Taner Kışlalıyı anarken...

22 Ekim 2003

***Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı... Bu isimlerin ortak özelliği laik cumhuriyetin savunmasında en birikimli ve gözü pek düşünce önderleri oluşlarıydı. Bir bir katledildiler. Onları katleden odaklar bulunamadı. Daha doğrusu gizlendi... Tesadüfen ele geçen parmak izleri silindi, kanıtlar yok edildi.Okyanus ötesinde çizilen planlarda Türkiyenin Atatürk ve Cumhuriyet çizgisinden alınıp ılımlı İslam çizgisine oturtulması öngörülüyordu.Batıyla bütünleşemeyecek ama Batı tarafından Ortadoğudaki kirli işlerde kullanılacak bir uydu devlet... Her türlü soygun ve sömürüyü kabullenen tepkisiz ve ilkesiz bir toplum.Çizilen bu modele uygun Türkiye resmi yavaş yavaş şekilleniyor maalesef. Prof. Ahmet Taner Kışlalıyı, ölümünün dördüncü yılında saygıyla anıyoruz. Kışlalı ailesinin avukatı Hasan Bıyıklı cinayet faili olarak kimi tetikçilerin yakalandığını ancak onların arkasındaki büyük örgütün ve gücün bulunmadığını üstelik "aranmadığını ve soruşturulmadığını" anlatıyordu dünkü Cumhuriyette... Katillerin 3 - 4 kez İrana gidip geldiği saptanmış. İyi de olay tek başına bir İran prodüksiyonu olabilir mi? Eğer öyle olsa bizim devlet tetiğin arkasındaki gücü

Yazının Devamı

Taner Kışlalı'yı anarken...

22 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Prof. Ahmet Taner Kışlalı'yı, ölümünün dördüncü yılında saygıyla anıyoruz. Kışlalı ailesinin avukatı Hasan Bıyıklı cinayet faili olarak kimi tetikçilerin yakalandığını ancak onların arkasındaki büyük örgütün ve gücün bulunmadığını üstelik "aranmadığını ve soruşturulmadığını" anlatıyordu dünkü Cumhuriyet'te... Katillerin 3 - 4 kez İran'a gidip geldiği saptanmış. İyi de olay tek başına bir İran prodüksiyonu olabilir mi? Eğer öyle olsa bizim devlet tetiğin arkasındaki gücü soruşturmaktan (Uğur Mumcu, Muammer Aksoy vb. cinayetlerinde olduğu gibi) böylesine kaçınabilir mi?
***
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı... Bu isimlerin ortak özelliği laik cumhuriyetin savunmasında en birikimli ve gözü pek düşünce önderleri oluşlarıydı. Bir bir katledildiler. Onları katleden odaklar bulunamadı. Daha doğrusu gizlendi...
Tesadüfen ele geçen parmak izleri silindi, kanıtlar yok edildi.
Okyanus ötesinde çizilen planlarda Türkiye'nin Atatürk ve Cumhuriyet çizgisinden alınıp ılımlı İslam çizgisine oturtulması öngörülüyordu.

Yazının Devamı

Berlini unuttu...

21 Ekim 2003

40 Avrupa ülkesi bir süre önce "Avrupa Yükseköğrenim Alanı" adlı bir yapılanma oluşturdu. Türkiyenin dahil olduğu bu yapılanma uyarınca belli kaliteye ulaşan üniversitelerin diplomaları diğer ülkelerde de geçerli olacak, bir öğrenci bir ülkeden diğer ülke üniversitesine naklini yaptırabilecek. Peki sorun nerede derseniz. Doç. Gümrükçü anlatıyor:- Üye ülkeler son olarak geçen eylülde Berlinde bir araya geldiler ve kimi kararlar aldılar. Berlindeki toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin de onayladığı bu kararlar en başta üniversitenin bağımsızlığını ve "siyasi iktidarların üniversitelere müdahale edemeyeceği"ni öngörüyor... Oysa YÖK yasasında yapılmak istenen değişiklikler bu kararlara temelden aykırı, dolayısıyla bizim bu yapılanmadan dışlanmamız söz konusu. - Dışlanırsak ne olur? - Öğrencilerin kalitelerini yükseltemeyiz. Verdiğimiz diplomalar sadece bizim ülkemizde geçerli olur... Öteki ülkelerin gençleri başka üniversiteye yatay geçiş yapabilirken bizim gençler bundan mahrum kalır... Anlamadığım nokta, dışarıda bu kararlara evet deyip içeride tam tersini yapmaya kalkışmaktır... Ankarada dün bir basın toplantısı düzenleyen Almanyanın Hamburg Üniversitesi öğretim

Yazının Devamı

Berlin'i unuttu...

21 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Ankara'da dün bir basın toplantısı düzenleyen Almanya'nın Hamburg Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Harun Gümrükçü Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e bir hatırlatmada bulundu. Ne miydi bu?
40 Avrupa ülkesi bir süre önce "Avrupa Yükseköğrenim Alanı" adlı bir yapılanma oluşturdu. Türkiye'nin dahil olduğu bu yapılanma uyarınca belli kaliteye ulaşan üniversitelerin diplomaları diğer ülkelerde de geçerli olacak, bir öğrenci bir ülkeden diğer ülke üniversitesine naklini yaptırabilecek. Peki sorun nerede derseniz. Doç. Gümrükçü anlatıyor:
- Üye ülkeler son olarak geçen eylülde Berlin'de bir araya geldiler ve kimi kararlar aldılar. Berlin'deki toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in de onayladığı bu kararlar en başta üniversitenin bağımsızlığını ve "siyasi iktidarların üniversitelere müdahale edemeyeceği"ni öngörüyor... Oysa YÖK yasasında yapılmak istenen değişiklikler bu kararlara temelden aykırı, dolayısıyla bizim bu yapılanmadan dışlanmamız söz konusu.
- Dışlanırsak ne olur?
- Öğrencilerin kalitelerini yükseltemeyiz. Verdiğimiz diplomalar sadece bizim ülkemizde geçerli olur... Öteki ülkelerin gençleri başka üniversiteye yatay geçiş

Yazının Devamı

Gelecek Asmalı...

