"Vicdanla cüzdan arasına sıkıştık...
Ahlaki direncin son noktasındayız..."
Adli Yıl başlarken Yargıtay Başkanı'nın ağzından çıkan yukardaki sözler geçen hafta ağızlara ve yazılara sakız oldu. Yargıtay Başkanı kuşkusuz maddi durumun vahametini anlatmak için söyledi yukardaki sözleri amma... Şöyle bir kazınınca altından başka anlamlar da çıktı. Örneğin Gülay Göktürk arkadaşımız şunları yazdı:
- Eğer 268 milyon maaşlı yargıçlarımızdan dürüstlük istemeye hakkımız yoksa, bizler hayatla ölüm arasındaki o çizgide gezinirken, karşımızda sonsuz pazarlık şansına sahip bulunan 100 - 150 milyon maaşlı doktorlarımızdan da; üç kuruş maaşla çalışıp trilyonluk kararlara imza atan bürokratlarımızdan da; en kıymetli varlıklarımız olan çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerimizden de; yazdığı bir haberle insanların kaderiyle oynayabilecek olan ve boğaz tokluğuna çalışan genç gazete muhabirlerinden de dürüstlük bekleme hakkımız yoktur.
***
Derken... vicdan ile cüzdan arasına sıkışan ve de ahlaki direnç noktasında tutunamayan (borsa bile bugünlerde direnç noktalarında tutunamıyor) memurlara örnek TRT'den geldi... Bir kısmı kadrolu, bir kısmı sözleşmeli personelmiş... Anlaşılan o ki, cüzdana teslim olmamak için bir hayli direnmişler... Ama sonunda direnç kırılmış, cüzdan ağır basmış. Kurmuşlar teşkilatı, başlamışlar yapılmamış programları yapılmış gibi göstererek ve de müdürlerinin imzalarını taklit ederek kurumun paralarını ufaktan ufaktan götürmeye... Götüre götüre 5 - 6 milyar lira kadar bir para götürmüşlerken... Vicdanla cüzdan arasındaki amansız mücadelede cüzdana teslim olmamış biri tarafından ihbar edilmiş... Gözaltına alınmışlar.
Mahkemeye çıktıklarında ne diyecekleri belli:
- Cüzdanla vicdan arasına sıkıştık Hakim Bey!..
Bakalım Hakim Bey bu savunmaya ne diyecek?..
TBMM Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, geçenlerde TV'de Başbakan Mesut Yılmaz'ın Kutlu Savaş Raporunda adı geçen bir üniversite rektörü elinden cüppe giydiğini söylemişti. Sözü geçen kişi Emekli Tümgeneral Ömer Şarlak idi... Halen İnönü Üniversitesi Rektörü olan Ömer Şarlak, "Kutlu Savaş Raporu"nda, Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'dan daire almış kişi olarak görünüyordu.
Sayın Ömer Şarlak bize bir açıklama yaptı. 1987 yılından bu yana hiçbir gayrimenkul edinmediğini, Ömer Lütfü Topal'ı tanımadığını, bu konuda daha önce bir açıklama yaparak ilgili bütün devlet ve siyaset adamlarına gönderdiğini söyledi.
Sayın Şarlak'ın yaptığı açıklamayı bilmek durumunda olanlar bilmezden gelerek aleyhine kullanıyorlarsa... Ayıp.
Kendilerini yakından tanıyanlar dışında askerler, belki de mesleğin doğası gereği, çoğunlukla "ciddi görünümlü", nadiren gülen insanlar olarak tanınır... Emekli Orgeneral Hikmet Bayar, bu görüntünün yanıltıcı olduğunu söylüyor. Söylemekle de kalmayıp... "Askerler de Güler" adıyla derlediği anılarında "askeri mizah" örnekleri veriyor.
İşte Kastaş Yayınevi'nden çıkan kitaptan bir küçük askercil anekdot:
...Kara Harp Akademisi'nde öğrenime devam ediyoruz. Öğretmenlerimizden birisi adlarımızı öğrenmekte zorluk çekiyor. Birgün derste bir arkadaşımıza soru yöneltmeyi düşünüp;
- Yüzbaşı Çiftçi?.. dedi.
Sınıfta soyada "Çiftçi" olan kimse yoktu. Dolayısıyla ayağa kalkan olmadı. Öğretmenimiz bir kere daha;
- Yüzbaşı Çiftçi?.. diye seslendi.
