin oluyor..
Fuar böyle değil, fuar sadece kitapla okurun buluştuğu alan değil ki.. Yazarla okurun karşılaştığı yerdir, buluştuğu yerdir.. Okurun, yazarı dinlediği, edebiyat söyleşilerine katıldığı mekândır..
Kentin en önemli kültürel etkinliklerinden biridir..
Dört bir taraftan gelinsin diye kentin merkezinde olması gerekir..
Bizde kentin dışında..
Ulaşılması en zor yerde..
*
Geçen yıl yaşadıklarımdan sonra bu yıl gitmeye hiç niyetim yok..
Milli Takım’ın başına adayım!
Şaka değil, ciddi ciddi adayım..
Federasyon Başkanı’na sesleniyorum.. Dünya Kupası elemeleri için beni de düşünsün..
Hiddink’ten sonra gördüm ki zor bir iş değil.. Öyle her maçı izlemen gerek miyor. Yardımcıların var, onlar izler sana rapor eder..
Hiddink’e yaptıkları gibi..
Maç dönemi en iyi futbolcuları toplarsın, içlerinden 11 kişiyi seçersin çıkın oynayın dersin..
Her rakibe göre ayrı bir strateji hazırlamana gerek yok.. Farklı taktikler düşünmene..
Maçın gidişatına göre pozisyon almana, aldırmana..
Kötü oynayan varsa değiştirirsin olur biter..
*
İşin kuralı basit..
Futbolcular günündeyse yırtın..
Değilse ağzının laf yapması gerekiyor.. Maçtan sonra üst perdeden laf etmen gerekiyor..
Gizemli sözler, iğneli sözler etmen..
O kadarını yaparız..
Ağzım biraz laf yapar..
*
Yenildik mi, kulüpleri çalıştıran antrenörleri suçlarım.. Adam yetiştiremiyorlar derim, ligin hali ortadayken Milli Takım bu kadar olur gibi laflar ederim..
Kazandık mı?
Taktik ustası havasında böbürlenirim.. Başarıyı üstlenirim..
*
Eşek yüküyle para da istemem.. Hiddink’e verdiklerinin üçte birini, dörtte birini versinler yeter..
Yılda topu topu dört maç!..
Peki ya Dünya Kupası’na gidemezsek?
Dünyanın sonu değil, 2010’a da gidemedik, 2006’ya da gidemedik..
2014’e de gitmeyiz, ne olmuş yani!