Açık Pencere Türk Dil Kurumu'nun sözlüğü reformu; "daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, düzeltme, iyileştirme" olarak tanımlıyor. Peki, AKP'nin "sosyal güvenlik reformu" bu tanıma uyuyor mu? Tasarıda yer alan "reform"lardan birkaçını aktaralım, kararı siz verin: Mevcut yasada emzirme ödeneği için 3 ay çalışmış olmak yetiyor. Reformla bu süre 4 aya çıkıyor. Mevcut yasa erkek ya da kız olsun, bütün çocuklara evlenme ödeneği verileceği hükmünü taşıyor. Reform tasarısında bu hak sadece kız çocuklarına tanınıyor. Mevcut yasaya göre emekli aylığı alabilmeyi düzenleyen erken yaşlanma sınırı 50. Bu sınır yeni yasa ile 55'e çıkarılıyor. Mevcut yasada ölen sigortalının ailesine bağlanacak ölüm aylığı için 900 gün prim ödenmiş olması yeterli. Tasarı bu süreyi 1800'e yükseltiyor. Mevcut yasada katılım payı adı altında tedavi hizmeti bedelinin belli bir oranını ödeyen vatandaş taslağın yasalaşmasıyla yatarak tedavi ücretine de katılım payı ödeyecek. Yatarak tedavilerde bu pay tedavi bedelinin yüzde 1'i olacak. Tasarının yasalaşmasıyla birlikte özel sağlık kurumları verdikleri hizmete ilişkin bedelin yüzde 20'sini vatandaştan talep edebilecek. Ekonomide reform, idari yapıda reform, eğitimde reform... Hemen her gün yeni bir "reform" yapan iktidar şimdi de "sosyal güvenlik reformu"yla karşımızda. Bu amaçla hazırlanan "Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı" Meclis'e geldi, yakında görüşülecek. Star televizyonunda yayımlanan "Benden Baba Olmaz" adlı dizi yayından kaldırılmış. Süleyman Demirel üzerine alınıp kaldırtmış olabilir mi? Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Almanya'da olduğu gibi Türkiye'de de bahşiş dağıttı mı? Türk polisi bahşiş aldı mı? Bu sorular hâlâ gündemde... Bu arada Ankara'daki Suudi Büyükelçisi tepeden bakan demeçler veriyor.Peki, biz size daha büyük bir bahşiş olayı anlatalım mı?Geçmişte İngiltere Suudi Arabistan'a 80 milyar dolar değerinde silah satmıştı. Yamamah adlı bu projeye Suudi Prensi Bender Bin Sultan aracılık etmişti... Bender Bin Sultan o yıllarda Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisiydi. İngiliz BAE Systems şirketinin bu satışta, Prens'e 2 milyar dolar bahşiş, pardon komisyon verdiğini İngiliz "Ağır Dolandırıcılık Dairesi" ortaya çıkardı. Soruşturma başlatıldı. Ne var ki Suudilerin "Güvenlik ve istihbarat alanında işbirliği yapmaktan vazgeçeriz" tehdidi sonucu bu soruşturma durduruldu. Suudiler teşekkürlerini İngiltere'ye 72 adet Typhoon uçağı ısmarlayarak yaptı. Prens İngilizlerden bahşiş, pardon komisyon aldı mı? Bu parayı Suudi Arabistan'da yetkililere dağıttı mı? Neden Suudi Arabistan Krallığı İngiltere'nin bu soruşturmayı bitirmesini istemedi? Merak etmez misiniz? Prens Bender... Nikon firmasının Cumhurbaşkanlığı'na hediye ettiği son model fotoğraf makinesi, dün The Marmara otelindeki tanıtım toplantısında cumhurbaşkanlığı özel fotoğrafçısı Mustafa Öztartan'a teslim edildi...Cumhurbaşkanı'nın böyle hediyeler kabul ettiğini gören şirketler yarından itibaren sıraya girer mi? Cumhurbaşkanlığı'nın reklama alet edilmesi ne sonuçlar verir? Bu meraklar içinde Çankaya'da 16 yıl basın danışmanı olarak görev yapmış Ali Baransel'i arıyor, geçmişteki uygulamayı konuşuyoruz:"Ben görev yaptığım süre boyunca böyle bir şeyi ne duydum ne gördüm. Cumhurbaşkanlarını bırakın, Köşk personeli bile kesinlikle hediye kabul etmezdi. Nitekim ben hediye işiyle uğraşmamak için iki oğlumun sünnetini kimseye haber vermeden Köşk'ün karşısındaki bir klinikte yaptırmıştım.Gerek Sayın Fahri Korutürk gerekse Sayın Kenan Evren, sadece kendilerini Köşk'te ziyarete gelenlerden hediye kabul ederlerdi. Ama bu hediye kabulü nezaketten ve mecburiyetten kaynaklanıyordu. Bizim dönemimizde cumhurbaşkanının yurtdışı gezilerine gazeteci, parlamenter veya Köşk personeli sıfatıyla refakat edenler dönüşlerinde mutlaka gümrükten geçer, gümrüğe tabi eşyaları varsa deklare ederlerdi. Şimdi bu da kalkmış. Artık, cumhurbaşkanlarının yurtdışı gezilerine katılanlar gümrüksüz doğrudan giriş yapıyorlarmış. Yani her şey o kadar değişti ki..." Köşk'ün mazisi! GAP Haber gazetesinin kasım ayı sayısının manşeti "Harran Betonlaşıyor" idi. Haberde yer alan fotoğraflarda dünyaca ünlü konik kubbeli Harran evlerinin yanı başında beton binaların mantar gibi bittiği görülüyor. Beton yapılar yanında, beton elektrik direkleri de Harran'ı bir orman gibi kaplamış, kubbeli evleri daha görünmez hale getirmiş... Harran 1979 yılında birinci derece sit alanı ilan edilmişti. Ancak daha sonraki yıllarda karar sulandırıldı. Kaçak yapılaşma arttı. Cezaların tecil edilmesi kaçakları teşvik etti. Sonuçta bugüne gelindi...Harran bitiyor... m.asik@milliyet.com.tr Harran da bitiyor