Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Okurumuz Zeki Sungur bu ilk bakışta iyi niyetli görünen hizmetle ilgili olarak diyor ki:- Bu danışmanlık hizmetinin dini esaslara göre çözümler telkin ettiği anlaşılmaktadır. Şu anda bu işi, dini ağırlıklı medyanın köşe yazarları bir ölçüde yapmaktadır. Ancak laik ve çağdaş ülkelerde bu görevi sosyal güvenlik büroları yerine getirir... Türkiye'de "Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı" varken neden bu işi Diyanet İşleri Başkanlığı üstlenir? Bence sebebi AKP'nin toplumu dini esaslara göre biçimlemeyi ve yönetmeyi amaçlamasıdır... Günümüzde en sorunsuz aileler Suudi Arabistan'da mı? İktidar ve Diyanet İşleri Başkanlığı o düşüncede mi?.. Gazetemizde dün okudunuz... Diyanet İşleri Başkanlığı 6 ilde sürdürdüğü pilot uygulamayı 20 ile yayacak, "Dini telkinle aile terapisi" hizmetini genişletecekmiş... Gelin - kaynana anlaşmazlığından çocuk büyütme sorununa kadar her konuda dini bakış açısıyla çözüm önerilecekmiş... Müslüman teröristlerin İngiltere'den ABD'ye hareket edecek uçakları havada infilak ettirerek ikinci bir 11 Eylül faciası yaratacakları haberi manşetlere düşeli 6 gün oluyor. Ama olay hâlâ karanlıkta. Teröristlerin uçakta patlatacakları sıvılar neydi? Hâlâ açıklanmadı... Daha ilginç bir haberi ise USA Today gazetesi verdi:- Teröristler uçak biletlerini henüz almamıştı...Bakalım ABD ve İngiltere haberin devlet komplosu olduğuna ilişkin kuşkuları silebilecek mi? Biletleri bile almamışlar... Soru: Türkiye Lübnan'a asker göndermeli mi? Yanıt: Burnumuzun dibindeki Kuzey Irak'a giremiyoruz, Lübnan'da ne işimiz var?.. Yayıncı Günel Altıntaş dostumuz eline geçen 650 doları (adı bizde mevcut) milli bankalardan birine yatırmış. Altı ay sonra sonra dün, parayı çekmeye gitmiş. Eline 648 dolar tutuşturmuşlar.. Gerisi?- İşletme gideri olarak kestik, demişler...Altıntaş dostumuz haklı olarak soruyor:- Eğer gerçekten dedikleri gibi dolarlarımı işlettilerse, kesmek şöyle dursun, üstüne para vermeleri gerekmez mi? Kötü işlettilerse benim günahım ne? Sözün kısası, iki dolarımı çalmışlar, adını da işletme gideri koymuşlar... Banka işletiyor! Karabüklü dostumuz Tacettin Korkut yazıyor: "Bir yakınımın düğünü için gelin almaya, Sinop iline bağlı Türkeli ilçesine gittik. Gelin evden çıkarken balkonda beliren birkaç genç ellerindeki silahları havaya doğru boşalttılar. Gelin alayında korkudan ağlayanlar oldu. Sonra gelin evden çıktı, tam arabaya binecek, onun da eline tabanca verdiler, zorla havaya ateş ettirdiler. Gelinin yüzü kapalıydı üstelik. Ben itiraz edince, 'Buralarda âdet böyledir' dediler. Eskiden daha çok silah atarlarmış ama komşu köyde bir düğünde bu yüzden adam öldüğü için azaltmışlar!" Tabancalı gelin... Ünlü yazarlar birbirleri hakkında konuşurken çekingendir... Hele meslektaşlarına kötü not vereceklerse, çoğunlukla konuşmak yerine susmayı yeğlerler... İstisnalar mı? Oluyor tabii... İşte Selim İleri... Eymür Vakfı'nın düzenlediği açık oturumda hayli cesur eleştiriler yapmış. Söylediği sözleri birkaç gün önce Eymür Vakfı'nın gönderdiği açık oturum kitapçığında okuduk... Hayli ilginç bulduk. Katılımcılardan Ertuğrul Kumcuoğlu soruyor:- Edebiyat Türkçesi gelişiyor mu, geriliyor mu?Selim İleri yanıt veriyor:- Geçmişteki yazarların dillerine baktığımız vakit ciddiyetle, ağırbaşlılıkla, saygıyla Türkçeye eğildiklerini görüyoruz. Bugünküler kendilerinde edebi bir dil olduğunu iddia ediyorlar... Hiçbir şey anlaşılmayan bir dil... Demin birtakım isimler geçti, hepimizin sevdiği yazar dendi. Mesela, isim vermek gerekirse Perihan Mağden, benim tabii ki çok değer verdiğim bir insan, ama Türkçe açısından değil, zekâsı açısından. Bana sorarsanız Türkçeyi katledenlerden biri.Bir başka yazar, uluslararası çapta ünlü olabilir, edebiyata çok emek verdiğine bütün kalbimle inanıyorum; Orhan Pamuk, iyi bir yazar olmak için ömür veriyor, ama Türkçe açısından baktığınız vakit son derece kötü bir Türkçesi var. Ya da hiç onlar gibi çaba harcamadan kısa yoldan ün kazanmak isteyen bir Ahmet Altan, gayet kötü bir Türkçesi var... Türkçemiz nasıl? Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Halkla İlikiler Müdürü İbrahim Kulular, Ercan Çitlioğlu'nun İsrail Büyükelçiliği'ne açtığı telefonun dinlenmesi hakkındaki dünkü yazımızla ilgili açıklama yaptı... Emniyet'i kuşku altında bırakan dinleme iddialarıyla resmi makamların ilgilenmediği görüşüne karşılık İbrahim Kulular dedi ki:- Biz Emniyet'in adının geçtiği her konuyu olduğu gibi, Sayın Çitlioğlu'yla ilgili konuyu da hukuken araştırmaktayız. Zamanı geldiğinde elbet kendisinin bilgisine de başvurulacaktır... m.asik@milliyet.com.tr Emniyet'ten...