<#comment>#comment> İngiltere eski Savunma Bakanı Dennis Healey’in 10 Şubat’taki yazısının başlığı: "Irak savaşı tam bir felaket olacak" şeklindeydi ve Healey, Fransız - Alman planını neden desteklediğini anlatıyordu:
"Silah denetçilerinin görev süresini uzatacak Fransız - Alman ortak planı duyarlıdır. Bu planın işleyeceğini düşünüyorum. İşlemeyecek olan Irak’ın işgalidir. Birincisi, bütün İslam dünyasını Batı’nın aleyhine döndürecektir. İkincisi... ABD’nin daha sonra ne yapacağına ilişkin en küçük bir fikri yoktur. En akla yakın senaryo Kürtler, Şiiler ve Sünni Müslümanlar arasında bir iç savaşın patlak vereceği ve bu savaşın Suudi Arabistan, İran, Suriye, Ürdün gibi komşu ülkelere sıçrayacağıdır.
ABD, BM kararı olsun olmasın harekete geçeceğini belli etti... Bu hareket yalnız Irak konusunda değil BM’in birliği açısından da felaket olacaktır... Savaş ABD ve Batı’ya karşı terör eylemlerinde büyük bir artışa yol açacaktır. Saddam’a saldırı, terörü azaltmayacak, artıracaktır.
Irak’a savaş halinde yalnız Arap dünyası değil Endonezya, Filipinler gibi nüfusu Müslüman ülkeler de Batı’ya yüz çevireceklerdir. Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki dost hükümetlerin
Konferansta Türkiyenin adı çok sık anıldı. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ile Avrupalı hükümet sözcüleri karşılıklı mesajlar verdiler. Ne var ki toplantıda İranlı bir bakan dahi bulunduğu halde Türkiyenin bakanı yoktu. Konferans yöneticilerinin açıklamasına göre Savunma Bakanı Vecdi Gönül Münihe davet edilmiş ama gelmemişti. Türk- Alman Dostluk Federasyonu (DTF) Genel Başkanı Ali Kılıç gönderdiği notta diyor ki...- Güvenlik Konferansında bir kez daha net olarak görüldü ki, Avrupa Türkiyesiz olamıyor. Üç gün süren Güvenlik Konferansının ana gündemini Türkiye oluşturdu. Üzerinde yaşadığımız coğrafya ile ilgili senaryoların konuşulduğu ve kararların oluşturulduğu bir ortamda ne yazık ki bir temsilcimiz yoktu. Konuşmacılar "Türkiye olmadan bu iş olmaz" derken "İki ay önce yapılan AB toplantılarında neredeydiniz, Türkiyenin önemini yeni mi keşfediyorsunuz?" diyecek bizden birinin olmaması üzücüydü... Münihte geçen hafta sonu 39uncu Güvenlik Konferansı düzenlendi. Münih Belediye Başkanı Christian Ude konferansa katılanlara ev sahibi olarak "hoş geldiniz" dedi. Hemen peşinden sokağa çıkarak 20 bin kişinin katıldığı "Savaşa Hayır" yürüyüşüne katıldı... Eskiden Albayrak için savaşanlar şimdi
<#comment>#comment> Münih’te geçen hafta sonu 39’uncu Güvenlik Konferansı düzenlendi. Münih Belediye Başkanı Christian Ude konferansa katılanlara ev sahibi olarak "hoş geldiniz" dedi. Hemen peşinden sokağa çıkarak 20 bin kişinin katıldığı "Savaşa Hayır" yürüyüşüne katıldı...
Konferansta Türkiye’nin adı çok sık anıldı. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ile Avrupalı hükümet sözcüleri karşılıklı mesajlar verdiler. Ne var ki toplantıda İranlı bir bakan dahi bulunduğu halde Türkiye’nin bakanı yoktu. Konferans yöneticilerinin açıklamasına göre Savunma Bakanı Vecdi Gönül Münih’e davet edilmiş ama gelmemişti. Türk- Alman Dostluk Federasyonu (DTF) Genel Başkanı Ali Kılıç gönderdiği notta diyor ki...
