Bugün dört maç var.. Akşam yedi buçuktan gece on ikiye kadar..
Futbol günü, futbol gecesi..
Tam fırsatı, gelin biz de futbol konuşalım..
Geçen gün yazdım.. Tanıl Bora’nın tezi şuydu; cumadan başlayıp pazartesi gece yarısı biten lig rezilliktir. Bıkkınlık verir, tadı kaçar.
Haklıydı..
Bu hafta yaşadık, tadı kaçtı.. Cumartesi Beşiktaş mağlup, Galatasaraylı, Fenerli dostlar bizim başımıza da gelir mi gelir korkusuyla sus pus..
Ne kafa bulan var, ne inceden laf sokuşturan..
Pazar, Galatasaray mağlup.. Fenerliler, erken öten horoz olmamak için hâlâ suskun..
Pazartesi Fener de mağlup..
Muhabbet sıfır yani..
Fener galip gelseydi ne olacaktı? İki gün susan Fenerliler, salı sabahı meydanlara mı çıkacaktı!..
* * *
Futbol çim sahanın dışında da devam edecekse, sohbetlere, kahvelere, işyerlerine, meyhanelere taşınacaksa, sıcağı sıcağına olur..
Anında olur..
Rakibi kızdırmak için iki gün üç gün beklenmezki!..
* * *
O yazıda eskiden bizde de futbol günü vardı demiştim.. Cumartesileri stada koşar tükürük köftesi, acılı turşuyu da ihmal etmezdik demiştim..
Haşmet Babaoğlu devreye girdi: “O çağ geride kaldı (...) Stadyum artık futbolun ‘sahne’si! Asıl seyirci ise ekran başında (...)
Futbol aşkımızın hararetli günleri geçmişte kaldı.
Şimdi futbolla evliyiz ve ‘ev’deyiz!”
* * *
Haşmet’in futbolla evlilik fikrine katılıyorum ama ‘ev’deyiz bana uymadı..
Çünkü evde futbol olmuyor..
Olsa bile cansız oluyor, ruhsuz oluyor, donuk oluyor.. Kenardan izleyici gibi bakıp duruyorsun..
Oysa statta seyirci değilsin, oyuncusun da..
12’nci adamsın..
Canlı bir varlık olarak 90 dakikanın içindesin.. Takımını ateşlemek, coşturmak elinde.. Galibiyette payın var, bunu hissediyorsun.. Zaman zaman sahadaki futbolcudan, kulübedeki teknik adamdan farkın yok.. Gol yollarında sen de varsın.. Takımın çaresizlik yaşarken, baskıdan bunalırken sen de bunalıyorsun.. O baskıya boyun eğmemek için sen de bir şeyler yapmaya çalışıyorsun..
Yaşıyorsun..
Çünkü statta futbol canlı oynanıyor..
Medyadaki Simonlar!
Fırtına esmese bile rüzgâr çıktı.. Eskiden en büyük Hanefi diye tempo tutanlar birden atma be Avcı yapma be Avcı türküsüne geçtiler..
Atış serbest.. Eline kalemi alanlar ufak ufak ‘dün devletti bugün cemaat’ diyen Eskişehir Emniyet Müdürü’nü şişlemeye başladı..
Avcı’nın yazdıklarını..
Polis grubu kavgası diye küçültmeye çalışan da var..
Siyasete atılacak onun için yazdı, diye sınır ötesi yorum yapan da..
Altında hinlik var, bit yeniği var diyen de..
Hanefi Avcı’nın iddiası şu:
“Devlet bir örgütün elemanlarınca ele geçirilmiş. Olay bir örgütün, cemaatin devlet içindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir. Karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün, cemaatin elemanıdır.”
Avcı onlara Simonlar diyor..
* * *
Avcı’nın bu iddiası doğruysa, böyle bir örgütlenme varsa, Simonlar varsa, medyada da siyasette de uzantıları olmalı..
Başka türlü olmaz!..
Kimler acaba!..