Suriye denilince Baas partisinin baskısı, Esad’ın zulmü ön plana çıkıyor.. Kendi halkını bombalaması.. Kendi halkına kurşun sıkması, keskin nişancılara kurban etmesi..
On binlerce kişinin öldüğünden.. Her gün onlarca kişinin öleceğinden.. Muhaliflerin korkulu rüyası haline gelen cinayet şebekesi Şebbika’nın yaptıklarından söz ediliyor..
Girdikleri mahalleyi yakıyorlar, yıkıyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar..
Türkiye’ye, Ürdün’e, Lübnan’a kaçan yüz binler gündeme taşınıyor..
Suriye denilince bunlar konuşuluyor..
Ama işin başka boyutu da var..
O boyuta, Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Direktörü Kaan Dilek dikkat çekti..
Gerçi dikkat çektiği boyut daha önce gündeme gelmiş, hükümet adamları sert tepki göstermişti.. Yalanlanmıştı..
Suriye ajanlarının kara propagandası ilan edilmişti..
*
Neydi o boyut?
Suriye’deki silahlı muhalif grubun içinde Afganistan’dan, Kafkasya’dan, Yemen’den, Libya’dan, Ürdün’den, Mısır’dan cihatçı grupların olduğu.. El Kaidecilerin kol gezdiği..
*
Neydi o boyut?
Hatay’da yaşayanların Türkiye’ye rahatça girip çıkan cihatçı gruplardan çok rahatsız olduğu..
*
Neydi o boyut?
Suriye’deki orta sınıf Sünnilerin de direnişçilere iyi gözle bakmadığı..
*
Neydi o boyut?
Esad’ı destekleyen ülkelerin Suriye’deki iç savaşı mezhep savaşı olarak gördüğü, buna göre pozisyon aldığı..
*
Neydi o boyut?
Batı’nın, cihatçı grupların Esad’ı devirdikten sonra o topraklarda at koşturacağından korktuğu..
*
Cumhurbaşkanı’nın en kötü senaryo gerçekleşiyor demesi biraz da bundan olsa gerek..
Suriye’nin yeni bir Afganistan, yeni bir Irak olma ihtimali var.. O duruma büyük bir hızla gidiyor..
Bu, on yıllar sürecek mezhep kavgası demek.. Dünyanın bir yerleri radikal grupların yeni terör dalgasına gebe demek!..
Tutuklu üniversiteliler açılışı!
Bunu da gördük, bunu da yaşadık.. Bazı üniversiteler alternatif yeni ders yılı açılış töreni yaptı..
Sayıları 771’i bulmuş..
771 üniversite öğrencisi hapiste.. Az buz değil.. Tek tek dosyalarına baksak çoğu sudan sebepten hapistedir.. Bindirilmiş suçtan.. Giydirilmiş suçtan..
Niye mi böyle diyorum..
Çok örneği var.. En tazesini söyleyeyim.. Gaziantep’te Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anan 12 kişiye örgüt adına suç işlemekten dava açılmış..
Halay çekmek, türkü söylemek örgütsel faaliyet sayılmış.. 12 Aralık’ta davaları varmış.. Geçen yıl benzer bir dava İzmit’teki gençler için açılmıştı..
Ne diyeyim..
*
En iyisi AB İlerleme Raporu’nun kötü çıkmasına kızayım!..
Okul yakan PKK’lı çocuklar
PKK, Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta 10 okula saldırı düzenleyince insanların gözleri fal taşı gibi açıldı..
Cinnet getirdiler, kafayı sıyırdılar yorumu yapıldı..
Evet ama bu yeni değil!..
PKK’yı idare edenlerin okul boykotu kararı aldığı gün kafayı sıyırdığını anladık.. Kürt çocukları okumasın istiyorlar..
Ceza kime? Ceza niye?
*
Şemdinli gibi sözünü dinlettikleri yerlerde boykota katılımı sağlamışlar.. Bir kısmını ikna ederek bir kısmını korkutarak.. Çoğu aile çocuğunu okula göndermiyormuş..
Okul baskınları boykot çağrısının devamı..
Korku salmak, ailelerin çocukları okula göndermemesini sağlamak.. Öğretmenleri yıldırmak, sindirmek.. Okulları eğitim yuvası olmaktan çıkarmak..
Şiddetin merkezi haline getirmek?
Kim yapıyor.. Daha doğrusu kime yaptırıyorlar?
15-16 yaşındaki çocuklara!.. PKK’lı çocuklara!..
*
Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün sözlerine kulak verelim.. Saldırıdan sonra şöyle demiş; “Bir çocuk okuluna gelir de öğretmenini nasıl yakar ya? Bu çocukları bu hale nasıl getirdiler? Şu çocukların hallerine baksınlar, ne diyeyim ben bunlara. Bunların insanlığa faydası olur mu?”
Olmaz!..
Canavarlaştırılmışlar..
Saldırdıkları çocuklar Allah bilir mahalle arkadaşları, komşuları..
Şu hale bakın, okumak isteyen çocuklar düşman kabul ediliyor.. Mesele Kürt meselesi olmaktan çıkmış..
Kabuk değiştirmiş..