Atina’da yaşanan kriz sadece Yunanistan’ı hoplatmadı.. Avrupa’yı da ayağa kaldırdı.. Meseleyi biliyorsunuz da kısaca özetleyeyim..
Avrupa Birliği, Yunanistan’a 130 milyar euro’luk yardım yapacağını açıkladı..
*
(Küçük bir not.. 2001 krizini hatırlayın, IMF’den ilk dilim olarak 1 milyar dolar gelince ne sevinmiştik..)
(İkinci küçük not.. Yunanistan 1981’de Avrupa topluluğuna girdi, bugüne kadar aldığı para 500 milyar euro..)
(Üçüncü küçük not.. Bize de birlikte gelin, üye olun demişlerdi, kabul etmemiştik.. İyi mi yaptık kötü mü yaptık, tartışılır!)
*
Konuya dönelim..
Atina yardımı alacak ama aldığı parayı da geri ödeyecek..
Nasıl?
Sürüyle önlem alarak.. Maaşları indirecek, sosyal yardımları kısacak falan.. Kısaca kemer sıkacaklar..
130 milyar euro’yu ödemek kolay mesele değil.. Yükü ağır..
Ağır olduğu için de Yunanistan Başbakanı Papandreu, tek başıma üstlenemem dedi..
Referanduma gideceğini açıkladı..
Hayır oyu çıkarsa -ki çıkardı- bu AB’nin de çökmesi anlamına gelirdi.. En azından varlık nedeninin sorgulanması gerekirdi.. Almanya, Fransa devreye girdi, referandumdan vazgeçildi..
Buraya kadar anlattıklarım ekonomik hadise gibi duruyor.. Zaten konunun ekonomi sayfalarında işlenmesi de bunun göstergesi..
Ama demokrasi boyutu da var..
Ben bugün buna değineceğim..
*
Yunanistan Başbakanı’nın referanduma gitme kararına önce üç kadın milletvekili karşı çıktı..
Güvenoyunda oy vermeyiz dediler..
İktidardaki PASOK’un durumu zaten bıçak sırtı.. 152 vekili var, çoğunluk için 151 gerekiyor..
Üç kadın vekil ‘hayır’ dediği an hükümet düşüyor..
Üç kadın vekile bazı milletvekilleri de, bazı bakanlar da katıldı..
*
Siz böyle bir durumu Türkiye’de düşünebiliyor musunuz?
İktidarın bakanları, milletvekilleri kendi partilerini iktidardan indirecek..
Veya indirmekle tehdit edecek..
Ne mümkün!
Niye mi?
İndirirlerse erken seçim olur, hayırcı veya isyancı vekiller bir daha listeye giremezler.. Liderleri üzerlerine çarpı işaretini atıverir..
Vekil olamazlar..
Bu yüzden kimse aklına yatmasa bile liderinin gözünün içine baka baka; bunu yaparsan ben de sana güvenoyu vermem diyemez..
Yunanistan’da dediler..
*
Size soruyorum..
Yunanistan’da mı tam demokrasi var, bizde mi?
Bilimler Akademisi sizlere ömür!..
Lafı eğip bükmeyelim..
Kısa adı TÜBA olan Türkiye Bilimler Akademisi bağımsız kuruldu..
Yeryüzündeki benzerleri gibi..
Hükümet kararnameyle kendine bağladı..
Bağımsızlık bitti..
Üyelerinin bir bölümünü TÜBİTAK üzerinden hükümet belirleyecek.. Minareye kılıf yani..
Başkanını da Başbakan atayacak.. Böylece, iktidar bilimi de sizden daha iyi biliriz demiş oldu!
*
50 üye istifa etti..
Akademi’nin ‘bilimsel’ yönü kalmadı.. Galiba istenen de buydu..
Bu arada ülkede bağımsız tek bir kurulun, kuruluşun kalmadığını da söyleyeyim.. Her yer iktidarın kontrolünde..
Akademik kariyer bile..
Bunu da izah edeyim.. Dün Hürriyet’te Yalçın Doğan çok önemli bir konuyu kaleme aldı..
Doçentlik jürilerini belirleyen komisyon üyeleri yeniden belirlenmiş..
Köklü üniversitelerden kimse yok..
İTÜ’den, ODTÜ’den, Cerrahpaşa’dan, Hacettepe’den..
Dandik demeyeyim ama kendini kanıtlamamış bütün üniversiteler komisyonda..
*
Amaç ne diye fazla kafa yormaya gerek yok..
Belli!..
Kan gölü olmasın
Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı gibi kutlama bayramı değildir.. Vecibesi olan bayramdır.. Parası olan ya kurban keser ya da kurbanın felsefesine uygun yardımlar yapar..
Paylaşma bayramıdır diyelim..
Kan akıtma bayramı değildir.. Genelde kurban kesmek tercih edilir.. Belediyelerin bunca önlemine, bunca modern tesise rağmen ‘ben kesersem daha çok sevap işlerim’ anlayışı her bayramda ortalığı kan gölüne çevirir..
Bu cehalet sorunudur..
Son yıllarda azaldı ama yine de var..
Bu bayram artık olmasın..
Mutlu bir bayram geçirmeniz dileğiyle..
İyi pazarlar, iyi bayramlar..
