<#comment>#comment>Hürriyet'te dün yayınlanan haberin başlığı "Türkiye'ye füze kalkanı" idi.. Habere göre... Türkiye, İsrail ve ABD arasında ortak füze savunma sistemi oluşturulması için gizli toplantılar yapılıyormuş... Bölgede artan füze tehdidine karşı Türkiye, birkaç yıl içinde, savunma füze sistemleri ile donatılacakmış. Çünkü ülkemiz İran,Irak ve Suriye'nin tehdidi altındaymış!
***
Senaryoyu farketmiş olmalısınız...
1)ABD, başka ülkelere satmakta zorlandığı füzeleri Türkiye'ye satmak istiyor. Türkiye durup dururken füze almaz. Tehdit lazım... O yüzden İran, Irak, Suriye tehditleri gündeme getiriliyor. Gerçi bu üç ülkeden Türkiye'ye bugün için tehdit yok. Ama onlara karşı savunma adı altında saldırı füzeleri ile donatılacak Türkiye'ye karşı tepki ve karşı tehdit elbet doğacaktır.
2)Türkiye'nin İran, Irak ve Suriye ile dalaşması bölgede hem ABD, hem İsrail'in işini kolaylaştıracaktır. İsrail'in yükü hafifleyecek, ABD bölgede İsrail ile birlikte Türkiye'yi de radikal ülkelere karşı baskı unsuru olarak kullanacaktır.
Türkiye'nin ekonomik krize girmesi (veya sokulması) ABD'nin bölgede Türkiye'yi kullanmasını kolaylaştırıyor.
<#comment>#comment>30 Haziran'da yapılacak CHP Kurultayı'nda Deniz Baykal' ın karşısına aday olarak çıkan Ertuğrul Günay bu kararının sebebini anlatıyor:
- Sayın Baykal hem vatandaş hem de parti örgütü nezdinde inandırıcılığını çoktan kaybetti. Onun tek derdi parti içi iktidarı ele geçirmek. 3 seçim kaybetmesine karşın yine de bu huyundan vazgeçmedi. Sonuç ortada; parti küçülmeye devam ediyor, dağılma süreci devam ediyor.
- Partiyi sağa çektiği iddialarına ne diyorsunuz?
- Bunlardan daha önemli olan tutarlılıktır. Sayın Baykal' da bu tutarlılık yok... Esen rüzgara göre birşeyler söylüyor ama söylediklerine kimse inanmıyor. 10 gün sonra yapacağımız kurultay için broşür hazırlamışlar. İçinde herşey var halkın sorunları yok. Örneğin, "beden eğitimi nasıl yapılmalıdır", diye bir bölüm bile var. Türkiye satılıyor, ülkenin varlıkları sağa - sola peşkeş çekiliyor, onların uğraştıkları konuya bakınız lütfen.
CHP sıcak bir Kurultay'a daha hazarlanıyor. Baykal ünvanını korumaya hazırlanıyor. Sürekli ünvan mücadelesi yapan bir boksör gibi o... Ünvanı alıyor, veriyor, alıyor... CHP camiasının ömrü Baykal'ın maçlarını izlemekle geçiyor...Partinin (iktidar heyecanı gibi) başka
<#comment>#comment>Yolsuzlukla mücadelede en büyük görevler devletin denetim elemanlarına, müfettişlere, hesap uzmanlarına, bankalar yeminli murakıplarına vs. düşüyor. Bu durumda, hırsızlığa - yolsuzluğa ciddi olarak karşı bir devletin yapması gereken nedir? Herhalde ve en başta denetim elemanlarını maddi ve manevi olarak tatmin etmek.
Peki, yaptığı ne?
Denetim elemanı bir dostumuz anlatıyor.
"Bakanlık başmüfettişleri 1970 yılında 4 bin 118 lira alırken, Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşı 3 bin 89 liraydı. Yıllar içinde düşe düşe... Bugün Başbakanlık Müsteşarı 1 milyar 319 milyon lira maaş alırken, bakanlık başmüfettişinin eline geçen para sadece 650 milyon liradır.
Böylece ne demek istiyor iktidar... Ve daha önceki iktidarlar...
Aklı olan özel sektöre geçsin...Olmadı bir yerlerden yan gelir temin etsinOlmadı illegal yolları denesin...İktidara gelip giden partilerin söylediklerine değil yaptıklarına bakılırsa "kara para" ile "ak para" arasında hangisinden yana tavır aldıkları çok rahat görülür...
<#comment>#comment>İhlas Finans Yönetim Kurulu Başkanı Mücahid Ören'in Amerikan bayrağı üzerine yemin ederek Amerikan vatandaşlığına geçtiğini geçen hafta sonu gazeteler yazdı...
İhlas Finans'ın faaliyetine 10 Şubat 2001 günü BDDK tarafından son verilmişti. 200 bin mudinin 1 katrilyonluk alacağı o gün bugündür askıda... Mücahid Bey'in Amerika'ya sığınma çabalarına bakınca paraların akıbetini tahmin etmek zor değil.
