Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Benim eşim burada türban takabiliyor ama (Çankaya'yı kastederek) karşıda takamıyor. Bu sizce garip değil mi?" Elçilerin sömürge valisi gibi davranması küstahlık. Peki Başbakan'ın ülkesini sömürge valilerine şikâyet eder gibi konuşması necilik? İçişlerimize karışmaları için davetiye değil mi? AB büyükelçileri Başbakan'ın kendilerine verdiği yemekte adeta sömürge valileri gibi konuşmuş. Yemekte din özgürlüğü de gündeme gelmiş. Erdoğan ülkesini şikâyet etmiş: Atatürk ve Bilim başlıklı dünkü yazımıza, emekli matematik öğretmeni N. Ayşe Yamantürk bir örnek ekliyor. Denizli Lisesi 1941 yılı mezunu Yamantürk, diyor ki:- Sene 1940... Mühendis Mektebi (şimdiki İTÜ) sınavlarında ilk sekiz derecenin yedisini Denizli Lisesi ögrencileri kazandı. Ömer İnönü ikinci olmuştu. Durum Ömer İnönü kanalı ile babası Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye intikal ettirilmiş. Bunun üzerine İnönü, öğretmenleri tebrik etmek istemiş ama onları Ankara'ya çağırmayıp kendisi bizzat Denizli'ye gelmişti... Öğretmene saygı Başbakan Erdoğan'la Lübnan'a giden gazetecilerden 4'ü uçakta şarap içmiş. Şimdi de bu arkadaşlara "Genel yayın müdürünün tavsiyesi üzerine içtiler" diye sataşmasalar bari... Erzurum Üniversitesi Rektörlüğü'nün başı örtülü anneleri mezuniyet törenine sokmaması bir hataydı. Tüm basın durumu eleştirdi. Kimse tasvip etmedi. Peki bu olay bahane edilerek ertesi gün tesettürlü hanımların Çankaya'ya yürüyüp Köşk'ün önünde Cumhurbaşkanı Sezer'i istifaya davet eden basın bildirisi okumaları ve ona "oku" diyerek Kuran göndermeleri nedir? Emniyet güçlerinin bu gösteriye İçişleri Bakanlığı'nın emriyle göz yumdukları çok açık. Evet basın bildirisi okumak suç değildir. Ama 13 kız öğrenci gidip Başbakanlığın önünde Başbakan'ı eleştiren basın bildirisi okuyabilir mi? Devlet izniyle yapılan bu küçük gösteri bir provadır. Cumhurbaşkanı Sezer'e gözdağı vermektir. Tehlikeli bir gerilimin başlangıcıdır. Çankaya Nedir şu sineklerden çektiğimiz. Rusya ile 'Akdeniz sineği', Amerika ile 'atsineği' sorunumuz var! Uğur Cankoçak öldü... 1960'larda Türkiye İşçi Partisi'nde politika yapmaya başlamış, ömrünü sosyalizme ve işçi sınıfına adamıştı. Bir anı... Şöyle böyle 15 yıl önce bir mayıs günü Heybeliada'ya gezmeye gitmiştik. Yazlıkçılar da o günlerde taşınıyor, vapurdan insanlarla birlikte eşya da indiriliyordu. İskeleden çıkarken baktık Uğur Cankoçak iskelenin önünde bir eşya yığını başında oturuyor. Aklımızdan "Sosyalist abim fena da yaşamıyormuş" diye geçirerek sorduk:- Hayrola yazlığa mı geldiniz?- Ben gelmiyorum, gidiyorum, dedi Uğur Cankoçak, sen şimdi inanmayacaksın ama öyle. Ben kışları Ada'da oturuyorum çünkü kış mevsimi burada kiralar ucuz. Yazın da kiralar şehirde ucuzladığı için şehre taşınıyorum. Uğur Cankoçak İnsan hakları konusunda son durumumuz nedir? Gidişat iyiye doğru mu yoksa kötüye doğru mu? Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun CHP'li üyesi Özlem Çerçioğlu'nun sorulara yanıtı;- Şikâyetler eskiye oranla büyük ölçüde azaldı. Artık işkence, karakollarda dayak, vs. gibi şikâyetler yok denecek kadar az. En yoğun şikâyetleri F tipi cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlülerden alıyoruz. Tecritten ve sosyal faaliyetlerin yetersizliğinden yakınıyorlar.- Sadece cezaevlerini dolaşmıyorsunuz herhalde?- Tabii ki. Çocuk yuvaları, çocuk rehabilitasyon merkezleri, yaşlılar yurtlarını da önceden haber vermeden, ani baskınlar yaparak denetliyoruz. Eskiden çocuk yuvalarında baskılar çok fazlaydı, son yıllarda büyük ölçüde azaldı.- Denetimleriniz sırasında sizi en çok etkileyen ne oldu?- Ankara'daki Saray Çocuk Rehabilitasyon Merkezi'nde, gizli bir odada 3 - 4 kız çocuğu disiplin suçu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılmışlar, üç dört gündür kilitli bir odada tutuluyorlardı, tuvaletlerini bile orada yapıyorlarmış. Bu beni çok etkiledi. Bir başka olay da, çocuk yuvalarını gezerken bazı çocukların eteklerime sarılıp, n'olur benim annem ol, demeleri... - Sizi olumlu yönde etkileyen olay olmadı mı?- Olmaz olur mu? Saray Çocuk Rehabilitasyon Merkezi'nde personel açığı var. Ankara'da yaşayan biri erkek üçü bayan dört yabancı uyruklu insan, her hafta buraya gelip çocuklarla ilgileniyormuş. Okuma yazma öğretip onlarla oyunlar oynuyorlarmış. Görevlilere, bizim kendi vatandaşlarımız arasında da bu yabancılar gibi gelip çocuklara yardım eden var mı, diye sordum. Maalesef bir tek kişi bile yokmuş. m.asik@milliyet.com.tr Yabancıdan ders!