Aya bakmadan!

20 Ocak 2000


       İstanbul Azizi Çelik Gülersoy'la telefonda bir şehir gezintisi yapıyoruz... Söz Sepetçiler Kasrı'na geliyor. Kanal 6'daki tarihi (!) ağız dalaşı sırasında sandalyesine sıkışmış gibi oturan ve söz kendisine geldiği zaman da ne dediği anlaşılmayan 1 No'lu Koruma Kurulu üyesi Sayın Profesör'den açılıyor söz... Sayın Profesör, Sepetçiler Kasrı'nda tarihi eserin dokusuna uymayan yapılanmalar olduğunu, bunu inşaat bittikten sonra keşfettiklerini (!) ve suç duyurusunda bulunduklarını pes perdeden söylüyor. Peki Eminönü'nün orta yerindeki bir inşaatı hiç denetlememişler mi? Şöyle merak edip orada ne yapılıyor diye bir göz atmamışlar mı?
       Geçiyoruz... Kentin neresine göz atsanız bir başka cinayet işleniyor. Şaka yollu diyoruz ki:
       - Çelik Bey en iyisi bu kentte sağa sola bakmadan dolaşmak. Herşeyi görmezden gelmek. Yoksa insan kahrolur...
      - Doğru ama dostum, mümkün mü? diyor Çelik Bey.. Ve bir Bektaşi fıkrası anlatıyor...
       Bektaşi, Ramazan ayında gökteki aya hiç bakmadan

Yazının Devamı

Türkiye definesi

19 Ocak 2000


       Amerika'nın ünlü Time dergisi bu haftaki kapağını Türkiye'nin tarihi eserlerine ayırmış... Dün elimize ulaşan dergi, giriş yazısında şöyle diyor:
      "Türkiye, yeryüzünde şimdiye kadar keşfedilen eski kültürlerin en zengin çeşitliliğine sahip bir açık hava müzesi... İnsanoğlunun taş devrinden bu yana hangi biçimlerde yaşadığını keşfetmek isteyen arkeologlar orada tarihin yüzüne dokunabiliyor, insan varlığının genel resmindeki bazı boşlukları doldurabiliyorlar..."
       Bu arada dün A.A.'nın geçtiği bir haber:
      "Samsun'un Tekkeköy ilçesinde define arayan fırsatçılar tarihi köprüyü havaya uçurdular..."
       Ve Kaymakam Ahmet Turan'ın sözleri:
      - Define sevdasıyla tahrip edilen bu yapıların kültür varlığı olarak define değeri taşıdığını ne yazık ki insanlarımız anlamıyor...

Yazının Devamı

Apaçık oturum!

18 Ocak 2000


- Değerli izleyiciler, bu geceki apaçık oturumumuzun konusu Sepetçiler Kasrı'nın, adiii, şerefsiiizzz, deyyuuusss, namussuuuzzz ve de aile terbiyem daha fazlasına izin vermediği için öteki sıfatlarını sayamayacağım birisi tarafından birilerine nasıl peşkeş çekildiği... Konuklarıma gelince...
- O lafları aynen sana iade ediyorum Abdülnadir... Kasr'ın işletmeciliğini senin arkadaşına vermedik diye şimdi böyle olduk değil mi?
- Oğlum sen sadece şerefsiz değil, aynı zamanda rezil bir müfterisin de... Otoparklardan götürdüğün paralar nerde, ha nerde?.. Yüce Türk milleti önünde bu soruma cevap ver bakalım...
- Senin Beykoz'da yaptırdığın kaçak villayı konuşalım mı?
- Ben onu ananım ak sütü gibi kazandığım helal paralarla yaptım. Eğer aksini ispat edersen villayı hemen sana veririm, tamam mı? Ama sen Söylemezler Çetesi'yle işbirliğini anlatabilir misin?
- Ben onlarla işbirliği yapmadım koçum, onlara karşı savaş açtım...

Yazının Devamı

`Asla'lar üzerine

16 Ocak 2000


       * Hiç kimseye savaşmasını ve evlenmesini önermeyin.
       * Para için asla evlenmeyin, daha ucuza borç bulabilirsiniz.
       * Aptal sorular sormaktan korkmayın, sizin aptalca işler yapmanızı önler.
       * Başı dertte olan birinin önerisini dinlemeyin.
       * Asla suçlanmadan özür dilemeyin.
       * Hiçbir zaman bir olayda sonun geldiğini düşünmeyin, her zaman başka bir başlangıç vardır.

