İşte bilmece

3 Haziran 2001


<#comment>Bu haftanın bilmecesini okurumuz Güner Şenan taaa Cakarta'dan yollamış... Cevabı da birlikte...
... Tatilini geçirmek üzere dağ köyüne giden bir adam köy yakınında bulunan tarihi harabeleri gezmek istemiş. Köylülere yolu sorduğunda "Biz bilmiyoruz ama ileride yol ikiye ayrılıyor... biri harabelere diğeri ise bataklığa gidiyor... yol ayrımındaki evde ikiz kardeş yaşıyor ve onlar yolu biliyor, ama biri devamlı yalan, diğeri de devamlı doğruyu söyler, ikiz oldukları için hangisinin yalancı, hangisinin doğrucu olduğunu bilmiyoruz" demişler.
Adam gülümseyerek yol ayrımındaki eve gitmiş, kapıyı çalmış, çıkan kişiye harabelere giden yol ile ilgili bir soru sormuş ve aldığı cevabı değerlendirip harabeleri bulmuş.
Soru:
1. Adam kapıya çıkan kişiye nasıl bir soru sormuş?
2. Harabelere giden yolu nasıl bulmuş?

Yazının Devamı

Avrupa'dan...

2 Haziran 2001


<#comment>Türkiye Avrupa'ya nasıl bakıyor? Türkiye Avrupa'dan nasıl görünüyor?.. Sorularının yanıtını, uzun yıllar Avrupa'da yaşayan gazeteci arkadaşımız Ahmet Sever, Ankara Gazi iletişim Fakültesi'ndeki panelde aktardı:
- Milletvekillerimiz ne zaman yurtdışına çıksa "Acaba bize nereden saldırıcaklar, Türkiye aleyhine yine ne tür bir girişim olacak?" telaşıyla sürekli tetikte bekliyorlar. Gardlarını buna göre alıyorlar. Bulundukları yerde "Türkiye dışında" başka hangi konular tartışılıyor, gündem nedir, ilgilenmiyorlar. İlgilenemiyorlar. Böyle olunca da Avrupa'nın gerçek gündemine bir türlü dahil olamıyoruz... Şu ara Avrupa'da mesela Avrupa Birliği'nin geleceğine dair çok yoğun tartışmalar var: Almanya Başbakanı Schröder ortaya federasyon önerisi attı, Fransa Başbakanı Jospin karşı çıktı. Hararetle tartışıyorlar.. Peki, AB üyeliğine aday olmamıza rağmen bizim ülkemizde bu konuda fikir üreten bir Allahın kulunu gördünüz mü?. Halbuki bu gelişmelerin aday ülkelere de doğrudan yansıması olacak. Öyle olduğu için de tüm aday ülkelerde, Türkiye hariç tabii, konu yakından takip ediliyor ve yoğun olarak tartışılıyor.
Ahmet Sever 'in sözleri üzerinde dikkatle durmalıyız...

Yazının Devamı

Sessiz piyano

1 Haziran 2001


<#comment>Dünyaca ünlü piyanist, salonu hıncahınç dolduran dinleyicileri selamladıktan sonra piyanosunun başına geçmiş, tuşlara basarak konserine başlamış. Ancak ses veren teller piyanist tarafından daha önceden söküldüğü için müzik aletinden en küçük ses çıkmamış...
İki saat, derin bir sessizlik içinde geçen konserin bitiminde sanatçı ayağa kalkmış, dinleyicileri saygıyla selamlamış. Ayakta, dakikalarca alkışlanmış. Ardından kulise geçtiğinde arkadaşları sormuşlar:
- Neden böyle birşey yaptın?
Sanatçı yanıt vermiş:
- İnsanların nereye kadar tepkisiz kalacaklarını ölçmek istedim.- Peki sonuç?
- Anladım ki tepkisizliğin sonu yokmuş!Bu öyküyü, DSP milletvekili Uluç Gürkan, önceki gece Meclis kürsüsünde konuşurken özellikle partili arkadaşlarına bakarak anlattı. Herhangi bir tepki almadı.

Yazının Devamı

Atatürk meydanı

31 Mayıs 2001


<#comment>Büyükelçi Ecmel Barutçu, TBMM'nin önündeki Akay Kavşağı'nda kurulan Atatürk Meydanı'ndaki kitabeleri incelemiş...
- Buradaki baştan savmacılığı ve kurtuluş tarihimize yapılan saygısızlığı görünce üzüldüm, diyor...
Hele bir kitabenin İngilizce çevirisi varmış ki... Büyükelçi iyiden iyiye rahatsız olmuş karşısında... İngilizce bilenler için aktaralım:
...Yabancı bir devletin himayesi altında yaşamaktansa ölmek daha iyidir, "Ya istiklal ya ölüm" parolasıyla Mustafa Kemal Amasya'ya geçti...
ibaresinin İngilizcesi şöyleymiş:
...Being annihilated is better than living under the "patronage of foreign nations, with the motto independence or death" on reflection Mustafa Kemal moved on to Amasya...

