Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile konuşmuş.
Edelman konuşma sırasında AKP’nin AB’ye yönelik adımlarını yavaşlattığını söylüyor. Okuyoruz:
- Sizce bu adımlar devam etmiyor mu?
- Hayır, mesela eski Büyükelçi Morton Abramowitz’in Foreign Affairs’te geçen sonbahar yayımlanan makalesine bakın. Bazı sorular ortaya atıyordu, bende de benzer sorular var. “Hükümet hâlâ aynı yönde ilerliyor mu? Reform sürecine gereken önemi veriyor mu?” Mesela Ergenekon süreci var. ABD’de pek kimse anlamıyor bu davada neler olduğunu.
- Anlaşılmayan ne?
- Bazı gerçekler ortaya çıkıyor ama dava esas yürümesi gereken yoldan çıkıyor gibi. Ergenekon ile bağlantısı olacağı asla düşünülmeyen isimler gözaltına alınıyor örneğin.
- Örnek verebilir misiniz?
- Türkan Saylan... Başında bulunduğu kurum bizden destek alan bir kurum. Dünya Bankası fonlarından yararlanıyor. Onların bu davayla ne ilgisi olabilir?
- Ergenekon’un bir “arka ajandası var” iddiasına katılıyor musunuz?
- Bunu cevaplamak için ne olduğunu bilmek lazım. Bence artık daha fazla insanı alacaklarına durup, aldıklarının neden alındığı ile ilgili kanıtları açıklamaları gerek. Öyle olursa biz de başka bir amaç mı var yoksa salt suçları mı temizliyorlar, görürüz.
Türkiye’den binlerce mil ötede yaşayan Eric Edelman, ülkemizde sahnelenen Ergenekon sürecini bizim birçok vatandaştan daha sağduyulu yorumluyor. Tutuklamaların dayandığı kanıtlar konusunda kuşkulu. Bunu da ifade etmekten çekinmiyor. Ergenekon dış dünyaya artık farklı yansıyor.

Haberin Devamı

Almanya’da okul
Türkiye ile Almanya arasındaki en büyük sorun meğer Türk liselerine izin verilmemesiymiş. Daha önce böyle bir sorunun varlığından haberdar olmamıştık. Yeni ortaya çıktı! Angela Merkel’in Türkiye gezisine bu okul sorunu damga vurdu. Gündeme ilk madde olarak girdi. Merkel, yaparız, ederiz diye meseleyi idare etti...
Almanya’da en büyük sorun Türk çocuklarının Almanca öğreniminde kendini gösterirken siz Türk okulları açmaya kalkışıyorsunuz. Almanlar bu mantığa nasıl akıl erdirsin? Acaba ısrar edilen Gülen okulu açılması mıdır? Şunu açıkça ortaya koysalar da millet öğrense...
Eski Almanya Büyükelçimiz Onur Öymen anlatıyor:
- Almanya’da ana babaları yeterince Almanca bilmediği için Almanca konuşamayan 30 bin çocuğumuz “Sonderschule” denilen öğrenme özürlüler okuluna gidiyor. Geri kalan çocuklarımız da Almanlara göre çok başarısız. Türk öğrencilerin üniversiteye giriş başarısı Almanların beşte biri düzeyinde. İlk çare çocukları iyi bir ana okulu eğitiminden geçirmek. Alman ana okulları ya pahalı ya kiliseye bağlı. Türk ana baba çocuğunu bu okullara göndermek istemiyor. Benim büyükelçiliğim sırasında vakıf kurduk, Türk - Alman karma ana okulları açmaya başladık. Öğrencilerin yarısı Türk yarısı Alman idi. Parasal desteği Almanlar sağlıyor öğretmenleri biz buluyorduk. Türk çocukları Almancayı ana dili gibi öğreniyordu. Bu okulların akıbetini bilmiyorum. Ama ele alınması gereken sorunlar bunlardır. Almanya’da Türk okulu açılması eğitim sorunları arasında son sırada bile yer almaz...”

Haberin Devamı

Toslak
AKP heyeti anayasa taslağını koltuğuna alıp önce partileri sonra sivil toplum kuruluşlarını dolaştı. Her çaldıkları kapıda kendilerine “Dokunulmazlıkları kaldırın, seçim barajını indirin, cumhurbaşkanının yetkilerini azaltın, Anayasa Mahkemesi’ne hukukçu olmayan üye sokmayın, HSYK için yargıçlar arasında seçim düzenlemeyin” gibi nasihatlar verildi. Ne oldu? Hiç. İmam bildiğini okudu. Taslağa iki abuk ekleme yapıldı, TBMM’ye sevk edildi.
* * *
Bu arada bir gerçek kanıtlandı; AKP’nin anayasayı değiştirme ehliyeti olmadığı gibi böyle bir kültürü ve bilgisi de yoktur. Daha önce yaptığı protokoller ve açılımlar gibi bu serüven de fiyaskoyla bitiyor. Hapı kimin yuttuğu pek yakında anlaşılacak.

Haberin Devamı

Soru: İktidar yanlısı gazetecilerin en büyük yeteneği ne?
Yanıt: İktidarın en süfli taleplerini bile demokrasi, değişim, özgürlük gibi kavramlara sarmalayıp millete yutturabilmeleri...
Haldun Ertem

Dolar!
“Hedefimiz kişi başına milli geliri 15 bin dolara çıkarmaktır. Ama Anayasal mevzuatı değiştirmeden bunu başaramayız.”
Okurumuz Ercan Düz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu umut veren sözüne takılmış, dün telefonda soruyor:
“Madem ki bugünkü Anayasal mevzuatı değiştirmeden kişi başına 15 bin dolara ulaşmamız mümkün değil, o zaman Sayın Başbakan neden bu mevzuat değişikliğini iktidara gelir gelmez gündeme getirmedi de sekiz yıl bekledi? Bizleri neden bunca yıl 5 - 6 bin dolara mahkûm etti? Bu yaptığı delikanlılığa sığar mı?”

Fransızlar sola kayıyormuş.
Sürekli “sağa kayan” Türklerin hayatının nasıl kaydığını gördükleri içindir.
Fahrettin Fidan

Mazi
“... Anayasa Mahkemesi’ne hukukçu niteliğine sahip olmayan üyelerin girme şansı artmıştır. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin yargısal fonksiyonunu olumsuz yönde etkileyecek niteliktedir.”
Yukarıdaki alıntıyı nereden mi yaptık? Bugün Anayasa Komisyonu Başkanlığı da yapan AKP İstanbul Milletvekili Prof. Burhan Kuzu’nun İstanbul Üniversitesi’nde doçent iken yazdığı, “1982 Anayasasının Temel Nitelikleri ve Getirdiği Yenilikler” adlı kitabının 174. sayfasından. Hocamız o zamanlar böyle düşünüyormuş demek ki. Şimdi katkı verdiği anayasa mahkemesi maddesinde ise 17 kişilik heyetin 10’unu hukukçu olmayan üyelerin almasına imkan tanınıyor.