Görmemişim.. Atlamışım.. Akşam’da Burhan Ayeri’nin köşesinde okudum..
Anadolu Ajansı 11 Kasım Cuma günü Van’dan şu haberi geçmiş:
“Van’ın Erciş ilçesine mevsimin ilk karı düştü. Türk Kızılayı tarafından 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından kurulan çadır kentte yaşayan depremzede çocuklar, kar yağışını sevinçle karşıladı.
Çadırda kalan depremzedeler ise ‘Allah devletimize zeval vermesin, çadırlarımız
sıcacık’ dedi.”
Çok beğenilmiş olacak ki, aynı haber ertesi gün yeniden servise konulmuş..
Biraz geliştirilerek..
Bazı eklemeler yapılarak..
Kar yağışını çocukların sevinçle karşıladığı belirtildikten sonra şunu ilave etmişler:
“Çadır kentte kartopu oynayan çocuklar, kardan adam yaptı.”
Çadırda kalanlar yine; “Allah devletimize zeval vermesin, çadırlarımız sıcacık” dedikten sonra şunu da söylemişler..
Veya ilave edilmiş!.
“Çadırlarda hiçbir ihtiyacımız yok, Türk Kızılay’ının bize verdiği hane halkı kimlik kartları ile tüp, battaniye, yatak, soba, gıda, temizlik ve su ihtiyacımızı karşılıyoruz.”
Belli, haber masa başında yazılmış..
Vanlılar donuyoruz diye feryat ediyor..
*
Devletin resmi ajansına bakarsanız deprem bölgesinde hiçbir sorun yok..
İnsanlar sıcacık çadırlarında keyif yapıyor..
Soğuktan kaçanlar, Van’ı terk edenler, çadırlarda soğukla başa çıkmaya çalışanlar başkaları..
*
Kapalı toplum böyle yaratılır..
Gerçeklerin üstünü örtersin, toplumdan gizlersin!..
Hatta Başbakan’dan bile gizlersin..
Gizlemişler de!..
Van’a giden Başbakan, bakanlarını, bürokratlarını toplayıp “Siz bana sorunu tam anlatamamışsınız, burada sorun çok daha ciddi” diye kızmamış mıydı?
Kızmıştı!..
Demek ki Anadolu Ajansı’nı okusa her şey güllük gülistanlık zannedecekti.. Çocuklar o kadar rahat ki, o kadar mutlu ki, kar topu oynayıp, kardan adam yapıyorlar zannedecekti..
İyi ki okumamış!
VALİYE NE DEMELİ
Devletin resmi ajansı böyle de devletin valisi farklı mı?
Van Valisi 26 Ekim’de TV8’deki Haberaktif programına çıkıyor, halkın psikolojik nedenlerle evlerine girmediğini söyleyip şu örneği veriyor..
“Bakın şehirde bütün oteller dolu. Yer bulamıyoruz. Şehir dışından gelen, genellikle deprem dolayısıyla gelen basın yayın mensupları, araştırma kurtarma ekipleri kalıyor. Onların hiçbir endişesi yok. Binalara giriyorlar ve 7-8 katlı otellerde kalıyorlar.”
Demek istediği şu..
Binalarda sorun yok..
Sorun depremi yaşayanların psikolojisinde..
*
Bu sözlerden iki hafta sonra 5.6’lık deprem oldu..
Medya mensuplarının, araştırma kurtarma ekiplerinin kaldığı otel çöktü..
Dışarıda olan gazeteciler kurtuldu..
Otelde olanlar öldü!
40 kişinin hayatına mal oldu..
Demek ki otellere hiç bakılmamış!
*
Öğrenelim artık..
Vahameti gizlemek felaket getiriyor..
Bizde vergi kondu mu bir daha kalkmaz
İngiltere’de petrol fiyatları anormal artınca iktidar partisinin milletvekilleri bile isyan etti..
Benzin fiyatının yüzde 60’ı vergi çok fazla diye 100 bin imza toplamışlar..
Daily Telegraph gazetesi haber yaptı..
Dünyada vergiler konusunda bizi geçen tek bir ülke var; Türkiye diye yazdı..
Bizde benzinin satış fiyatının yüzde 66.8’i vergi..
Bu işte şampiyonluğu kimseye bırakmayız.. Vergi koyma konusunda üstümüze yoktur..
Vergiyi koyduk mu bir daha da kaldırmayız..
*
2008 yılında İstanbul Kültür Başkenti olacak, para lazım diye benzinde litre başına 1.5 kuruş, mazotta 1 kuruş kültür vergisi konuldu..
Kültür başkenti olduk bitti..
Toplanan paranın aktarıldığı Kültür Başkenti Ajansı 30 Haziran 2011’de faaliyetine son verdi..
Kültür vergisi hâlâ var..
Milletin cebinden 581 milyon lira çıkmış..
Hâlâ çıkmaya devam ediyor..
Bu para nereye gidiyor, nereye aktarılıyor, kim nasıl harcıyor diye soran da yok!
Deprem vergisi de böyle olmadı mı?
Nereye gitti diyenlere.. Maliye Bakanı, yol yaptık dedi kesti attı!
