Turizmde kara bir yıl yaşıyoruz. Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın önceki gün Antalya’da yapılan 6. Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde verdiği bilgiye göre sadece ülkemize gelen Alman turist sayısı 2015’te 5.5 milyon iken, bu yılın ilk 9 ayında %28 azalmayla 3.1 milyona düşmüş. Aynı dönemde Antalya’ya gelen Alman turist sayısındaki düşüş %35’i bulmuş. Bakan Avcı’ya göre bu denli hızlı düşüşün en önemli sebeplerinden biri küresel hale gelen terör ve Türkiye söz konusu olduğunda uluslararası medya kuruluşlarının ve turizm firmalarının bunu kasıtlı şekilde abartması.
Bakanın bu sözleriyle ne dediğini Almanya’da turizmcilik yapan kongre katılımcısı yurttaşımıza sorduk:
- Öncelikle şunu söyleyeyim teröre bağlamıyorum. Almanya’da hemen herkes gazete okur. Şu sıralar hemen her gün her ciddi gazetenin 1. sayfasında kimi zaman da manşetinde Türkiye var. Ama hep olumsuz haberlerle. Çocuklara cinsel tacizcileri affetmeyi ön gören yasa tasarısı bütün bunların üstüne tüy dikti. Zaten çok iyi olmayan algımıza adeta dip yaptırdı. Ve bu tasarı bana göre 10-15 terör olayından çok daha olumsuz oldu bizim için. Bana ve firmamıza bizzat gelip “Küçük çocuğumla Türkiye’ye gitmek tehlikeli olmaz
Anayasalar bir ülkede iktidarların yetkilerini sınırlamak, vatandaşların haklarını güvenceye almak için mümkün olan en geniş katılımla yapılır. Şu sırada Ankara’da dört partiden ikisinin birkaç temsilcisi anayasa yapıyor. Partiler ve kamuoyu tartışmaların dışında kalıyor.
Taslağın kesinleşmeye yakın en kritik maddesi cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisidir.
Cumhurbaşkanı buna göre anayasaya aykırı kanun gücünde kararname dahi çıkartabilecektir.
AKP’nin 2012’de Meclis’e verdiği teklifte kararnamelerin Anayasa Mahkemesi’nce denetlenmesi öngörülüyordu.
Yine böyle bir mekanizma kurulabilir. Ancak sonucu değiştirmez.
Çünkü kararname Anayasa Mahkemesi’ne Meclis tarafından gönderilecektir. Meclis’te çoğunluk çok büyük ihtimalle iktidar partisinde olacağı için Meclis kolay kolay kararnameleri Anayasa Mahkemesi’ne göndermez.
Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin de yarısı (veya biraz daha azı) cumhurbaşkanı tarafından, geri kalanı iktidarın çoğunlukta olacağı Meclis tarafından seçilecektir ki...
Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin başkanlık kararnamesini bozması düşünülemez.
Küba devriminin lideri, tarihin en büyük devrimcilerinden olan Fidel Castro 90 yaşında hayata gözlerini yumdu.
ABD’nin burnu dibinde komünist bir devlet kuran Fidel Castro, uygulanan ambargoya rağmen o devleti 50 yıldan fazla yaşatmayı başardı, bu sürede 9 ABD Başkanı göreve geldi gitti... Küba fakir bir ülke olarak kaldı ancak fakirliği herkes paylaştığı için isyan çıkmadı.
Eğitim ve sağlıkta standart, gelişmiş ülkeler düzeyindeydi.
Onun kayıtlara geçen sözleri kimliğini ve kişiliğini bize açıkça anlatıyor:
“Kapitalizmi iğrenç buluyorum... Kirli, hantal ve yabancı... Çünkü savaşlara, iki yüzlülüğe ve rekabete yol açıyor.”
“Devrim, gelecek ile geçmiş arasında ölümüne mücadeledir.”
“Küba devlet kuruluşlarının tamamı onların sahibi olan halk için kullanılacaktır.”
“Kapitalist sistem ne ABD, ne de dünyanın iyiliği için çalışmaktadır. Dünyayı krizden krize sürüklüyor ve krizler gittikçe ağırlaşıyor.”
Dünyada Türkiye kadar mutena yere oturmuş başka bir ülke daha var mı?
Bakınız şu tabloya...
Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Nitekim AB üyeliğine aday olmuştur.
Türkiye bir Asya ülkesidir. Topraklarının büyük bölümü Asya’dadır
Türkiye bir Karadeniz ülkesidir... Karadeniz İşbirliği Teşkilatı üyesi olup Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle komşuluk ilişkisi içindedir
Türkiye bir Ortadoğu ülkesidir... Avrupa’nın Ortadoğu’ya açılan kapısıdır.
Türkiye bir Akdeniz ülkesidir... Büyük bölümü Akdeniz iklim kuşağında olup Akdeniz’e kıyısı olan devletlerin deniz komşusudur.
