Meclis Başkanı’nın önerisi yerindeydi.. Yerindeydi de bir sonuç çıkar mı?
Zor..
Bu saatten sonra çok zor..
Meclis Başkanı, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu buluşsun derken haybeye öneri yapmadı.. 11 şehit verdiğimiz saldırıdan sonra Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımına baktı..
Tam zamanı dedi!..
Başbakan uyar mı? Kılıçdaroğlu’na hadi gel, oturalım çözüm arayalım der mi?
Dese bile sonuç çıkar mı?
Zor..
*
Niye mi zor..
Zemin kaydı..
Maalesef terör belirleyici oldu, siyasi kontrolü ele geçirdi..
Niye böyle oldu?
BİR: Hükümet, özellikle İçişleri Bakanı, açılım başlarken PKK’yı hafife aldı.. Oyun içinde oyun hesapları yapamadı.. PKK’nın bölgedeki gücünü ölçemedi..
İKİ: Başbakan benmerkezci politikasını bu alana da taşıdı.. Her şeyin en iyisini ben bilirim veya bu işin rantı yazılacaksa, tarihe kayıt düşülecekse bana yazılsın anlayışı..
(Ortadoğu politikamızın da ekseni budur.)
ÜÇ: Başbakan sık sık yaptırdığı anketlerden acayip etkilendi... Zeminin oynadığını gördüğü anda direksiyonu kırdı..
(Kimi ne güzel halkın nabzını tutuyor diyebilir ama kazın ayağı öyle değil.. Büyük meseleler halkın günlük nabzıyla değil vizyonla çözülür.)
Meselenin özü budur..
*
Yazıya şöyle başlamıştık..
Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile masaya oturur mu?
Aklım kesmiyor.. Başbakan bunu da politik zaaf olarak görür, ‘Bu işi kıvıramadı, CHP’ye düştü’ derler diye tılsım tılsım kaçar..
Zaten Gandi Kemal’i rakip olarak görmüyor ya!..
*
İşin özüne gelelim..
Mesele yerlidir.. Dış destek bulabilir, yardım yataklık alabilir ama yerlidir..
Bizim çözmemiz gereken meseledir..
Bu böyle bilinedir..
Barzani’ye ‘Tu bı xêr hatî’ diyerek çözülmez.. Başbakan ‘Tu bı xêr hatî’ dediği için Barzani Kandil’in suyunu kesmez!..
Sakık: BDP Habur’da provokasyon yaptı..
Dün CNN Türk’teki programda bölgeyi, Kürt sorununu, PKK’yı çok iyi bilen üç konuğumla buluştuk..
Ümit Özdağ, Hüseyin Yayman, Mehmet Kaya..
(Kaya bölgenin insanı)
Ortak fikirler Habur girişinin yanlışlığıydı.. Öyle veya böyle.. Kırılma noktasıydı..
Peki..
İhmal mi?
Hata mı?
Provokasyon mu?
*
Bir zamanlar Öcalan’ın sağ kolu olan Şemdin Sakık’tan (30 Mayıs tarihli) uzun bir mektup aldım.
Mektubunda Habur girişini de değerlendirmiş..
Diyor ki; “Onlar savaş sayesinde yaşadıkları için şiddeti harmanlamaktan başka bir iş yapmıyorlar. Bütün dünya gelse BDP’lilerin barış istediklerine dair beni inandıramaz. Bunların barış ihtimalinden korktuklarını en açık biçimde Habur’da gördük; o görüntüler kendiliğinden ortaya çıkmadı: Kesinlikle bilinçli bir provokasyondu: bilerek Türkiye kamuoyunu tahrik ederek açılımı sabote ettiler.”
*
Dayandığı zemin ne diyeceksiniz?
Şu.. PKK dağdan inerse, ovada siyasete başlarsa BDP’lilerin yüzüne bakan olmaz..
*
BDP provoke etmiş midir diye sorarsanız..
Bilemem.. Bildiğim şu..
Bu memlekette her şey olur..
Kıbrıs mağdurları..
Flaş haber..
Soyulanlar aralarında Star TV’nin Haber Müdürü Mustafa Sağlamer de var..
KTHY ile Kıbrıs’a gitmek için bilet almış.. Sen misin alan, sen misin güvenen..
Binlerce mağdur var, binlerce para kaptıran..
(KKTC Maliye Bakanı, bir süre Show TV’de beraber çalıştığımız, uzun süre KTHY yönetim kurulunda görev yapan Ersin Tatar ne der acaba? )
Sağlamer, 19 Haziran günü KTHY’den üç adet İstanbul- lefkoşa bileti alıyor..
İki gün sonra ajanstan haber duşüyor..
KTHY’nin uçuşları üç ay süreyle durduruldu..
Onu arıyor, bunu arıyor, durun bir dakika diyenlerin telefonu anında kaput..
*
Durum içler acısı..
Biri, bir şirkete borsada para yatırsa, o şirketin tahtası iki gün sonra kapansa, para uçsa, sen de iyi araştırsaydınız deriz değil mi?
Niye yatırdın ki; kumar oynadın falan..
Dikkat!.. Saglamer borsadan kağıt almıyor, uçak şirketinden bilet alıyor..
Sonuç: Bizim paramızla KTHY’yi de yemiş bitirmişler soğana çevirmişler..
*
Sağlamer’i ilk gördüğümde..
KTHY uçamıyor ama senin para uçtu diyeceğim..
Çoktan ham hum şorolop olmuştur..
Olmaz mı?
Mağdurların parası çatır çakır ödenecek mi?
Hemen mi?
Göreceğiz..