Şu sırada İhlas Finans'ın tasfiye işlemleri yapılıyor.
Ve bizi ziyarete gelen bir grup mudi merakla soruyor:
- İhlas Finans'ta tasfiyeyi çok garip biçimde İhlas Holding'in üst yöneticileri yürütmekteler. Nasıl oluyor da BDDK 'nın kararına göre suç işlemiş yöneticilere aynı kurumun tasfiyesi yaptırılmaktadır.
- En son murakıp raporlarına göre İhlas Finans'ta toplanan paraların yüzde 93'ü grup şirketlerine kullandırılmıştır... Böyle olduğu halde neden resmi makamlar holding yöneticileri hakkında adli işlemleri başlatmıyorlar.
<#comment>#comment>Siz hiç yağlı güreşe olan merakıyla tanınan hatta bizzat yağlanıp güreşen Padişah Abdülaziz'in aynı zamanda klasik müzik ustası olduğunu, vals ve piyano parçaları bestelediğini biliyor muydunuz? Ya Padişah Beşinci Murad'ın polka, vals, quadrille türü bestelerinin yüzlerce sayfayı bulduğunu? Biz bilmiyorduk... Geçen hafta plakçıda rastladığımız "Osmanlı Sarayı'ndan Avrupa müziği" adlı CD'nin içindeki mini kitapçıktan öğrendik. CD'de Abdülaziz'in "Valse Davet" ve "Gondol Şarkısı" adlı parçaları ile Sultan Beşinci Murad'ın Mi Bemol Vals'i yanında Donizetti ve Guatelli Paşa'ların marş ve besteleri de yeralıyor.
Müzikleri derleyip orkestraya uygulayan kişi İngiltere'de çalışmakta olan müzik araştırmacımız Emre Aracı imiş... Emre Aracı'nın CD'de yer alan "Büyükelçi Merasim Marşı" adlı çalışması ayrıca enfes bir parça...
Dönelim Sultan Abdülaziz'e...
Sultan'ın klasik müziğe ilgisi o kadar büyük ki, Richard Wagner'in "Bayreuth" Opera Binası projesine pekçok Avrupalı prens kayıtsız kalırken o bağışta bulunmuş. İtalya'de Lucca yayınevi o yıllarda Sultan'ın piyano parçalarını bastırıp satışa çıkartmış.
Osmanlı tarihi ile ilgili bir yığın palavra okuturlar
<#comment>#comment>Tütün Yasasının tartışıldığı günlerde Kemal Derviş'in Sabancı ailesi, Yüksel Yalova'nın ise Koç ailesinden Mustafa Koç tarafından ağırlandığını yazmıştık. Mustafa Koç gönderdiği açıklamada... Sözü geçen yemeğin yalısında değil bir otelin restoranında düzenlendiğini... Bunun Yoksel Yalova'yı ağırlamaya yönelik bir davet değil toplam 10 davetliyi içeren "Ekonomi ve siyaset ilişkileri" konulu bir sohbet olduğunu... Davetlilerin akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler ve işadamlarının temsilcilerinden oluştuğunu... Yüksel Yalova'nın toplantıya Bakan sıfatıyla değil birikiminden yararlanılacak bir siyasetçi kimliğiyle katıldığını bildirdi... Teşekkür ediyoruz...
Kırmızı plakalı araçla dolaşan ve önemli bir denetim kuruluşunun başında olan yüksek bürokratın Çankaya'da bir siteden 320 bin dolara iki daire satın alıp birleştirdiğini, içine de 30 - 40 bin dolara döşediğini yazmıştık.
Ad vermeyişimize rağmen bizi arayan bu yüksek bürokrat, eşiyle birlikte 40 yıldır çalıştıklarını, Eskişehir'deki dairelerini satarak Çankaya'daki daireleri aldığını anlattı. Açıklamasını inandırıcı bulduk.
Yazar Pakize Suda, kadınları anlamaya çalışan bir erkeğe
<#comment>#comment>Kendilerini hedef olmaktan çıkartmak için toplum kesimlerini birbirine düşürmek...
Çaresiz ve beceriksiz iktidarın son numarası işte bu...
Otoyola köprüye zam yapıyor, sebebini şöyle izah ediyorlar:
"Efendim sebep buğday taban fiyatı, işçi ücreti" ...
Öğretim üyelerinin maaş zammı talebine:
- Doğrudur, öğretim üyelerinin maaşları kabul edilemez derecede düşüktür ama kaynak sorunu, diyor...
<#comment>#comment>Bütçede 300 trilyon liralık açık görünüyormuş. Hafta sonunda Maliye Bakanı Sümer Oral ile Devlet Bakanı Kemal Derviş oturmuşlar... Muhtemelen tenis maçı sonrasında konuyu görüşmüşler:
- Bu parayı nereden çıkaralım
- Bunu bilmeyecek ne var tabii ki vatandaştan...
- Yani?
- Zam koyalım..
- Koyalım da, neye koyalım...