Türkiye bir NATO ülkesidir. Dünyanın güçlü ülkeleriyle aynı askeri ittifak içinde yer almaktadır
Artık sabahları saat ziliyle uyanmak yok... Genelde patlamayla uyanıyoruz...
Dün sabah da Adana’daki patlamayla uyandık... Valilik otoparkındaki patlamada 2 ölü, 31 yaralı..
Peşinden El Bab’dan haber geldi:
“3 asker şehit, 10 yaralı”
Yüzümüzü yıkarken kulağımız radyoya gitti: “Dolarda yeni rekor; 3.42”
Rekoru hazmetmeye çalışırken ekrandan alt yazı geçti:
“Şırnak’ta terör: 1 şehit 5 yaralı”
Avrupa Parlamentosu bugün Türkiye ile üyelik sürecini dondurma kararı alacak. AB üyesi tüm partiler bu konuda anlaşıyor. Karar bağlayıcı olmasa da etkileri büyük olacak ve Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırıp biraz daha Ortadoğu’ya itecek.
Onur Öymen geçen yıllar içinde AB’nin hatalarını anlatıyor...
“Türkiye’den başka bu kadar uzun süre bekleme odasında tutulan ülke yok. Terörizmle mücadele dahil hiçbir milli meselemizde AB’yi yanımızda göremedik. Ergenekon davasında AB komplocuların yanında yer aldı. Basın özgürlüğündeki tutumları da seçici oldu. Bugün gösterdikleri tepkileri İlhan Selçuk, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan tutuklandığında göstermediler.”
Peki ya Türkiye’nin kabahatleri?
Yıllar yılı bir türlü Batı standartlarını yakalayamadık. Ne hukuku ne demokrasi ilkelerini AB düzeyine yükseltebildik. 15 Temmuz sonrasında darbeye önlem adı altında hukuka ve insan haklarına taban tabana zıt uygulamalara girişildi. Gazeteciler, yazarlar kasıtlı olarak hapse atıldı. İdam cezası en azından lafta hortlatıldı.
SONUÇ: Batı ile köprüleri atmamız Türkiye’nin 200 yıllık yürüyüşünde bir kırılma noktası olacaktır. Muasır (çağdaş) medeniyetler seviyesine ulaşmayı hedefleyen ve bu çabasıyla
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti Konferansı’nda konuşurken sözü Lozan Antlaşması’na getirdi, dedi ki:
“..Biz 22 milyon kilometrekarelik toprağı görmüş bir devletin vârisleriyiz. Maalesef bir yerler tırmıklandı 780 bin kilometrekareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bile alındı. Anlaşmalarla başarılı çıktık diyenler oldu. Nasıl ya, elindekini veriyorsun, nasıl başarılı çıkıyorsun?
“Lozan, tartışılmaz bir metin değildir, kutsal bir metin asla değildir. Elbette tartışacağız. Daha iyisine sahip olmak için çalışacağız. Bizi hâlâ Lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. Kimse kusura bakmasın. Bizim sözümüz var. 2023 hedeflerine ulaşmak için tüm şartları zorlayacağız...”
? ? ?
Cumhurbaşkanı kamuoyunun hoşuna gidecek sözler sarf ediyor ama..
Osmanlı İmparatorluğu’nun 22 milyon kilometrekarelik toprağını adım adım kaybeden yine Osmanlı imparatorlarıdır.
Son padişah Vahdettin zamanında imzalanan Sevr Antlaşması’yla Osmanlı toprağı 480 bin kilometrekareye düştü.
Gerek Başbakan gerekse Adalet Bakanı’na göre tecavüz ettiği çocukla evlenmesi halinde tecavüzcüyü hapisten kurtaran yasa önerisi son derece masum bir öneri... Bir kere tecavüzcüye af getirmiyor(muş)... İkincisi sadece geçmişe uygulanacak ve topu topu 3 - 4 bin kişiyi kapsıyor(muş.) Muhalefetin ve kadın örgütlerinin isyan etmesinin sebebi tamamen siyasi istismar(mış).
Öneri bu kadar masum! ama her nedense gece yarısı, aniden verilen bir önergeyle Meclis’ten geçirilmek isteniyor. Her nedense! normal yasa yapma prosedürü izlenmiyor, enine boyuna konuşulup tartışılması istenmiyor.
Her nedense! oylama yapılırken AKP’li kadın milletvekillerinin tamamının başı önde... Her biri o sırada başka bir şeyle meşgulmüş gibi yapıp ne “kabul” ne de “ret” yönünde oy kullanmıyorlar... Sanki işlenmekte olan büyük bir ayıba ortak olmak istemiyor gibiler.
Yapılmak istenen değişiklik bu kadar masum! ama her nedense AKP’de pek yaşanmayan bir olay yaşanıyor... Başbakan dün AKP’li kadın milletvekilleriyle bir araya geldi, konuyla ilgili görüş ve önerilerini aldı. Oysa böyle bir şey ilk başta akıllarına bile gelmemişti. Başka yasalarda böyle bir uygulamaya başvurulmamıştı.
Bu durumda artık yapılması gereken tek