Mehmet Yalçın

Mehmet Yalçın

Tüm Yazıları

Şarap dünyamızın yeni üreticilerinden biri de ünlü aktör Cezmi Baskın oldu. Baskın, Bozcaada’daki kendi bağlarında yetiştirdiği üzümleri Ezine’de şaraba işliyor

Ünlü aktörün yeni sürprizi

Cezmi Baskın eşi Çisel Baskın ile şarap tadarken...

Unutulmaz “Baba” filminin rejisörü Francis Ford Coppola 1975’te Kaliforniya’nın en saygın şaraphane ve bağlarından birini satın alıp burada adını verdiği şaraplar üretmeye koyulmuştu. Mafya filmlerini özellikle seven, iri kıyım cüsseli İtalyan kökenli aktör “Şarabım gümbür gümbür bir şarap olsun. Tadanların damağını doldursun, iz bıraksın. Doğayı yansıtsın, beni yansıtsın” diyordu. Nitekim öyle de bir şarap yaptı... Ancak ilk örneklerden valizine attığı birkaç şişeyi Paris’teki şarapsever dostlarına ne olduğunu söylemeden tattırdığında “Bu ne yahu? Cezayir şarabı filan mı? Ne kadar kaba bir şarap!” tepkisini aldı. “Beyler, bu benim şarabım. Onca emekle yaptım” dediğinde de tepki değişmedi. Dostları açıksözlüydü: “Şarabın sağlam, sıkı dokulu ve gövdeli olması her şey değil. Böyle şarap yapmak kolay. Asıl maharet, hem güçlü hem de içim zarafeti sergileyen, damaktan kadife gibi kayan bir şarap yapabilmek”...
Ünlü yönetmen bu dersin ardından, şaraplarının kaba tanenlerini yontmaya, onlara incelikler aşılamaya, dengeli bir içim elde etmeye çalıştı. İlk rekolteleri eleştirilen şaraplar, bugün ise Amerika’nın en iddialıları arasında. Beyaz Saray’da bile servis ediliyor...

Karanfil ve tütün kokuları hissediliyor
Bozcaada’da bağ ve şarap yatırımına giren ünlü aktör Cezmi Baskın da
şaraba biraz Coppola gibi, romantik yaklaşmış. Uzun yıllar sosyalist çizgideki Ankara Sanat Tiyatrosu’nda aktörlük yapan Baskın, tıpkı AST’da da sahneye konan Maksim Gorki’nin biraz “kaba gerçekçi” eserleri gibi, doğayı artıları ve eksileriyle şaraba yansıtmaya çalışmış. Çok rafine, işlenmiş bir şarap elde etmeye uğraşmamış, bardakta adeta doğanın dile gelmesine, onun kendini ifade etmesine izin vermiş.
Bu yönüyle biraz Coppola’nın ilk şaraplarını da anımsatıyor.
Cezmi ve Çisel Baskın’ın bağcılığa girişmesi, 1993’te Kuzey Ege’ye yaptıkları bir geziyle başlamış. Toprak tutkusu o yıl kanlarına işlemiş. Birkaç yıl sonra da ortasında eski bir ağıl da olan Bozcaada’daki ilk bağlarını almışlar. Baskın, o günler için “Hep merakım olan bağcılığa başlamak için daha iyi bir fırsat olamazdı. Bağın içinde bir de küçücük
bir ev... İnsan daha ne ister?” diyor.
Baskın’lar toprakla uğraşmayı sevmiş, zamanla Geyikli’de bir zeytinlik alıp
Cezz markasıyla kendi zeytinyağlarını üretmişler. Bağlarının ilk şaraplarını da geçen yıl piyasaya çıkarmışlar. Cezmi Baskın şaraplarda yerli ve yabancı üzümleri birlikte ve ayrı ayrı kullanmış. Fransız kökenli ama daha çok Arjantin’de yetiştirilen Malbec üzümünü adanın Sulubahçe bölgesinde yetiştirmiş. Ezine’deki ufak tesisinde şaraba işledikten sonra 12 ay fıçıda dinlendirmiş. Sonunda ortaya burunda egzotik rayihalara sahip, yabanmersininden karanfile, topraktan tütüne değişik çağrışımlar uyandıran bir şarap ortaya çıkmış. Şarap, güçlü yapısı, yoğun dokusu ve demirden tanenleriyle biraz “kalın” ama sevimli, adeta Coppola’nin ilk dönem şaraplarının bir akrabası. 4-5 yıl eskitilme potansiyeline de sahip.
Baskın’ın yine 2011 rekoltesinden yaptığı diğer şarabı ise Çayır bağlarından, Cabernet Sauvignon ve Syrah (Şiraz) kupajı. Diğer şarap 13 alkollü iken, bu
14.5 derece alkollü. Bu şarap gövdece daha mülayim ama tanenler hayli sert, kompleks bukelere sahip. Vişne, karanfil, tarçın ve karamel kokularına deri ve
kuru meyve nüansları da eşlik ediyor. Baskın, bu ürünlerinin ardından Kaz Dağları’nda yeni bağlar dikmiş ve Malbec’ten Emir’e, Boğazkere ile Öküzgözü’nden Merlot ile Cabernet Sauvignon’a uzanan bir yelpazede üzümler yetiştirmeye başlamış.
Baskın ailesi, yılın büyük bölümünü adada, bağların ve zeytinliklerin içinde geçiriyor. Cezmi Bey dizi çekimlerine gidip gelirken, eşi işlerin başında olduğundan gözü arkada kalmıyor. Birkaç yıl önce açtıkları küçük aile lokantasını kapatmış olsalar da, yolu adaya düşenleri bağlarına, zeytinliklerine ziyarete bekliyorlar. Yaptıklarını naif bir dille anlatıyorlar ama, gerek zeytinyağları
gerek şarapları, tecrübesi az bir yeni üreticiden beklenenden çok daha iyi. Şarap dünyamız, daha ilk yıldızı parlayan yeni bir üreticiyle renklenmiş durumda...