Yine ayağa kalkan olmadı. Bunun üzerine bir arkadaşımızı parmağı ile işaret ederek;
- Sen, dedi.
Arkadaşımız ayağa kalktı ve kendini takdim etti:
"Yüzbaşı Ekinci"
Hocamız ciddi bir ifade ile arkadaşımıza;
- Bundan sonra Çiftçi deyince de sen ayağa kalkacaksın! diye ikazda bulundu.
Arkadaşımız;
- Başüstüne, dedi.
Bütün dünya şu aralar Başkan Clinton'ın başını yiyecek gibi görünen Uçkurgate skandalını konuşuyor. Olaya Fransız kalan ise bir tek bizim liderlerimiz... Acaba onlar ne düşünüyor. Araştırmacı ve soruşturmacı yazar (değmez inşallah nazar) Fahrettin Fidan, liderlerimizin arasına daldı, skandala ilişkin görüşlerini aldı:
Mesut Yılmaz: Iııı... Eeee... Bana göre... mmmm... bu konuya... eeee... yumuşak bakmak... Meseleyi sertleştirmek, meseleyi daha da... eeee... şeyin... yani işin içinden çıkılmaz hale... getirir. Görüldüğü gibi Clinton da çıkamamıştır. Eeee... Ben bunu bizim rektörlere de... mmmm... söyledim zaten. Meseleye esnek bakın... ııı...dedim...
Necmettin Erbakan: Ne demiş muhterem ve muhteşem atalarımız? Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek şeyini sallasa ne yazar?.. Sana gelince Monica hanııımmm... Geleceksin hamam kıyafetiyle bir erkeğin karşısına... Her türlü tahriki yapacaksın... Eee, adamın altında da haşema mayo yok ki... Avuç içi kadar klip mi, slip mi ne diyorlar, işte öyle bir don parçası var... Onu bir hamlede çıkarmak iş midir ki? Son olarak diyorum kiii... Cenabı Allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin... Sağlam uçkurlar nasibeylesin...Amiinnn!
Bülent Ecevit (Onun yerine eşi Rahşan Ecevit konuştu): Çok çirkin bir olay... İnsanın gül gibi karısı varken (Kocasına dönerek; değil mi Bülent?) evet, insanın gül gibi karısı varken, bu gülün üstüne başka gül koklaması asla onaylanacak bir olay değildir. Böyle kocaları, kocamla birlikte şiddetle kınıyoruz.
Hikmet Çetin: Ya ben bu konuda ne söyleyeyim? Şimdi birşey söylesem ya yare dokunacak ya ağyare... Ya şiş yanacak ya kebap... Beşiktaş bugün Bursa'dan üç puan alamazsa Toşak'ın başı yanacak... Hiçbir dahlim olmadığı halde millet bunu benden sanacak... Harem, Üsküdar, Salacak!
Deniz Baykal: Sorunuzu bir daha alabilir miyim? Evet, evet, evet...Olay aynen böyle demek? Evet, evet, evet... Tabii tabii tabii... Pardon, sorunuzu bir daha yineler misiniz? Evet, evet, evet... Partimiz, bu konudaki görüşünü en kısa süre içinde bir raporla kamuoyuna açıklayacaktır... Üç vakte, pardon üç aya kalmaz, herşeyi en ayrıntısıyla... Ne o, gidiyor musunuz? Dık! Dık! Dık! İyi günleeerrr!
Tansu Çiller: Evet, evet Monako skandalını soruyorsunuzdur! Siz soruyorsunuz, bacınız da kanıt veri... ay pardon, yanıt veriyordur. Ve diyordur ki... Bu Monako'nun ilişkiye girmediği erkek kalmamıştır, doğru mu? Doğruuu... Peki Mesut Yılmaz, "Ben onunla ilişkiye girmedim" diyorsa bundan Sayın Yılmaz'ın erkek olmadığı gibi bir sonuç çıkmaz mı? Çıkaaar... Biz de yıllardır bunu söyleyip durmuyor muyuzdur peki? O halde, sana sesleniyorumdur ey Mesuuutt! Erkeksen var mısındır bir erkek seçi... ay pardon, erken seçime? Var mısındır ha, var mısındır?..
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr