...Ekonomi olarak büyüklükse Suudi Arabistanın bizden daha büyük ekonomisi var!Nüfus büyüklüğü ise Pakistanın bizden çok nüfusu var!Nüfus gençliği ise Bangladeşin bizden daha genç nüfusu var...Bu ülkeler Avrupa Birliğine aday diyebilir miyiz?O kötü Doğu Avrupa ülkelerini şöyle bir turlayın...Ekonomik potansiyelleri Türkiyeden geri bile olsa: İnsanların hukuk sistemlerine guveninin bizden fazla olduğunu, sağlık hizmetlerinin standardının daha iyi olduğunu, eğitimlerinin daha iyi oldugunu, üniversite okumuşların işsiz dolaşmadığını, polislerinden bizim halkımız kadar korkmadıklarını, ülkelerinin kuzeyiyle güneyi doğusuyla batısı arasındaki ekonomik ve sosyal farkların bizdeki gibi olmadığını göreceksiniz. En önemlisi; bu ülkelerdeki nüfusun tamamının Avrupalı gibi yaşamak istediğini göreceksiniz... Avrupa ile bir arada yaşamak yerine Avrupayı kendine uydurmayı hayal eden insanlar da göremezsiniz o ülkelerde... Gazetelerimizde "Türkiye, ABye aday 12 ülkeden daha önde..." şeklinde haberler yayımlanıyor. Okurumuz Mete Özgürel bu haberlerin mantıklı bir temele oturmadığını yazıyor notunda ve şunları söylüyor: Atatürk, "Cumhuriyeti biz kurduk, sizler batıracaksınız" demedi,
<#comment>#comment>Gazetelerimizde "Türkiye, AB’ye aday 12 ülkeden daha önde..." şeklinde haberler yayımlanıyor. Okurumuz Mete Özgürel bu haberlerin mantıklı bir temele oturmadığını yazıyor notunda ve şunları söylüyor:
...Ekonomi olarak büyüklükse Suudi Arabistan’ın bizden daha büyük ekonomisi var!
Nüfus büyüklüğü ise Pakistan’ın bizden çok nüfusu var!
Nüfus gençliği ise Bangladeş’in bizden daha genç nüfusu var...
Bu ülkeler Avrupa Birliği’ne aday diyebilir miyiz?
O kötü Doğu Avrupa ülkelerini şöyle bir turlayın...
Doçent Hüseyin Çelikin düşüncelerini kitaplarını okuyarak anlamak mümkün. Örneğin "Türkiyede Değişim Demokrasi ve Aydınlar" kitabının arka kapağından satırlar:...Bizim aydınımız 2.5 asırdır kurtuluşu, kurtuluş reçetelerini, kendi kültürü, tarihi ve dinamikleri içerisinde arayacağına; Batıdan da gerektiği kadarıyla yararlanacağına; hep Batıda aramıştır. Ahmet Hamdi Tanpınarın deyişiyle Türk aydını bir "eşik nesli" olmaktan kurtulamamıştır. Ne kendisi kalabilmiş ne de başkası olabilmiş bir toplum ve bu topluma yön veren aydınlar... Türkiyede aydınların tarihi, ne yazık ki, Batılılaşma veya yabancılaşma tarihi ile aynı çizgiyi takip eder." Yukardaki tespitte elbet doğruluk payı çok... Ancak batıcılıkın yeni bir kültür yaratma ihtiyacından doğduğunu unutmayalım. Bu ihtiyacın neden doğduğunu da irdeleyelim. Konuyu tartışalım. Kültür Bakanı Hüseyin Çelik önceki akşam NTVde Gani Müjde ile konuşurken Orhan Pamuk ile Ahmet Altanı okumam şeklinde bir söz sarf etmediğini, söylediği sözlerden gazetecilerin yanlış bir yorum çıkarttığını söyledi. Yeni Bakanın "Bize miras kalmış eski eserleri, geçmiş kültürleri dinine ve milliyetine bakmadan kucaklayacakları" yolundaki sözlerini (hele de
<#comment>#comment>Kültür Bakanı Hüseyin Çelik önceki akşam NTV’de Gani Müjde ile konuşurken Orhan Pamuk ile Ahmet Altan’ı okumam şeklinde bir söz sarf etmediğini, söylediği sözlerden gazetecilerin yanlış bir yorum çıkarttığını söyledi. Yeni Bakan’ın "Bize miras kalmış eski eserleri, geçmiş kültürleri dinine ve milliyetine bakmadan kucaklayacakları" yolundaki sözlerini (hele de bir zamanlar İstanbul surlarını yıktırmaya kalkışan birini anımsayınca) memnuniyetle not ettik.
