Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pazar günleri yazılar farklılaşıyor ya.. Daha yumuşak, daha dingin, daha huzur verici oluyor.. Diyorum ki; en keskin konuları da bu kıvamda konuşsak, tartışsak bütün sorunlarımızı çözeriz..
Bağırmadan, çağırmadan, kızmadan, öfkelenmeden..
Sakin sakin konuşabilsek..

Hadi bir deneme yapalım..
Siyasal istikrar meselesine el atalım.. Bizde siyasal istikrar bir partinin Meclis’te ezici çoğunluğu elde etmesi olarak algılanıyor..
Her istediğini yapabilmesi..
Yasaları başkasının desteğine ihtiyaç duymadan değiştirebilmesi..
10 yıldır AKP’nin böyle bir gücü var..
1950-1960 arası Demokrat Parti de aynı güce sahipti.. Bir ara Adalet Partisi de, ANAP da Meclis’te ezici çoğunluğu yakaladı..
İstediğini yapabildi..
Hemen belirtelim.. Bu yıllar Türkiye’nin büyüdüğü, değiştiği, dönüştüğü yıllardır.. Ekonominin dikiş atmadığı yıllardır..
Refahın arttığı yıllardır..
Siyasal istikrarın dönemsel değil kurumsal olmasını isteyenler bu yıllara atıf yapıyor.. Bu yılları örnek gösteriyor..
En çok da AKP’nin 10 yılını..
Başkanlık isteyenlerin dilinden siyasal istikrar kavramının düşmemesinin nedeni bu..
Onlara göre siyasal istikrar eşittir bir kişinin, bir partinin aklına geleni anında hayata geçirebilmesi..
Oyalanmadan..
Hızla, anında..

Sorum şu..
Bu durum her zaman iyi bir durum mudur? Siyasal iktidarların istediklerini paldır küldür yapabilme kabiliyetine sahip olması memleketin yararına mıdır?
Genelde evet..
Ama her zaman değil..
İşte siyasal istikrarın bam teli de burasıdır..
Öyle konular vardır ki; topumun aylarca tartışması gerekir.. Siyasal gücü elinde bulunduranların aylarca insanları ikna etmesi gerekir.. İktidarların hemen hemen her kesimi dinlemesi gerekir..
Misal mi?
Türkiye eğitim sistemini değiştirdi.. Bambaşka bir sisteme geçti.. İlkokula başlama yaşını beşe çekti, eğitimi dörder yıllık üç dilime böldü..
İyi oldu, kötü oldu, doğru oldu, yanlış oldu meselesini bir kenara bırakın..
Belki şahane oldu..
Belki berbat!..
Demem başka.. Türkiye böylesine önemli meseleyi hakkıyla tartışmadı.. Bırakın sivil toplumu, bırakın eğitimcileri, bırakın üniversiteleri, Meclis bile layıkıyla tartışmadı..
Daha da kötüsü...
Milli Eğitim Bakanlığı’nın koridorlarında bile konuşulamadı.. Çünkü yasa değişikliği Meclis’e geldiğinde onların haberi yoktu..
Eğitimden Sorumlu Bakan’ın bile..
İktidar partisi mutlak çoğunluğuyla eğitim sistemini jet hızıyla değiştirdi..
Eller kalktı, indi..

Bu hal, siyasal istikrarla açıklanabilir mi? Siyasal istikrarın nimeti olarak görülebilir mi?
Hayır!..
Olsa olsa siyasal gücün buyurganlığıyla açıklanabilir.. Kimseyi dinlememesiyle.. Dinleme ihtiyacı bile duymamasıyla..

Demek ki; ince bir çizgi var..
Milimetrik kayma siyasal istikrarın boyutunu değiştiriyor..
Adını da..
Güçlü tek parti iktidarlarında siyasal istikrar vardır ama iktidar gücünün aşırılığının siyasal istikrarı bozduğu da bir gerçektir..
Bu örnekten benim çıkardığım sonuç şu.. Bir partinin Meclis çoğunluğunu elinde bulundurması her zaman siyasal istikrar demek değildir..

Bu pazar bunları dile getireyim dedim.. İyi mi yaptım bilmiyorum..
İyi pazarlar..