19 Ekim 2003

Yakında açılması şart olan Televole Üniversitesine mutlaka bir Asmalı Konak Fakültesi eklenecek, buradan Asmalı Konak dalında doktorlar, doçentler, profesörler yetişecek, Özcan Deniz ve Nurgül Yeşilçayın ayak tırnakları konusunda ayrı, kulak memeleri konusunda ayrı uzmanlarımız olacak, bunlar açık oturumlarda birbiriyle tartışacak, kültür yarışmalarında sorular Asmalıdan gelecek, ÖSSde sayısal ve sözel yanında bir de Asmalı bölüm bulunacak... Dizinin sonunu çok merak edenler veya diziyi kaçıranlarda çeşitli hastalıklar peydah olacak, bunlara topluca "Asmalı mania" adı verilecek, işsizlere işsiz denmeyip "Asmalı Konak seyircisi" adı verilecek, ülke çapında ilim, bilim, fen gibi uğraşlar Asmalıdan arta kalan boş vakitlerde ifa edilecek... AK bize yetecek ABye girmemize bile gerek kalmayacak... Gelecek çok Asmalı olacak... Çok... Asmalı Konaklı geleceğimiz nasıl olacak? Sizler için düşündük... Şimdiden Asmalı Konak turları yapıldığına, vatandaşlar Asmalı Konaka yüz sürmeye gittiğine, günümüzün yarısı Asmalı Konakla geçtiğine göre... Önümüzdeki yıllarda hiç kuşkunuz olmasın Ürgüpteki Asmalı Konak bir türbeye

Yazının Devamı

Söyletene de bak

18 Ekim 2003

Kretschmere katılıyoruz.Demokrasilerde askerin iç siyasetle ilgili görüş bildirmesi olağan sayılamaz.Fakat naçizane birkaç soru da biz soralım... ABde yargıç, savcı, vali, bakan olacak kişilerin önce papaz okullarında okuması düşünülebilir mi? ABde bir başbakanın meşruluk ölçüsü "Ben meşru diyorsam meşrudur" olabilir mi? ABde milletvekillerinin adi ve mali suçlarda dokunulmazlığı var mı? Bir başbakan malvarlığını, oğlumdan borç aldım, sözleriyle açıklayabilir mi? Çocuklarının eğitim masraflarını bir işadamına havale edebilir mi? ABde, seçime katılanların yüzde 35inin oyunu almış bir parti Meclisteki sandalyelerin yüzde 65ini ele geçirebilir mi? ABde bir günlük parti kongresi, konuşturulmayan delege, milletvekili adaylarını tek tek tayin eden lider hayal edilebilir mi? Demokrasiyi çiğneyen bir iktidar hiçbir engele rastlamadan ilerleyebilir mi?Kısacası Hans Bey burada demokrasi tam da, her şeyi askerin konuşması mı bozuyor? AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jorg Kretschmer, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğun imam hatip liselerine yönelik açıklamalarını eleştirmiş. "ABde böyle bir şey hayal bile edilemez" demiş. İstiklal otobüs değil ki birini kaçırdın mı

Yazının Devamı

Söyletene de bak

18 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jorg Kretschmer, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ'un imam hatip liselerine yönelik açıklamalarını eleştirmiş. "AB'de böyle bir şey hayal bile edilemez" demiş.
Kretschmer'e katılıyoruz.
Demokrasilerde askerin iç siyasetle ilgili görüş bildirmesi olağan sayılamaz.
Fakat naçizane birkaç soru da biz soralım...

Yazının Devamı

Asker konuşunca

17 Ekim 2003

- Tasarı gelecek hafta Meclisten geçecek, hayırlı olsun.Bu sözler geçen pazartesi günü Hürriyette yayımlandı.Ne rektörlerin tepkisi, ne TÜSİAD bildirisi, ne kimi köşe yazarlarının eleştirisi... Hiçbir şey iktidarı yolundan çevirememişti.Aynı gün Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ bir soru üzerine imam hatiplerin çoğaltılmasına karşı rahatsızlıklarını ortaya koydu.Yelkenler suya indi.Dünkü gazetelerde de Tayyip Erdoğanın meselenin çözümünü rektörlere bıraktığı belirtiliyor ve şu sözleri yer alıyordu:- Acelemiz yok...Oysa üç gün önce Hüseyin Çelik "Acelemiz var, ÖSYM kılavuzu basılacak, YÖKü bekleyemeyiz" diyordu.Bu ülkede demokrasi neden dikiş tutmuyor? İşte bu yüzden...İktidarlar kendilerini biraz güçlü hissettiğinde demokratik kurumları, kuralları, yasaları dinlemiyor... Ancak asker konuşunca etkileniyor.Bu durum doğal olarak askeri siyasetin içine itiyor.Başbakan şu anda TÜBİTAKı yasadışı yoldan siyasete bağlamaya çalışıyor.Bilim adamları ne yapsın? Bilimin siyasetin oyuncağı yapılmasına göz mu yumsun?Yoksa Genelkurmayın yolunu mu tutsun? Aradaki çözüm, yani demokrasinin yolu tıkanınca insanlar çaresiz kalıyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçen pazar günü

Yazının Devamı