Doçent Hüseyin Çelik’in düşüncelerini kitaplarını okuyarak anlamak mümkün. Örneğin "Türkiye’de Değişim Demokrasi ve Aydınlar" kitabının arka kapağından satırlar:
...Bizim aydınımız 2.5 asırdır kurtuluşu, kurtuluş reçetelerini, kendi kültürü, tarihi ve dinamikleri içerisinde arayacağına; Batı’dan da gerektiği kadarıyla yararlanacağına; hep Batı’da aramıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle Türk aydını bir "eşik nesli" olmaktan kurtulamamıştır. Ne kendisi kalabilmiş ne de başkası olabilmiş bir toplum ve bu topluma yön veren aydınlar... Türkiye’de aydınların tarihi, ne yazık ki, Batılılaşma veya yabancılaşma tarihi ile aynı çizgiyi takip eder."
Yukardaki tespitte elbet doğruluk payı çok... Ancak
- Ben türbanın devlet protokolune girmesine alışamıyorum. Bazı arkadaşlarımın buna niçin alışmak istediklerini de anlamıyorum. ...Atatürk zamanında da başörtüsü örtülürdü. Kimse karışmazdı. Fakat "sıkma baş" denilen şekilde örtünün takılması bir mesaj içermektedir. Ben bunun sembol haline getirilerek dayatılır bir şekilde Bülent Arınç tarafından mesaj verme şeklinde olmasını anlayamadım.Altemur Kılıçın bu konuşması üzerine kendisini gazetenin Genel Yayın Müdürü Resul İzmirli arayarak köşe yazılarına ara verildiğini bildiriyor. Emri gazetenin sahibi Enver Ören vermiş. Altemur Kılıç bunun üzerine Enver Örene bir mektup yazarak yıllardır çalıştığı gazeteden istifa ettiğini bildiriyor. Atatürkçülük oyunu bitti. Dincilik oyunu başlıyor. Altemur Kılıç gibilerine bir kısım basında o yüzden pek gerek kalmadı. Habertürk Televizyonu sık sık gazetecilere bağlanarak olaylar hakkında yorum istiyor. Önceki akşam da Bülent Arınçın eşinin türbanı konusunda Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıça bağlanıyorlar. Altemur Ağabey, Atatürkün silah arkadaşı Kılıç Alinin oğlu. Diyor ki: Muhalefeti ziyaret Bir okurumuz dün telefonda dedi ki:- Öyleyse Sayın Deniz Baykal neden muhalefet partilerini
<#comment>#comment>Habertürk Televizyonu sık sık gazetecilere bağlanarak olaylar hakkında yorum istiyor. Önceki akşam da Bülent Arınç’ın eşinin türbanı konusunda Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıç’a bağlanıyorlar. Altemur Ağabey, Atatürk’ün silah arkadaşı Kılıç Ali’nin oğlu. Diyor ki:
- Ben türbanın devlet protokolune girmesine alışamıyorum. Bazı arkadaşlarımın buna niçin alışmak istediklerini de anlamıyorum.
...Atatürk zamanında da başörtüsü örtülürdü. Kimse karışmazdı. Fakat "sıkma baş" denilen şekilde örtünün takılması bir mesaj içermektedir. Ben bunun sembol haline getirilerek dayatılır bir şekilde Bülent Arınç tarafından mesaj verme şeklinde olmasını anlayamadım.
