Farkı farkedin!..

29 Ocak 2000


       Başında bulunduğu partiye kayıt dışı bağış aldığı için Almanya eski Başbakanı Helmut Kohl'ün siyasi hayatı söndü. Bizde de böyle şeyler oluyor. Hatta katmerlisi oluyor. Ama bizim liderlere birşey olmuyor.
       Almanya ile aramızdaki fark mı?..
       Galiba şu tek cümlelik haberde gizli...
      "Kohl skandalı üzerine CDU'nun oyu yüzde 41'den yüzde 29'a indi"
       Skandal üzerine yapılan kamuoyu yoklaması bu sonucu vermiş.
       Seçmen yargı mekanizması yanında kendisine de bazı görevler düştüğünün bilincinde... Kohl'e ve partisine oy verdiği için suça ortak olduğunu düşünüyor. Desteğini geri çekerek hem partiyi cezalandırıyor hem kendini temizliyor. Alman seçmeni, eğer çocuk ve torunlarının temiz bir toplumda yaşamasını istiyorsa böyle davranmaya kendini mecbur hissediyor. Böyle davranmazsa yolsuzluk ve usulsüzlük yapana "Aferin oğlum Memet, sen bu yolda devam et" mesajı vereceğini biliyor...

Yazının Devamı

Rektöre hücum...

28 Ocak 2000


TBMM üniversite ile ilgili bir Meclis Araştırması başlattı. Konu öğretimin çağdaşlaştırılması, bilimin geliştirilmesi falan mı?.. Ne gezer... TBMM kararını birlikte okuyalım, konuyu görelim:
"YÖK, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Üniversite Giriş Sınavları ile ilgili olarak ileri sürülen yolsuzlukluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak üniversitede yaşanan sorunlara çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulması..."
Bu araştırmanın amacını "YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun defterlerinin dürülmesi" şeklinde yorumlayanlar var. Onları şimdilik geçelim. Bir noktanın üzerinde duralım...
Anayasa'nın 98'inci maddesi Meclis Araştırması'nı;
"belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir" şeklinde tanımlıyor.
Meclis Araştırması o yüzden kişilere değil kurumlara yönelik bir uygulama.

Yazının Devamı

Tugay'a alkış!

27 Ocak 2000


      Haşmet Babahan, NTV'deki "Kale Arkası" programında küçük ama önemli bir hatırlatma yaptı... İskoçya'nın Glasgow Rangers takımına transfer olan Galatasaraylı Tugay'ın ilk maça çıkışında binlerce İskoç seyirci tarafından ayakta alkışlamasına dikkati çekti. Taraftar yeni bir futbolcuyu bu şekilde kucaklıyor, ona cesaret ve moral veriyordu. Bizde ise genellikle takımla ilk kez sahaya çıkan yabancı futbolcuya kuşkulu bir sessizlikle bakılır, spor yazarları o daha sahaya çıkmadan kalemlerini biler, eğer futbolcu ilk maçta ayağının tozuyla iyi bir performans gösterememişse bir kalemde silinir. Sonra kendine gelsin gelebilirse.
       Hayatın diğer alanlardaki tutumumuz da öyledir. Yeni işe giren bir elemana kuşkuyla bakılır. Aileye yeni katılan bir üye değil yeni bir rakiptir gelen. İlk günden ona mesafe konur, sert sert bakılır ki şımarıp haddini aşmasın. Kendinden eskilerin önüne geçmeye çalışmasın. Geliş gibi gidiş de öyledir. Adam bir kuruma 30 yıl hizmet verir, ayrılırken çalışma arkadaşlarını toplayıp bir küçük çay partisi veya kokteyl vermeyi akıl edemez müessese (hatta arkadaşları)... İstisnalar hariç,

Yazının Devamı

"Yeşil Gece.."

26 Ocak 2000


      Metin Erksan deyince aklımıza "Susuz Yaz" gibi filmlere imza atmış bir dönemin ünlü film yönetmeni gelir. Son yıllarda zaman zaman Cumhuriyet'in ikinci sayfasında yayınlanan yazılarını okuyanlar ise sinemadaki kadar başarılı bir dil ustası, tarih araştırmacısı ve laiklik savunucusuyla tanışıyorlar. Geçenlerde tarihçi Hammer'la ilgili enfes bir araştırması yayınlandı. Dünkü yazısında "Bilimsel düşünce" ile "dinsel düşünce" arasında yıllar yılı süren süren savaşı anlatıyor, bu bitmeyen kavgayı "Laik Türkiye için en büyük tehlike" olarak niteliyordu.
       Bizim için daha ilginci... Laik Türkiye'nin kuruluş, devrim ve uygarlık tarihinin "4 kök kitabı" nı tanıtırken verdiği bir roman adıydı. Erksan'a göre kök kitapların birincisi Atatarük'ün "Büyük Nutuk" u, ikincisi "Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri" üçüncüsü Atatürk'ün "Uygar Bilgiler" adlı kitabı... Dördüncüsü ise Reşat Nuri Güntekin'in "Yeşil Gece" adlı romanıydı.
      - Yeşil Gece değeri ve önemi hiç bilinmemiş bir romandır. Yeşil Gece "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti" nin kuruluş devrim ve uygarlık tarihinin