- Güvenlik Konferansı’nda bir kez daha net olarak görüldü ki, Avrupa Türkiye’siz olamıyor. Üç gün süren Güvenlik Konferansı’nın ana gündemini Türkiye oluşturdu. Üzerinde yaşadığımız coğrafya ile ilgili senaryoların konuşulduğu ve kararların oluşturulduğu bir ortamda ne yazık ki bir temsilcimiz yoktu. Konuşmacılar "Türkiye olmadan bu iş olmaz" derken "İki ay önce yapılan AB toplantılarında neredeydiniz, Türkiye’nin önemini yeni mi keşfediyorsunuz?" diyecek bizden birinin olmaması üzücüydü...
- Öldürmek insan doğasında var... - Öyle mi? - İnsan doğasında olan, değiştirmeyeceğin bir şey. - Eğer öldürmek doğal bir şeyse, niçin insanlar nasıl öldürüleceği konusunda eğitim alıyorlar? İnsan doğasında şiddet var ama, aynı zamanda nezaket, sevgi, şefkat de var. İnsanoğlu şiddeti örgütlüyor, alıyor, satıyor, dayatıyor. Şiddet karşıtları tam tersini örgütlemek istiyor. Şiddet karşıtlığı örgütlenmiş sevgidir. Hepsi bu... Gandhinin şiddetsiz direnişini tercih ederim. John Baez aynı kitapta ekliyor:"Savaş sonrası kentler gezdim. İnsanlar tanıdım. Hiroşima insan müzesini dolaştım, filmler izledim. Barış Parkında çocuklarla barış adına turna kuşları uçurdum. Biri "Gözyaşının rengi yok" dedi... Tüm gözlemler sonucu öğrendim ki; savaş coğrafyasındaki dağlara yorgun turnalar bile konmuyor." Savaş insanoğlunun kendini yok edişi bir bakıma... Bunu anladığında iş işten geçecek... Hiç uğruna... Bir avuç dolar hiçtir aslında... Gözlerini petrol bürümüş adamlar Irakın kara gözlü, ak umutlu çocuklarını ortadan kaldıracaklar. Tarihin en büyük katliamı yaklaşıyor... Gündoğumu adlı kitabında John Baez bir otodialog kuruyor: Bayrağa hakaret Hülya Avşar Türk bayrağına hakaret suçundan bu hafta
<#comment>#comment> Hiç uğruna... Bir avuç dolar hiçtir aslında... Gözlerini petrol bürümüş adamlar Irak’ın kara gözlü, ak umutlu çocuklarını ortadan kaldıracaklar. Tarihin en büyük katliamı yaklaşıyor... Gündoğumu adlı kitabında John Baez bir otodialog kuruyor:
- Öldürmek insan doğasında var...
- Öyle mi?
- İnsan doğasında olan, değiştirmeyeceğin bir şey.
- Eğer öldürmek doğal bir şeyse, niçin insanlar nasıl öldürüleceği konusunda eğitim alıyorlar? İnsan doğasında şiddet var ama, aynı zamanda nezaket, sevgi, şefkat de var. İnsanoğlu şiddeti örgütlüyor, alıyor, satıyor, dayatıyor. Şiddet karşıtları tam tersini örgütlemek istiyor. Şiddet karşıtlığı örgütlenmiş sevgidir. Hepsi bu... Gandhi’nin şiddetsiz direnişini tercih ederim.
John Baez aynı kitapta ekliyor:
- Milli Eğitim bakanlarının fotoğrafının okullara asılması diye bir kural ya da gelenek var mıdır? Yoksa bu özel talebiniz mi?Erkan Mumcunun yanıtı:- Bu, yıllardan beri devam eden uygulamadır. Nitekim ben de öğrenciliğimden hatırlarım, okullarda dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanı yanında Milli Eğitim bakanlarının fotoğrafları da yer alırdı..Aynı soruya bir önceki Milli Eğitim bakanı Necdet Tekinin yanıtı:- Milli Eğitim Bakanlarının fotoğrafları sadece il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüklerine asılır. Ben, bir dönem lise öğretmenliği de yaptım, bakanın fotoğrafının okullara asıldığını kesinlikle hatırlamıyorum...Dün ayrıca birkaç değişik okula sorduk... Daha önceki milli eğitim bakanlarının fotoğrafları ne gönderilmiş, ne asılmış...CHPnin öğretmen kökenli milletvekili Mustafa Gazalcı dedi ki dün:- Kış günü birçok okulda yakacak yok, çocuklar titriyor, belki de Sayın Mumcunun fotoğrafına bakarak ısınacakları düşünüldü... Devlete maliyeti 800 milyar lirayı bulan tartışma, Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcuun 58 bin ilk ve ortaöğretim okuluna bir fotoğrafının asılmak istenmesiyle başladı, halen devam ediyor. Arkadaşımız Fahrettin Fidan TBMM kulisinde Erkan Mumcuya sordu: Siyasi partiler
<#comment>#comment> Devlete maliyeti 800 milyar lirayı bulan tartışma, Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu’un 58 bin ilk ve ortaöğretim okuluna bir fotoğrafının asılmak istenmesiyle başladı, halen devam ediyor. Arkadaşımız Fahrettin Fidan TBMM kulisinde Erkan Mumcu’ya sordu:
- Milli Eğitim bakanlarının fotoğrafının okullara asılması diye bir kural ya da gelenek var mıdır? Yoksa bu özel talebiniz mi?
Erkan Mumcu’nun yanıtı:
- Bu, yıllardan beri devam eden uygulamadır. Nitekim ben de öğrenciliğimden hatırlarım, okullarda dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanı yanında Milli Eğitim bakanlarının fotoğrafları da yer alırdı..
Aynı soruya bir önceki Milli Eğitim bakanı Necdet Tekin’in yanıtı:
- Milli Eğitim Bakanlarının fotoğrafları sadece il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüklerine asılır. Ben, bir dönem lise öğretmenliği de yaptım, bakanın fotoğrafının okullara asıldığını kesinlikle hatırlamıyorum...
- Biz Körfez Savaşı öncesinde Erdal İnönü öncülüğünde Pendikte olsun Kocaelinde olsun on binlerce kişinin katıldığı "savaşa hayır" mitingleri düzenlemiştik... Savaşa karşı hava yaratmıştık. O dönemde ortada BM kararı olduğu halde Meclis ve TSK Cumhurbaşkanı Özala karşı direnmişti. Ona yetki vermemişti...Peki CHP şu dönemde ne yapıyor? Genel Başkan mikrofon uzatılırsa parlak sözler söylüyor. Ancak CHP bir miting düzenlemediği gibi örgütlere de talimat vermiş. CHPliler "savaşa hayır" mitinglerine katılmıyor.Ertuğrul Günay devam ediyor:- Türkiyede milyonlarca insan savaşa karşı. CHPye düşen görev bu sessiz milyonların sesi olmak, kitle gösterilerine, sivil girişimlere öncü ve sözcü olmaktır... CHP bu görevi yerine getirmedi...Abdullah Gül birkaç hafta önce Baykala ABDnin asker konuşlandırması konusunda fikrini sormuştu. Baykal o zaman soruyu cevapsız bıraktı.Şimdi savaşa karşı esip gürlüyor. Nasıl olsa atı alan Üsküdarı geçti, Amerika Türkiyeden istediğini aldı. Eğer CHP aktif bir barış politikası izleseydi AKP ve Türkiye Amerikaya bu kadar kolay teslim olmayabilirdi. Yazık oldu. CHP eski milletvekili Ertuğrul Günay diyor ki: "La lil harbi fil Irak" Yani "Irakta savaşa hayır."