Apo’nun talimatı üzerine bir grup PKK’lı dün Habur Kapısı’ndan geçerek güvenlik güçlerine teslim oldu. Teslim olan teröristlerin zafer kazanmış kahramanlar gibi karşılanmalarını izlerken neler hissettiniz... Kimileri gibi, “Görüntünün ne önemi var ki, önemli olan teslim olmaları” mı dediniz... Yoksa “Asıl teslim olan onlar değil, galiba biziz” diye mi düşündünüz, bilmiyoruz. Bu bir şovdu. Hükümet ve yandaş basın bu şovu “Açılım olumlu sonuçlarını veriyor” diye tercüme etti. Olayın daha doğru tercümesi ise şudur: Terör örgütü lideri Apo muhatap alınmış, kendisine umut bağlanmıştır. “Hükümet benim yol haritamı uyguluyor” diyen Apo’ya prim ve cesaret verilmiştir.
* * *
Yandaş medya öylesine iyimser ki, neredeyse “PKK, dolayısıyla terör sorunu bitti” diyecek.... İyi de teslim olanlar kim? Kimi çoluk - çocuğa karışmış Irak’taki üç beş PKK’lı. Ya Türkiye topraklarındaki PKK’lılar? Onların böyle topluca teslim olması diye bir şey söz konusu mu? Yakında olacaklarına dair herhangi bir açıklama, vaat var mı? Hayır.
Peki, dağlarımızda silahlı teröristler kol gezerken terör sorunu bitti diye bayram havası estirmek ne oluyor? Kim kimi, kimin adına kandırmaya çalışıyor?
Son söz; Teröre bunca kurban vermiş bir ülke bu sorunu ezilip büzülerek suçluluk psikolojisine girerek çözmeye kalkarsa sonuç yine hüsran olur.
Azerbaycan, Türkiye’ye sattığı gaza zam yapacakmış.
Ermenistan’la imzaladığımız protokolün faydası henüz belli değil, ama zararı hemen ortaya çıktı...
Haldun Ertem
Avrupa’da “döner”in yıllık cirosu 12.7 milyar euro’ya ulaşmış.
Bizim medyadaki “döner”lerin yıllık cirosu neye ulaştı acaba?
Fahrettin Fidan
Le Figaro gazetesi “Ermenistan’ın sınırlarını Sevr Antlaşması’na göre gösteren” harita yayımlamış.
Hadi hayırlısı!
Açılımla beraber Sevr haritaları da “açılmaya” başladı.
* * *
Yurtdışından gruplar halinde terörist geliyor...
Yıllardır beklenen “turizm patlaması” yerine sonunda “terörizm patlaması” yaşıyor...
Akif Kökçe
İpekçi’ye ayıp...
Başbakan’ın damadının yönetimindeki Sabah gazetesi bir süredir Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezaları hakkında yargı sürecini etkileyici yayın yapıyor...
Doğan grubu yaptığı açıklamada diyor ki:
- Bilgi ve belgeler grubumuza tebliğ edilmeden önce Sabah gazetesine ulaşıyor. Sadece grubumuza tebliğ edilen resmi yazıların, Sabah gazetesinde aynen yer alması da manidardır.
Sabah 17 Ekim’de ‘Doğan ’ın bir haftası kaldı’ diye bize ömür bile biçti...
Bu gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak göreve başlarken bir gazeteci için en büyük tehlikenin iktidarın parçası olmak olduğunu yazmıştı. Ara sıra da Abdi İpekçi’yi örnek almaktan söz eder...
Düştüğü acıklı duruma hiç değilse Abdi İpekçi’nin adını alet etmese.. İyi olmaz mı?
Beyaz miting
Pazar günü Kadıköy’de dev bir mitinge tesadüf ettik... Yüzlerce hatta binlerce eczacı, doktor, diş hekimi, hemşire ve sağlık çalışanı yürüdü, iskele meydanında toplanıp isteklerini haykırdı... Sağlık çalışanları otobüslerle İzmir’den Malatya’dan, Samsun’dan, yurdun dört bir yanından gelmişlerdi. Miting otobüsünün üzerinden önce muzip bir teşekkür dile getirildi:
- Sağlık Bakanı’na teşekkür ederiz, yanlış politikalarıyla hepimizi bir araya getirdiği için...
Bir de tehdit:
- Yakında bütün yurdu beyaza boyayacağız...
Sağlık çalışanları beyaz giysileriyle meydandaydılar...
Bir eczacı grubuyla konuştuk... Bin bir dertlerinden birini anlattılar:
- Biliyorsunuz muayeneler artık ücretli. Aile hekimine muayene oldunuz. 2 TL’yi hekim kesmiyor, ilaçların alındığı eczane kesiyor. Üniversite hastanesinde muayene bedeli 8 TL... Bunun 5 lirası aylıktan kesiliyor, 3 lirasını eczane kesiyor. Özel hastanede muayene 15 lira... 12 lirasını hastane 3 lirasını eczane kesiyor. Biz ilgisiz yere tahsildarlık yapıyoruz. Hasta isterse fiş kesip vergisini de cebimizden ödüyoruz.
- Neden muayene bedelinin tümünü hastane veya hekim kesmiyor?
- Bir bilsek...
Bütün sağlık çalışanlarının benzer dertleri var. Kadıköy İskele Meydanı’nda hepsini sırayla dile getirdiler... Ne var ki kendileri söylediler kendileri dinlediler. Ne akşam televizyonlarda ne ertesi gün gazetelerde mitingle ilgili geniş bir habere rastladık... Medyamızın bu konulara ilgisi malum ancak beyazlı çalışanlar da miting öncesi medyayla daha iyi bir temas kurabilirlerdi.
Dergiye baskın!
Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal, dün sabah İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı ekipler tarafından sabahın erken saatlerinden itibaren arandı... Bazı bilgisayarlara el konuldu. Sebep, derginin son sayısında Tayyip Erdoğan'ın 2004 yılında Mehmet Ali Talat ile yaptığı telefon görüşmesini yayınlanması... Bu konuşmanın Ergenekon örgütü tarafından saptanıp dergisi sızdırıldığı iddiası. Bugüne dek medya organları sayısız kez gizlice kaydedilmiş özel görüşme yayımladı. İlk kez böyle bir duyarlık gösteriliyor. Gönül ister ki, bu duyarlık diğer benzer vakalarda da gösterilsin. Tabii basın özgürlüğü ihlal edilmeden, yasalar zedelenmeden...İnsan hakları her insanın eşit hakkıdır...