Yazının Devamı

Bizim ülke'den

30 Mayıs 2001


<#comment>Bizim Ülke Derneği'nin geçen hafta sonunda düzenlediği "Arayışlar" adlı toplantıda Prof. Taner Berksoy, Süheyl Batum ve Yılmaz Esmer'le birlikte İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker de konuşmacıydı. Özden Toker konuşmasının bir yerinde Atatürk ile ilgili anılarını nakletti. Evleri yakın olduğu için Atatürk sık sık İnönü'leri ziyarete gelirmiş. Her seferinde de ağabeylerini ve küçük Özden'i sandalyenin üzerine çıkararak ısrarla soru sordurur... onlara daima soru sormaları gerektiğini söylermiş.
Eğer Atatürk'ten sonra gelenler onun yolunu izleseydi... Bugünkü kuşku duymayan.... Sorgulamayan.. Her söylenene inanan... Düşünceye değil inanca... Akla değil ezbere dayalı eğitim sistemine saplanıp kalmayacak, milletçe yerimizde saymayacaktık. Bir kez daha o anlaşılıyor.

Laforizma
Ecevit 77 yaşıyla birlikte aslında oyları da geride bıraktı ama hâlâ farkında değil!..
Cihan Demirci DSP Milletvekili Hasan Metin'in Polatlı'da lise öğrencilerini küçük bir sınavdan geçirdiğini, onlara Polatlı'lı ünlü tiyatro sanatçısı Ayten Gökçer'i sorduğunu, öğrencilerin bu ismi tanıyamadığını yazmıştık.

Yazının Devamı

Festival food

29 Mayıs 2001


<#comment>Sultanahmet Meydanında 2 ve 3 Haziran günlerinde benzeri bugüne kadar yapılmamış bir festival başıyor: "1. Geleneksel Sokak Yemekleri Festivali"...
Hamburger misali "fast food"a karşı geleneksel ayaküstü besinleri tanıtacak festivale:
Alibey istanbul Köftecisi, Ayso Restaurant, Bahçıvan, Baktat (Gemlik), Beşler Sucukları, Buğday, Gaziantepli Mehmet Usta (Cerrahpaşa), Hacı Abdullah Lokantası, Kaburga Sofrası, Karaköy Güllüoğlu, Koska Helvacısı, Mado, Mercan Cafeteria, Namlı Pastırmacı, Otantik, Pizza Max, Sultan çay (Rize), Şark Sofrası, gibi firmalar katılacak... Mado'nun vinçte dondurması, Karaköy Güllüoğlu'nun hamur şovu, Gaziantepli Mehmet Usta'nın buz ile çiğ köfte yoğurması, sergilenecek... Yeni albümünde "Kokoreç" adlı bir şarkıya yer veren Mirkelam da, 3 Haziran Pazar günü, saat 15:30'da festival alanında seyyar kokoreççiler ile buluşacak imiş... Bekleniyorsunuz...

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı İstanbul'un Fethi'nin 548. Yıldönümü Resepsiyonu düzenlemiş. 29 Mayıs günlü davette Fatih anısına konser verecek grup tanıtılıyor:
"Necdet Yaşar Ensamle" "Ensamle" dedikleri "Ensemble" olacak. Yani

Yazının Devamı

Türk kimliği

27 Mayıs 2001


<#comment>Türk kimliği konusunda elbet derin araştırmalar yapılmıştır. Bunlara ek olarak internette de şu sıralarda Türk kimliğine ilişkin bir metin dolaşıyor. İşte bu "Müellifi belirtilmeyen" metinden alıntılar:
* Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanan mutlaka bir Türk'tür...
* Çayı, çay tabağına döküp içen de..
* Geçirdiği trafik kazasından sonra kanlar içinde arabasının çevresinde dolaşarak hasar tespiti yapan ve kaportanın ezilmesi karşısında derin üzüntü duyan kişi Türk'tür.
* Tüp kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye kibrit yakıp kontrol eden Türk'ten başkası olabilir mi?
* Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla kesmeye çalışan bir kişi görürseniz gözlerinden öpün, o bir Türk'tür.

Yazının Devamı

Polatlı sohbeti

26 Mayıs 2001


<#comment>DSP Milletvekil Hasan Metin yanındaki arkadaşıyla yolculuk ederken dün öğlen saatlerinde Polatlı'da duruyor... Çay içecek bir mekan arıyor.. İkbah Pastanesini görüyor.. Birlikte içeri girip oturuyorlar.
O sırada yan masada lise öğrencisi dört kız öğrenci pasta yiyerek aralarında sohbet etmektedir... İki komi ve pastane şefi servis yapıyor... Hasan Metin gençlerin nabzını tutmayı seven bir milletvekilidir... Gençlerle dialog kurup sohbet ediyor. Bir ara soruyor:
- Çocuklar Ayten Gökçer'i tanıyor musunuz?
Öğrenciler ve komiler birbirine bakışıyor. Bu ismi hiç duymadıklarını söylüyorlar. Hasan Metin şaşırıyor:
- Nasıl duymazsınız? Ayten Hanım Türkiye'nin en ünlü tiyatro sanatçılarından biri.. Üstelik de Polatlı'lı...
Gençler biraz bozuluyor.. Komilerden biri:

Yazının Devamı