Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terörle mücadele mi, müzakere mi? AKP ile diğer partilerin arasındaki şiddetli kavga bu soruda düğümleniyor.
CHP ve MHP iktidar partisini “terörle mücadeleyi gündemine almamakla” suçluyor...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AKP’nin terörle mücadeye yanaşmamasının sebeplerini anlatırken Başkan Obama’nın TBMM’deki konuşmasını anımsatıyor:
- Başkan Obama, 6 Nisan 2009 yılında TBMM’de konuştu. Dediği gayet açık ve net; “Irak’ta” diyor “en büyük, en önemli iki terör örgütü var. Biri El Kaide’dir, biri PKK’dır.” Biz diyor “El Kaide ile mücadele ederken onu - onun tabiriyle söylüyorum- yerinden sökeceğiz, tahrip edeceğiz ve yeneceğiz.” Peki, PKK için de aynı yöntemi öneriyor mu? Hayır, onu önermiyor. Ne öneriyor: “PKK için” diyor “Türkiye sorunu çözmek için Irak hükümetiyle, Kuzey Irak’taki yerel yönetimle görüşsün ve Türkiye’deki Kürtlerin haklarını iyileştirsin...”
* * *
ABD Irak’tan çekilirken bölgenin istikrara kavuşmasını istiyor... Ama bu süreçte PKK’nın ezilmesini istemiyor. Barzani de PKK’ya kol kanat germiş durumda. Bu yüzden Türkiye’ye “Sen Kürtlere haklarını ver, PKK meselesi kendiliğinden hallolur” mesajı veriyorlar. Ne var ki PKK bu plana yardımcı olmuyor. Ne silah bırakmaya, ne ortadan toz olmaya niyetli... Erdoğan ABD - CHP- MHP- PKK arasına sıkışmış durumda. ABD Irak’ta durumu sağlama alma, PKK meşrulaşarak var olma, CHP ve MHP terörü yok etme amacında... AKP bir ortak payda bulamıyor... Bulması da yukarıdaki çerçevede mümkün görünmüyor...

Haberin Devamı

Televizyonlarda içki görüntüleri buzlanacakmış.
Anti-laik ülkelerde “buzlu içki” dediğin böyle olur işte...
Haldun Ertem

* Kızgınken karar veren insan, fırtınalı havada yelken açana benzer...
Euripides

Kemal abi ofiste!
Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyonla ilgili tezkere oylamasına katılmayan 47 AKP milletvekilinden biri de Kemal Unakıtan’dı. Peki neden katılmadı? Son zamanlarda Meclis’te neden görünmüyor? Sorunun yanıtı dünkü Hürriyet’te, Vahap Munyar’ın köşesindeydi. Maliye Bakanlığı’ndan alındıktan sonra sesi - soluğu kesilen Unakıtan geçen gün Bankalar Birliği’nin verdiği yemeğin konukları arasındaymış. Kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken şunları söylemiş.
- Artık İstanbul’dayım. Sabahları yürümeye çıktığımda vatandaşlar sağ olsun, çok ilgi gösteriyor.
- Neler yapıyorsunuz? Çocuklarınızın işleriyle ilgileniyor musunuz?
- Çocuklar zaten İstanbul’daki merkezlerinde bana bir ofis hazırlamışlar. ‘Baba, senin eninde sonunda geleceğin yer burası’ diyorlardı. Öyle de oldu.
- Ofise düzenli gidiyor musunuz?
- Ahsen Hanım evde oturmamı istemez... Ben de düzenli olarak ofise gidiyorum.
* * *
Kemal Abi anlaşılan milletvekili olduğunu tamamen unutmuş... Hiç değilse ayda bir, milletin 10 bin lirasını cebine atarken hatırlasa bari...

Haberin Devamı

Pak demokrasi...
Abdurrahman Dilipak yalnız İslami kesimde değil entel kesimde de isim yapmış bir yazar... Geçmişte Prof. Toktamış Ateş onunla el ele “Laik - İslamcı” uzlaşmasını sembolleştirdi. Şanar Yurdatapan ile Dilipak “Yeşil ile Kırmızı” başlıklı ortak kitaplar yazdılar. Abdurrahman Dilipak İslamcı kesimin en demokrat yüzlerinden biri olarak tanındı. Başbakan’a da yakın bir isimdir Dilipak... Vakit’te önceki günkü yazısı o nedenlerle dikkat çekiciydi...
“Doğan’dan sonra sırada Koç mu var?” başlıklı yazısında Dilipak:
“Doğan için yolun sonu geldi” diyor ve şöyle devam ediyordu:
“Vergi mahkemesi hâkimleri de kurtaramaz. O dosyadan değilse, başka dosyadan yakasına yapışırlar...”
İslamcı demokrat müjde vermeye şöyle devam ediyordu:
“Şimdi sırada özel sektörün ‘1 Numarası’ Koç var...”
Ve en çarpıcı cümlesi:
“Bana kalırsa zaten Türkiye’deki bazı dev şirketler, derin devletin örtülü KİT’i.. Adamları çağırıp münasip bir ev, bir maaş verip, yurtdışında tatile (sürgüne) gönderecek, bütün mal varlığına el koyacaksın...”
Demek ki inşa edilen ya da özlenen düzende ne kanıta, ne yasaya ihtiyaç var. Çağır adamı, al malını, yolla sürgüne... Bunlar pek kişisel bir fikre de benzemiyor. Anlaşılan o kesimde böyle planlar veya fikir cimnastiği yapılıyor...

Haberin Devamı

* Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellic,
“Açların karnı vaatlerle doymaz” demiş.
Bizde pekâlâ doyuyor. En azından yüzde 47’nin karnı!..

Ak Capone...
Cumhuriyet gazetesi Başbakan’a çok yakın bir işadamının 9 yıldır hiç vergi ödemediğini yazıyordu önceki gün... Şaşırmalı mı? Hayır...
Aynen Başbakan’ın Aydın Doğan’ı gangster Al Capone’a benzetmesi gibi...
- Bir Başbakan bunu söyler mi, diye yazmış arkadaşlar...
Türkiye’nin Başbakanı söyler...
Çünkü onun ne teşbihte hata yapma kaygısı var, ne mahkemeleri etkileme endişesi...
Yukarıdaki yazıda görüldüğü gibi kanunları artık bir tarafa atmanın da vakti geliyor...
Vergi rekortmeni Aydın Bey Al Capone... Hiç vermeyenler ise Ak Capone...
Adaletin böylesi hayırlı olsun ülkeye...