<#comment>#comment>Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dün törenle yeni ders yılına başladı. Geleceğin gazetecileri umutla dersbaşı yaparken gözümüz İletişim Fakültesi’nin yayın organı Görünüm gazetesinde Gökçe Atman ile Erkan Aksu’nun araştırmasına takıldı...
Ülkemizde 22’si fakülte olmak üzere iletişim eğitimi veren tam 58 yükseköğretim kurumu varmış ve bu okullara her yıl 6 bin 500 öğrenci alınıyormuş.
Bırakın Türkiye’yi neredeyse tüm Avrupa’nın iletişimci ihtiyacını karşılayacak bu kadar çok okul açmanın mantığı mı? YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün bu soruya verdiği yanıt, dam üstünde saksağan:
- Çok talep var. Herkes istiyor. Ankara’dakilere olsun (iletişim fakültesi) ama Afyon’daki çocuğa olmasın diye bir şey olmaz.
Türkiye’deki medya kuruluşları her yıl topu topu 15 - 20 iletişim mezununa iş verebildiğine göre.. Ne yapıyor binlerce öğrenci mezun olunca?
Bu sorunun yanıtı da aynı gazetenin yan sayfasında iki çarpıcı örnekle verilmiş.
Yüksek mahkeme yargıcı mübaşire soruyor:- Nereli bunlar?Mübaşir bilgisi dahilinde anlatıyor:- Hani efendim, dünyalıların bulunduğu gezegende Avrupa ile Asya arasında bir yer var ya... Adı neydi şimdi unuttum...Yargıç da ülkemizin adını hatırlayamamış ama gözünü kırpıştırarak anladığını belli eden cümleler sıralamış:- Hmmm, anladım anladım... Hani küçük bir azınlık dışında çoğu yarı aç, yarı tok yaşayan sessiz ve tepkisiz millet... Hırsızları yönetici seçip sonra da soyulmaktan şikâyet eden halk topluluğu... Köşeyi dönmek için toto, loto, piyango, at yarışı gibi şeyler peşinde koşan, hayal kurarken elindeki avucundakini de kaptıran insanlar...Mübaşir:- Tamam efendim onlar, demiş...Yargıç başını üzüntülü üzüntülü iki yana sallamış:- Bunlar aslında yaşadıkları dünyanın en zeki, en çalışkan, en asil milletidir. Ama nedense her seçimde bir günlüğüne akılları başlarından gider. İşte başlarına ne gelirse bundan gelir... Aaah ah... Kıyamet kopalı birkaç gün olmuş. Mahşer yerinde tüm uluslar grup grup bekleşiyor. Sırasıyla Amerikalılar, Ruslar, Fransızlar derken sıra Türklere geliyor... Bir ülkedeki atasözlerinin bolluğu, o ülkede ataların yaptığı hataların bolluğuna işaret eder.
<#comment>#comment>Kıyamet kopalı birkaç gün olmuş. Mahşer yerinde tüm uluslar grup grup bekleşiyor. Sırasıyla Amerikalılar, Ruslar, Fransızlar derken sıra Türklere geliyor...
Yüksek mahkeme yargıcı mübaşire soruyor:
- Nereli bunlar?
Mübaşir bilgisi dahilinde anlatıyor:
- Hani efendim, dünyalıların bulunduğu gezegende Avrupa ile Asya arasında bir yer var ya... Adı neydi şimdi unuttum...
Yargıç da ülkemizin adını hatırlayamamış ama gözünü kırpıştırarak anladığını belli eden cümleler sıralamış:
Profesör Tibi Almanyadan Türkiyeye ilginç çizgiler çekti...- Avrupada yaşayan Müslümanlar, İslamcılar nedeniyle Avrupa ile bütünleşme sorunu yaşıyor, dedi...Almanyadan Türkiyeye İslamcı düşünce ithal edildiğini söyledi... (Kadere bakınız, ihraç değil ithal...)Tibi, AB üyeliğimiz için yol gösterdi:- Türkiyenin AB üyeliği için sadece Avrupalı politikacılar üzerinde baskı yapması yetmez, Avrupa halklarını da ikna etmelisiniz.. Avrupalılar özellikle İslamcı yapılanma ve göçten çekinmektedir...Söz geldi Avrupadaki imamların önemine.. Bassam Tibi dedi ki:- Almanyada 2400 cami var fakat Avrupa ile entegrasyonu kabul eden, isteyen bir tek imam yok. Milli Görüşün imamları dışında Diyanet İşlerinin gönderdiği imamlar da Avrupalı gibi düşünmüyor... Avrupa ile bütünleşmeyi desteklemiyor. Onlar da camilerde Müslümanlara "Avrupalı olma, aksi halde dinini kaybedersin" şeklinde propaganda yapıyor...Görüldüğü gibi... İşimiz zor... Konrad Adenauer Vakfının önceki gün düzenlediği konferansın konusu "Almanya ve Türkiyede İslam ve İslamcılık" idi... Konuşmacı Almanyanın Göttingen Üniversitesi profesörlerinden Suriye asıllı Alman, Bassam Tibi... Savaş sizin istediğiniz zaman başlar ama sizin
<#comment>#comment>Konrad Adenauer Vakfı’nın önceki gün düzenlediği konferansın konusu "Almanya ve Türkiye’de İslam ve İslamcılık" idi... Konuşmacı Almanya’nın Göttingen Üniversitesi profesörlerinden Suriye asıllı Alman, Bassam Tibi...