Yazının Devamı

Yeniden doğuş

25 Ocak 2000


       Kanal E çok güzel filmler getiriyor ekrana... Diğer kanallarda sıkça gözümüze çarpan vurdulu, kırdılı, kanlı, robotlu, uzaylı, enayi tuzağı filmlerden farklı.. İnsancıl filmler... Önceki gece saat 21:00'de gösterilen "Yeniden Doğuş" adlı filmde, yeni emekli olmuş, ABD'nin gözden uzak ama doğa harikası bir köşesine çekilmiş yargıcın öyküsü vardı... Yeşil ağaçlar arasında sakin ırmakta balığını tutuyor. Yıllarca süren gerilimli bir hayatın sonrasında bir parça nefesleniyor. Çevrede hukuk sorunu olan bir iki kişi var. Ama yargıç son birkaç yılını olsun kendisi için yaşamakta kararlı. Sandalıyla balığa çıkarken bir sabah... Evin işlerini gören yaşlı, zenci kadın sahilden bir hatırlatma yapıyor:
      - Doğanın sana verdiği güzelliklerin bedelini çevrendeki insanlara yardımcı olarak ödemelisin...
       Emekli yargıç için emekliliğin tatlı günleri orada bitiyor... Yeniden sorunlu insanların arasına karışıyor. Yeryüzünde mutsuz insanlar varoldukça sorunlardan kaçış yok. Dünyanın en zengin ülkesinin en ücra köşesinde olsanız dahi... Tek başına mutluluk çok geçmeden bir

Yazının Devamı

Rüya tabiri...

23 Ocak 2000


       Iğdır'dan İsmail...
       ...Rüyamda kırlarda koyun güdüyorum... Yüzlerce, binlerce koyun... Gütme işlemi vukuatsız bir şekilde sürerken uzaklardan siyah bir arabanın yaklaştığını görüyor ve değneğimle hazırol vaziyetine geçiyorum... Koyunlar arasından süzülerek gelen araba... Ve karşımda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel...      Kapı açılıyor, Demirel araçtan çıkıp elimi sıkıyor... "Merhaba İsmail!" diyerek beni yanaklarımdan öpüyor... Merakla soruyorum:
      - Hayrola Cumhurbaşkanım, hangi rüzgar attı sizi buralara?..
       - Veda rüyaları İsmail, diyor Süleyman Bey, "Biliyorsun dört ay sonra görev sürem bitiyor, bu nedenle memleketi karış karış dolaşıp herkese veda ediyorum...
       Nedendir bilmem, Demirel'in sözleri üzerine hüzünlü bir sevinç kaplıyor içimi... Yine de işi şakaya vurarak:
      - Böyle birşeyi düşünmek bile imkansız Sayın Cumhurbaşkanım, diyorum, siz sakın kendinize yeni bir gezi bahanesi yaratmak

Yazının Devamı

Hizb - ül cinayet

22 Ocak 2000


       Faili meçhul siyasi cinayetleri araştırmak üzere TBMM'nin 5 yıl önce kurduğu komisyonun başkanı, eski DYP milletvekili Sadık Avundukluoğlu, adı fazla hatırlanmayan bir isimdi. Son Hizbullah operasyonlarından sonra gazete ve televizyonların en çok aradığı isim oldu. Biz de bulduk ve sorduk:
      - Son Hizbullah operasyonunda ortaya çıkan gerçekler sizi şaşırttı mı?
       - Hayır. Çünkü, ekleriyle birlikte 10 bin sayfayı bulan o raporumuzun yaklaşık dörtte biri Hizbullah'a aitti. Raporumuzda özellikle İstanbul'da, hangi semtlerde yuvalandığını semt semt, neredeyse ev adreslerine varıncaya kadar açıklamıştık. Devlet, bizim verdiğimiz adreslere baskınları o zaman yapsaydı bugün yüzlerce insan hayatta olacaktı.
      - Sizce devlet bugün Hizbullah'ın üzerine yeterince gidiyor mu?
       - İçişleri Bakanı bu konuda ciddi ve samimi... Ancak bu yetmez. Devlet olarak topyekun üzerine gitmek gerekir. Polise, orduya, bürokrasiye sızmış Hizbullahçılar, ancak böylesi bir çalışmayla temizlenebilir ki, ben şimdilik

Yazının Devamı

Time skandalı (2)

21 Ocak 2000


       TIME dergisi Türkiye’nin tarihi eser varlığını kapak yapmış, ertesi gün bu kapağı taşıyan derginin sadece Türkiye’de dağıtıldığı ortaya çıkınca bir aldatılmışlık duygusu içimize oturmuştu. TIME’ın Avrupa Merkezi bu konu sorulduğunda şöyle demişti:
       - Zaman zaman TIME’ın bir ülkedeki dağıtımcısı bir kapak ısmarlar, o ülke için özel kapak yaparız. Muhtemelen bu kapak TIME’ın Türkiye Temsilcisi DÜNYA Dağıtım’ın girişimiyle yapılmıştır.
       Bu konudaki yazımız üzerine dün DÜNYA Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Demirkent aradı:
       - Bu konudan bizim de haberimiz yok, dedi, TIME Türkiye’de topu topu 6 bin satıyor. Böyle özel bir kapak ısmarlamanın bir mantığı olabilir mi?
       - Peki soruşturdunuz mu, konu neymiş?
       - Sorduk... Bize verdikleri yanıtta bu konuyu haftanın kapağı yaptıklarını ancak AOL ile TIME Warner’in birleşmesi üzerine kapağı değiştirdiklerini söylediler. Basılmış olan dergiler de Türkiye’ye gönderilmiş.

Yazının Devamı