Altemur Kılıç’ın bu konuşması üzerine kendisini gazetenin Genel Yayın Müdürü Resul İzmirli arayarak köşe yazılarına ara verildiğini bildiriyor. Emri gazetenin sahibi Enver Ören vermiş. Altemur Kılıç bunun üzerine Enver Ören’e bir mektup yazarak yıllardır çalıştığı gazeteden istifa ettiğini bildiriyor. Atatürkçülük oyunu bitti. Dincilik oyunu başlıyor. Altemur Kılıç gibilerine bir kısım basında o yüzden pek gerek kalmadı.
CHP lideri Deniz Baykal seçimin ertesi günü kendilerinin TBMM dışında
"Ertuğrul Beyle dostluğumuz çocukluk yıllarımıza kadar dayanır. Hukuk fakültesinde okurken yazları lise öğrencilerine ders verirdik. 1976da ortak bir avukatlık bürosu açtık. O yıllarda hepimiz CHPliydik, Ertuğrul bir ara CHP merkez ilçe başkanlığı ve Belediye Meclisi üyeliği yaptı. Dürüst ve demokrat bir insandır. 1980 sonrası Bursalı TKPli arkadaşlarımız, yurda dönen Nabi Yağcı ve Nihat Sargının avukatlığını yapmamızı rica ettiler. Bizim büro adına bu işi Ertuğrul üstlendi. 100 kadar avukatın savunduğu Yağcı ve Sargının bir duruşmasında görev yaptı. Necmettin Erbakanın Altınoluktaki villasının istimlakiyle ilgili davayı alınca Erbakanla tanışmış oldu ve 1995te RPden Meclise girdi. Daha sonra sırasıyla ANAPa ve AKPye geçti. Siyasi görüşlerimiz giderek birbirinden uzaklaştı ama dostluğumuzda değişen bir şey olmadı. Hâlâ görüşür, konuşuruz." Abdullah Gül başkanlığındaki 58. hükümetin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır nasıl bir kişi? Eski CHP Bursa milletvekili Yahya Şimşek ve geçen dönemin DSP Bursa milletvekili Ali Arabacıya kulak veriyoruz. Bir insanla göz göze gelmek için insan olmak gerekir. Jerzy Lec Gölge muhalefet "Gönül isterdi ki CHP, yeni hükümetin
<#comment>#comment>Abdullah Gül başkanlığındaki 58. hükümetin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır nasıl bir kişi? Eski CHP Bursa milletvekili Yahya Şimşek ve geçen dönemin DSP Bursa milletvekili Ali Arabacı’ya kulak veriyoruz.
"Ertuğrul Bey’le dostluğumuz çocukluk yıllarımıza kadar dayanır. Hukuk fakültesinde okurken yazları lise öğrencilerine ders verirdik. 1976’da ortak bir avukatlık bürosu açtık. O yıllarda hepimiz CHP’liydik, Ertuğrul bir ara CHP merkez ilçe başkanlığı ve Belediye Meclisi üyeliği yaptı. Dürüst ve demokrat bir insandır. 1980 sonrası Bursalı TKP’li arkadaşlarımız, yurda dönen Nabi Yağcı ve Nihat Sargın’ın avukatlığını yapmamızı rica ettiler. Bizim büro adına bu işi Ertuğrul üstlendi. 100 kadar avukatın savunduğu Yağcı ve Sargın’ın bir duruşmasında görev yaptı.
Necmettin Erbakan’ın Altınoluk’taki villasının istimlakiyle ilgili davayı alınca Erbakan’la tanışmış oldu ve 1995’te RP’den Meclis’e girdi. Daha sonra sırasıyla ANAP’a ve AKP’ye geçti. Siyasi görüşlerimiz giderek birbirinden uzaklaştı ama dostluğumuzda değişen bir şey olmadı. Hâlâ görüşür, konuşuruz."
Bir insanla göz göze gelmek için insan olmak gerekir.
Jerzy