Profesör Tibi Almanya’dan Türkiye’ye ilginç çizgiler çekti...
- Avrupa’da yaşayan Müslümanlar, İslamcılar nedeniyle Avrupa ile bütünleşme sorunu yaşıyor, dedi...
Almanya’dan Türkiye’ye İslamcı düşünce ithal edildiğini söyledi... (Kadere bakınız, ihraç değil ithal...)
Tibi, AB üyeliğimiz için yol gösterdi:
- Türkiye’nin AB üyeliği için sadece Avrupalı politikacılar üzerinde baskı yapması yetmez, Avrupa halklarını da ikna etmelisiniz.. Avrupalılar özellikle İslamcı yapılanma ve göçten çekinmektedir...
Neler istedi de Mesut Yılmaz kendisini listeye almadı. Çelebi konuşuyor:- Bugünkü Siyasi Partiler ve Seçim yasalarıyla vatandaş iradesinin Meclise sağlıklı şekilde yansımasını sağlamak mümkün değil. Ben, son dönemde bu konu üzerinde yoğunlaştım. Söz konusu yasalarda değişiklik tekliflerimi anlatan 6 Kasım 2001 tarihli kitabımı hem Genel Başkanımın hem de kamuoyunun bilgisine sundum. - Bir suçunuzu böylece öğrendik, diğerleri? - Siyasi partilerin harcamalarında şeffaflık istedim. Çünkü temiz siyaset için bu şarttı. Ha, bir de genel başkanların üç dönemden fazla görev yapmamalarını istedim. ANAPın ağır toplarından Işın Çelebi önümüzdeki dönem Mecliste olmayacak, çünkü Mesut Yılmaz kendisini listeye almadı. Peki ne oldu? Felipe vakası... Galatasaray kulübü basın sözcüsü Ali Dürüst bilgi veriyor:- Felipenin yüzde 50si 3 milyon 250 bin dolara alındı. 3 yıllık mukavele yaptık. Bu para 3 yılda ödenecek. Futbolcunun kendisine de yılda 700 bin dolar vereceğiz. Ayrıca Sarr ve Christianı da bir yıllık bedava kiraladık.Doğrusu Galatasaray bu defa iyi iş yapmış...* Yabancı futbolculara milyonla dolar verilmesine karşıyız. Ama böylesine değil. İyi ki alınmış... Peki kaç paraya alınmış? Cavit
<#comment>#comment>ANAP’ın ağır toplarından Işın Çelebi önümüzdeki dönem Meclis’te olmayacak, çünkü Mesut Yılmaz kendisini listeye almadı. Peki ne oldu?
Neler istedi de Mesut Yılmaz kendisini listeye almadı. Çelebi konuşuyor:
- Bugünkü Siyasi Partiler ve Seçim yasalarıyla vatandaş iradesinin Meclis’e sağlıklı şekilde yansımasını sağlamak mümkün değil. Ben, son dönemde bu konu üzerinde yoğunlaştım. Söz konusu yasalarda değişiklik tekliflerimi anlatan 6 Kasım 2001 tarihli kitabımı hem Genel Başkanımın hem de kamuoyunun bilgisine sundum.
- Bir suçunuzu böylece öğrendik, diğerleri?
- Siyasi partilerin harcamalarında şeffaflık istedim. Çünkü temiz siyaset için bu şarttı. Ha, bir de genel başkanların üç dönemden fazla görev yapmamalarını istedim.
Türkiye Cumhuriyeti, hortumculara bu paranın 10 katını hibe etti. Banka sahiplerinin en mütevazısı 400 milyon dolar tokatladı. Ne tören yapıldı, ne teşekkür konuşması!.. Bu kadarcık para için ABDye törenle teşekkür edilmesi biraz fazla değil mi? ABDye 200 milyon dolar için avuç açacağımıza hortumculardan çaldıkları paraları istesek daha iyi değil mi? Amerika Türkiyeye 200 milyon dolar hibe etti. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker ile Amerikanın Ankara Büyükelçisi Pearson, kırmızı ciltli dosyalardaki antlaşmayı törenle imzaladılar. İmza töreni televizyon haberlerinde yer aldı. Büyük devletler önce sizin verdiklerinizi alırlar. Sonra kendi istediklerini alırlar. Emercensi çıkış Deniz otobüsleri geleli yıllar oluyor. "Vatandaş Türkçe öğren" şeklinde bir kampanya da yıllardır sürer. Ama İstanbul Belediyesi hâlâ durumu algılayamadı... Şu garip tabelaları bir türlü değiştiremedi... Belkıs Torunoğlu Hanımefendi deniz otobüsüyle seyahat ederken gözü kapıdaki tabelaya takılmış: "emergency exit imercensi çıkış" Türkiye kåğıt üzerinde iyiye gidiyormuş. Hangi kâğıt? Üçkâğıt mı? Aşk ve sempati... "Başbakanlık Takip Kurulu raporuna gore, Fethullah Gülen Grubu yurtiçi ve dışında