Yazının Devamı

Tutarsızlık anıtı

15 Ocak 2000


       Cumhurbaşkanı dün Türkiye Ziraatçiler Derneği'nin düzenlediği "Türkiye'de Tarım Topraklarının Amaç Dışı Kullanımı" konulu sempozyumda konuşuyordu. Konuşmasının bir yerinde aynen şu sözü sarfetti:
      "...5'inci, 6'ncı sınıf tarım tarım arazileri dururken 1'inci sınıf tarım arazileri üzerinde sanayi tesisleri ve şehirler kurmamak gerekir... "
       Aynı zatın iki yıl önce Adapazarı'nda 1'inci sınıf tarım arazisi üzerinde Corolla otomobil fabrikası kurulurken attığı çığlık hatırlardadır:
      "Patates tarlalarından fabrikalar yükseliyooorrr, fabrikalaaarrr... Hayırlı ossuuunnn! Hayırlı ossuuunnn!.."
       Aynı bölgede kurulacak Ford fabrikasını eleştiren çevrecilere karşı yaptığı açıklama da şöyleydi:
      "Orada kuramıyorlarsa, gelsinler, kendilerine Çankaya Köşkü'nün bahçesinde yer vereyim..."

Yazının Devamı

İdam cezası

14 Ocak 2000


       1998 yılının 18 Kasım günü... TBMM'de terörle ilgili gelişmeler görüşülüyor... Apo İtalya'da göz hapsinde... Kürsüde CHP milletvekili Altan Öymen konuşuyor. Zabıtlardan okuyalım:
       - İtalya'nın terör örgütünün başını iade etmesi konusunda bir genel iddialar var, bir de "Türkiye'de idam cezası var, idam cezası olan yere biz herhangi bir kimseyi iade edemeyiz" gerekçesi var. Bu, Fransa'da da başımıza geldi. Alaaddin Çakıcı hadisesi sırasında "İdam cezasıyla yargılanacak; idam cezası olduğu için biz bunu Türkiye'ye gönderemeyiz" tezi orada da güncelliğini koruyor.
       Buna karşın, aslında Meclisimizde öteden beri idam cezasının kaldırılması yolunda teklifler var. Geçen dönemde DYP'li arkadaşlarımız dahil - mesela Coşkun Kırca'nın teklifi, mesela Münif İslamoğlu'nun teklifi - idam cezasının kaldırılması gerektiğini çeşitli şekillerde öngören teklifler Meclis Başkanlığına verilmiştir. Aşağı yukarı her partiden bu teklifler var.
       Bu yasama döneminde de Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın verdiği kanun teklifi var. Bunlar

Yazının Devamı

Tarihi zirve!..

13 Ocak 2000


       Zirve gazeteci Fahrettin Fidan, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz arasındaki tarihi zirveyi bütün gazetecilerden önce sizin için zırvaladı... Pardon zirveledi (!)
      - Aaaa, Sayın Yılmaz geldi! Hoşgeldiniz Sayın Yılmaz, hoş geldiniz. Bunca işiniz arasında davetimi kırmayıp bize vakit ayırdığınız için size şahsım, eşim Rahşan, yardımcım Sayın Özkan, koalisyon ortağım Sayın Bahçeli ve ulusum adına gerçekten çok teşekkür ediyorum.      - Iıııı... Eeee... Rica ederim, sizin davetiniz benim için Şarık'ın daveti kadar kutsaldır. Ancak böylesi önemli bir toplantıya Şarık Bey'in davet edilmemiş olmasını biraz yadırgadığımı ifade etmek isterim.
      - Ama Sayın Yılmaz, biliyorsunuz ki bu resmi bir toplantı... Resmi toplantıya Şarık Bey'i davet etmek biraz tuhaf kaçmaz mıydı sizce?       - Ne münasebet, ben kendisini pek çok resmi toplantıya davet etmişimdir, tuhaf kaçtığını hiç görmedim. Hatta kardeşim de görmedi. Neyse, konumuz boru hatları değil mi? Nereye boru döşeteceğiz? Kaça döşeteceğiz?

Yazının Devamı

Semih Günver...

12 Ocak 2000


       Önceki gün kaybettiğimiz Semih Günver başarılı bir büyükelçi... Zarif, kültürlü, sevecen bir dost adamdı.. Kendisini büyükelçilikten emekli olduktan sonra yakın dostu olduğu Hasan Esat Işık Bey aracılığıyla tanıdık. Sevdik... Semih Bey diplomatlığının ötesinde çok başarılı ve iyi bir yazardı da... Milliyet okurları günlük yazılarını anımsayacaktır. "F.R.Zorlu'nun Öyküsü" gibi belge niteliğinde kitaplar da bıraktı geriye...
      "Bir kiraz ağacı olsaydım" adlı kitabında, bir süre yaptığı üniversite öğretim üyeliğinin ve yazarlığın, ezcümle kafa emekçiliğinin ürünlerine karşı Türkiye'deki duyarsızlığı anlatır. Ve bakınız o yazısını nasıl bitirir:
       "Kiraz ağacının ürünleri, hele Napolyon türünden ise, manavlardan yüksek fiyatlarla kapışılarak satın alınmakta, zevkle, iştahla tüketilmektedir.
       Ağaca muhakkak biri sahip çıkmakta, ona ihtimam göstermekte, gelecek mevsim daha iyi ürün vermesi için ilaçlarmakta, budamakta, sulamakta, gübrelemekte, gerekirse aşılamakta, kirazları toplayıp ambalajlamakta ve pazarlamaktadır.
  

Yazının Devamı