Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TRT-1’de pazartesi geceleri yayımlanan “Enine Boyuna” adlı tartışma programının nasıl tek taraflı bir yayın sefaletine dönüştüğünü dün yazdık. Ama rezaletin boyutlarını maalesef tam yansıtamamışız. Bakın meğer daha neler olmuş...
Geçen cuma günü, Enine Boyuna programının yapımcısı, Profesör Ülkü Azrak’ı telefonla arıyor... Programa davet ediyor, katılıp katılmayacağını soruyor.. Ülkü Azrak, konuşmacı olarak başka kimlerin çağrıldığını soruyor... Yapımcı “Levent Köker, Yasemin Çongar ve Süheyl Batum” adlarını veriyor... Prof. Azrak programa katılabileceğini söylüyor. Bir gün sonra yine telefon... Bu defa adres alınıyor ve Azrak’a araç yollanarak evinden aldırılacağı bildiriliyor. Profesör Azrak o yüzden randevularını iptal ediyor. Evinde beklemeye koyuluyor... Ama ne gelen var ne giden... Üstelik bir telefon edilip davetten vazgeçildiği de bildirilmiyor. Ülkü Hoca evde bekleyedursun, canlı program başlıyor... Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı konusundaki programın katılımcıları, AKP’nin kadrolu bülbülleri Prof. Levent Köker, Doç. Serap Yazıcı, Etyen Mahçupyan,  Hasan Celal Güzel... Ve karşı görüş olarak süs kabilinden bir isim Hikmet Sami Türk. Tek sesli koro Anayasa Mahkemesi’ne verip veriştiriyor... Hikmet Sami Türk konuşurken de pis pis sırıtarak akılları sıra onu küçümsüyorlar. Halkın vergileriyle AKP borazancılığı yapan TRT’nin görev ihaneti sözcüklere sığacak gibi değil...

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, “Kadını cehaletin içine gömdük” demiş.
Bu tespit Hülya Avşar’ı da kapsıyor mu acaba?
Haldun Ertem

TMSF el koyduğu Uzan yatlarını özel gezilerinde kullanıyor” yollu haberler doğru mu? Dün TMSF’ye bunu sormuştuk... TMSF Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Yusuf Adıgüzel gönderdiği açıklamada
bu haberlerin kesinlikle asılsız olduğunu, yatların satışı için 23 Haziran’da da ihale yapılacağını
bildirdi. Teşekkürler...

Arsenik içirecek
Başkent Belediye Başkanı Melih Gökçek, haber vermeden Kızılırmak suyunu şehir şebekesine verdiğini “Kimse ishal olmadı” diyerek açıklıyor... Eleştiriler üzerine (ASKİ), Kızılırmak suyunun “temiz” olduğunu bildiriyor, ODTÜ’ye yaptırılan analiz raporlarını kanıt gösteriyor... Ancak ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, söz konusu raporun ODTÜ’ye ait olmadığını, ODTÜ’nün yaptığı analizlere göre Kızılırmak suyunda limitin iki katı fazla arsenik olduğunu bildiriyor... Kararlı Melih Gökçek, iyi su diye halka arsenik içirecek...

Haberin Devamı

Kursların adresi
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Kuran kursları sadece Kuran okumayı öğreten değil, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde aynı zamanda okuma yazmayı öğreten mekteplerdir” demişti.
Londra’dan Genç Köylü küçük bir not göndermiş:
- Ali Beyciğim, bu ne tevazu... Okuma - yazma ne demek, siz oralarda anayasa hukuku bile öğretmişsiniz, eski mezunlarınız ortalıkta bangır bangır bizlere anayasa dersi veriyorlar. Benim en çok merak ettiğim ise “Belediyelerden İhale Kapma Yüksek Lisans Egitimi”nin hangi kurslarda verildiği? O kursların adresini de verirseniz minnettar kalırım...

Haberin Devamı


Humeyni sevgisi
Fatih Altaylı, Teke Tek programında üniversiteli türbanlı kızlarla konuşuyor...
İşte kimi soru ve yanıtlar:
- Kevser, İran’daki baskı rejiminin İslama örnek olamayacağını söylüyorsun ama facebook’taki sayfanda Humeyni resimleri varmış.
- Evet var. Humeyni’yi çok severim.
- Peki Humeyni’yi çok seviyorsun. Atatürk’ü de sever misin?
- Asker olarak çok başarılıymış...
Humeyni’yi Nuray da seviyor... Soru ona yöneltiliyor:
- Peki Atatürk’ü seviyor musun?
- Acaba düşündüğümü söylersem suç olur mu? Hayır Atatürk’ü hiç sevmem...
- Neden?
- 85 yıldır çektiğimiz çilelerin müsebbibi o da ondan.
- İyi de sevmediğin o adam Türkiye’yi İngiliz, Fransız, Yunan işgalinden kurtardı.
- Kurtuluş Savaşı’nı Atatürk değil, inançlı Müslümanlar başlattı. Maraş’ta bir kadının türbanına el uzatılmasıyla Kurtuluş Savaşı başladı. Atatürk’le ilgisi yok...”
- Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı, Fransızlar vardı.
- Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani. İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk’ü sevmemi bekleyemezsiniz.
* * *
Bir kere daha görüyoruz ki... Bireysel özgürlük, insan hakları, demokrasi  gibi kavramların maskesi altında savunulan türban, aslında bir siyasi simge; cumhuriyet ve demokrasi ile hesaplaşmanın simgesidir.
Kafaların içinde nelerin saklı olduğunu, türbanın altında gizlenen felsefe ve niyetleri, türbanlı hanım kızlar pek güzel anlatıyorlar.
AKP kadroları bu kızlardan farklı mı düşünüyor?
Eğer öyle olsa bu kızlar bu yolda mı eğitilirlerdi... Nihayet bu çocuklar da İran’da değil Türkiye’deki kurs ve okullarda yetişiyorlar. Açık ki Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı onlara, teslim edildikleri hoca ve öğretmenler tarafından belletiliyor.
Bazı yazar arkadaşlar ülkede kutuplaşmanın “cumhuriyetçiler ile demokratlar” arasında olduğunu savunuyor. Acaba öyle mi? Yoksa çatışma, “cumhuriyetçiler” ile demokrasi ve hukuk gibi kavramların arkasına saklanan “cumhuriyet yıkıcıları” arasında mıdır?