Yıllar önce Pierre Smirnoff’un “beyaz viski” sloganı ile Amerikalılara tanıtmaya çalıştığı votka artık dünyanın en çok satılan içkisi... Yılbaşı yaklaşırken piyasaya çıkan yeni votkalar, farklı tatları ve ilginç ambalajlarıyla votka sevenleri şaşırtmaya devam ediyor
Beyaz viski”... İçki deyince sadece rom, viski ve birayı tanıyan Amerika Birleşik Devletleri, votka denilen ve beyaz bir viskiye benzetilen içkiyle 1900’lerin başlarında tanışmıştı. Rusya’daki Ekim Devrimi’nin ardından Çarlık yanlıları ülke dışına sürülmüşler, bunların bir kısmı da Amerika’ya kadar gelmişlerdi. Gelenler arasında Çarın çeşnicibaşlarından, ailesi votka damıtan Pierre Smirnoff da vardı. Smirnoff, Petersburg’dan önce İstanbul’a gelmiş, votka yapma sanatının burada pek işe yaramadığını görünce Avrupa’ya uzanmıştı. Ve sonunda Amerika’ya demir atmıştı. Amerika, Smirnoff sayesinde votkayı tanıdı. Rus göçmen, Amerikalı ortaklarıyla birlikte formülünü yanında gezdirdiği içkisini üretip piyasaya sürdü. Ama bir sorun vardı: Amerikalılara votka nasıl anlatılacaktı? İşte “beyaz viski” sloganı, böyle doğdu.
Batı dünyasında mazisi bu kadar yeni olan bu beyaz içki, son yıllarda ise dünyanın en çok satılan içkisi olma rekorunu elinden bırakmıyor. Lider marka, tabii ki yine Smirnoff. Ama sadece Amerikalılar değil, İngilizler’den Fransızlar’a herkes artık votka yapıyor. Polonya’da doğan ve Rusya’ya mal olan içki İtalyanlar tarafından bile üretiliyor. Sebebi basit; tüm sert alkollü içkiler içinde en ucuza mal olanı, votka... Her hammaddeden damıtılıyor, dinlenmesi gerekmeden hemen şişelenip paraya çevriliyor. Üstelik belirgin bir tadı olmadığı için de her kalıba giriyor, karışımlarda mükemmel sonuç veriyor. Ve alkolünün saflığı dolayısıyla çok içilse de başağrısı yapmıyor, temiz uyanılıyor.
Günümüzün pazarlama odaklı dünyası, votkada da çeşitliliği zorunlu kılıyor. Votkalar umulmadık tadlarla çeşnilendiriliyor, hammaddeleri de değişiyor. Ve bunların bazıları, Türkiye’ye kadar bile uzanıyor...
Fransızların üzüm votkası da geldi
Votkada son 10 yılın en çarpıcı yeniliklerinden biri, üzümden votka yapılmasıydı. Bir tahıl içkisi olan votkanın üzümden yapılmasına itirazlar gelse de, yasalarda hammadde konusunda bir katılık yoktu.
O yüzden bağlarında üretim fazlası olan, fazla üzümü alkole çekip biyodizel olarak kullanan Fransızlar, üzüm votkası fikrine iyi asıldılar ve ilk üzüm votkası olan Ciroc’u bir dünya markası haline getirdiler.
Gaillac bölgesinin Mauzac Blanc’ı ile konyak bölgesinin Ugni Blanc üzümlerinden yapılan ve tam beş kez damıtılan Ciroc, hızla yükseldi ve dünyanın en büyük içki holdingi Diageo tarafından satın alındı. Alışıldık tahıl kokulu votkalara hiç benzemeyen, “parfümsü” bir votka Ciroc. Türkiye’ye de yeni gelen Ciroc, burunda ve damakta meyvemsi nüanslara sahip, ağızda şaşırtıcı bir kıvamda. Votkayı buzsuz ve sek içenleri mutlu edebilecek, zarif bir içki.
Yeniliklerden biri de, Smirnoff’un yeni çıkardığı Gold’u. Türkiye’ye bu ay gelen Gold, adı gibi altınla bezeli bir votka. 24 ayar altın varak parçaları şişede yüzüyor, nasıl başarılıyorsa da dibe çökmüyor. Çarlık Rusyası’nın lükse ve altına olan tutkusundan ilham alınan bu votkaya, tarçınla aroma verilip biraz da şeker eklenmiş. Litrelik şişelerde satılan Smirnoff Gold’un kokusu, tıpkı ayçöreklerinin fırından yeni çıktığı pastanelerin kokusu gibi... Damakta ise yoğun tarçın tadına balımsı çeşniler eşlik ediyor ve çok kararında kullanılan şeker iç baymıyor. Smirnoff’çular, bu ilginç votkayı buzla ya da elma suyu ile öneriyorlar.
Votka dünyasının bir diğer yeniliği, Polonya çavdar votkası Belvedere’den. Belvedere’ciler bir “sosyal sorumluluk” projesine katılmışlar ve satış gelirlerinin yarısının AIDS’le mücadele eden büyük bir küresel fona kalacağı yeni bir çeşit çıkarmışlar. Belvedere Red, “AIDS’le mücadele eden votka” sloganıyla pazarlanıyor.
Dikkati çekmek için yapılan yeniliklerde sınır yok. İsveç votkası Absolut’un her bir şişesinin bir diğerinden farklı bir filmle kaplandığı “Unique Edition”ı bunlardan. Tam 4 milyon şişe ve her biri de farklı... Üreticileri, “Bir üretim hattından bir film çıkıyor ve öncesinde püskürtme yoluyla boyanıyor. Öyle rastlantısal bir boyama ki bu, hiçbir şişe diğerinin tam aynı olmuyor” diyor.
Kadehlerin umutlarla dolu dilekler için kalkacağı yeni bir yılın ilk saatleri daha yaklaşırken, içki üreticileri bu yaşama sevincine ortak olmak, ondan bir pay almak için ellerinden geleni yapıyorlar.