Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜBİTAK darbesi hukuk duvarına çarptı. Anayasa Mahkemesi, Başbakan Erdoğan'ın, TÜBİTAK'a başkan atamasıyla ilgili yasayı Anayasa'ya aykırı buldu. Yürütmeyi durdurdu. Cumhurbaşkanı Sezer bunun üzerine TÜBİTAK Başkanlığına atanan Nükhet Yetiş'in kararnamesini imzalamadan iade etti.
Şimdi ne olacak?
İşler iyice karışacak. Eski Başkan Namık Kemal Pak ve üç üyenin İdare Mahkemelerine açtıkları davaların sonuçları yeni bir karmaşa yaratacak.
***
Bu hep oluyor... TBMM'nin yaptığı yasaların önemli bölümü ya Cumhurbaşkanı ya Anayasa Mahkemesinden dönüyor... Meclis ile hukuk karşı karşıya geliyor.
Anayasa'ya uygun yasa yapmak bu kadar mı zor?
Deneyimli bir siyasetçi dostumuz çözümü anlatıyor:
- TBMM'de Kanunlar ve Kararlar Dairesi diye bir birim var. Hükümetten ya da milletvekillerinden gelen yasa tasarı ve teklifleri önce bu birime geliyor. Burada teknik açıdan inceleniyor. Yasa tekniğine aykırı bir durum varsa ilgilisine bildiriliyor. Ne var ki değerli hukukçuların çalıştığı bu dairenin tasarı ve tekliflerin Anayasa'ya uygunluğu konusunda görüş bildirme yetkisi yok. Bu daireye en azından görüş bildirme yetkisi verilse hiç değilse iyi niyetle hazırlanmış kimi yasaların yukardan dönmesi önlenmiş olur. Bu yetki de Meclis Başkanı'nın sözlü emriyle verilebilir... Bu kadar basit.

BM'nin "Yaşam Kalitesi Endeksi"nde 154 ülke arasında 96'ncı olmuşuz. Bizim kalitede malitede gözümüz yok... Kazasız belasız yaşayalım, yeter...


Yazılarında sık sık yabancı yazarları, düşünürleri referans vererek inandırıcı olmaya çalışan kimi meslektaşları, gazeteci Ragıp Duran eski siyasetçilere benzetiyor.
Demokrat Parti zamanında kimi siyasetçiler yabancı ilaç isimleri öğrenir Anadolu'daki nutuklarında kullanırmış... Mesela:
- Ünlü düşünür Benexol der ki...
- Ünlü siyaset adamı Talcid'in dediği gibi...
- Romalı devlet adamı Apranax demişti ki...
Prim yaparmış böyle nutuklar...

DVD satan dükkanlarda Ingmar Bergman'ın kimi filmleri de bulunuyor artık. Tatil günlerinde birkaçını izledik... Yaban Çilekleri, Sükut, Sihirbazlar vs... Asla eskimeyecek öyküler. Unutulmayacak yüzler... Bergman filmlerinde İsveç hüznünü temsil eden Ingrid Thulin her birinde başarılı, gizemli, güzel... Ve dudaklarında hep o acı gülümseme...
Acaba şimdi nerelerdedir, ne yapar Ingrid Thulin... Meraklanıp Google'a girdik. Guardian gazetesindeki şu haberi gördük: "7 Ocak 2004 günü 75 yaşında öldü..."

Konya'da Zümrüt Apartmanı çökeli üç buçuk saat olmuş... NTV'nin bağlandığı Tüketiciler Derneği yetkilisi bilgi veriyor:
- Henüz hiçbir kurtarma çalışması yok...
İstanbul'daki kar afetinde olduğu gibi... Ankara'nın aklına duruma el koymak, başkentte bir kriz masası oluşturup kurtarma çalışmalarını koordine etmek gelmiyor... Bayramda kimse rahatını bozmuyor.
Derken peşinden bir acele.. Bu defa da insanlar acele yüzünde öldürülecek...
Pekçok doğal felakette başarıyla görev yapan gönüllü kurtarma kuruluşu AKUT bu yüzden Konya'yı terk ediyor... Sebebi sorulduğunda AKUT görevlisi Melih Fidan şöyle diyor:
- Bir insan hava alabiliyorsa enkaz altında 3 - 4 gün rahatlıkla yaşar, aksi takdirde 2.5 dakika içinde ölür. Temiz hava alabilmesi için de enkazdaki hava kanallarının tıkanmaması gerekir. Ama enkaz yerine olaydan 20 saat geçmeden, iş makinalarını soktular...
-Enkaz kısa sürede kaldırılmazsa insanlar nasıl kurtarılacak?
- Bir sürü yolu var. Örneğin; galeriler açarsınız. Zonguldak'taki madencilerden yardım istenseydi birkaç saat içinde böyle bir sürü galeriler açılabilirdi. Ya da beton blokları el delicileriyle delersiniz, vibrasyon etkisi yaratmayacak uzaklıkta tuttuğunuz bir vinç gelir o blokları kaldırır.
- Bunları valiye ya da belediye başkanına anlatmadınız mı?
- Anlatmak istedik ama ekibimiz valiyle görüştürülmeyince geri dönmekten başka çare bulamadı.
***
Rantçı ve katil müteahhit bir sebep değil sonuçtur aslında... Kaderci ve para eksenli toplumsal yaşamın sonucu... Bu sonuçtan ders almayan, hesap sormayan, kendi hayatını hiçe sayanların yakasına yapışmayan halk da sorumludur.
Yalova'da çöken sitelerin müteahhitleri halen yeni ihalelere giriyor ve toplumda saygın birer kişi olarak dolaşmaya devam ediyorsa... Ne kalıyor söylenecek geriye...

Kuş gribi öldürüyormuş. Öldürücüyse Kuş değil Buş gribidir o.