Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Atatürk, bilim adamlarına değer verdiği için kimilerini Kurtuluş Savaşı'nda askere dahi almamış... Örneğin darülfünunda (üniversite) çalışan ünlü şair Hamdullah Suphi Tanrıöver anlatıyor:"Askere gitmek için ilgili mercilere başvurdum. Atatürk, biz askere alınacak binlerce kişi bulabiliriz ama darülfünuna ikinci bir Hamdullah Suphi bulamayız. Sen yine irfan ordusunun başında kal yanıtını verdiler." * * *Prof. Sadi Irmak anlatıyor:"1923'te İstanbul Üniversitesi'nde bir ilan gördüm. Avrupa'ya talebe gönderilecektir. 150 kişi arasından 11 kişi seçildik. O zaman uçak falan yok. Trene binmek üzere Sirkeci'ye geldim. Bir müvezzi (PTT memuru) beni, 'Mahmut Sadi'yi arıyor. Atatürk'ten bir telgraf: 'Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz'. Şimdi gel de haylazlık et bakalım..."* * *Doktoru Prof. Mim Kemal Öke, Dolmabahçe'de bir davetten ayrılırken padişah tahtının yakınında bir koltukta oturan Atatürk onu durduruyor:- Bir dakika müsaade edin, diyor, lütfen doktor, çıkıp şu tahta oturur musun?- Aman efendim, benim ne haddime?- Ne demek? El etek öptürmekten başka bir şey yapmayan sultanlardan çok, sizler gibi değerli bilim adamlarına yakışır.(Not: Torun Mim Kemal Öke'nin TRT'de yaptığı programları hüzünle izlediğimizi, bilim adamı kimliği ve bilimle bağdaştıramadığımızı, bilvesile kaydedelim.) Atatürk'ün bir kurum olarak üniversiteye ve öğretim üyelerine bakışı, davranışı, yaklaşımı nasıldı? Titiz bir araştırmacı olan Prof. Metin Özata, bu konuda geniş ve ayrıntılı bir derleme yapmış. Kitap, Umay Yayınları arasında "Atatürk, Bilim ve Üniversite" adıyla yayımlandı. Soru: 2 yıl sonraki cumhurbaşkanlığı seçimini şimdiden tartışmak gerekli mi, gereksiz mi? Yanıt: Gereksiz... Çünkü biz, yumurta kapıya dayanınca aklı başına gelen bir milletiz... Geçen yıl kaybettiğimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina dün anıldı. Nur içinde yatsın. İzmir'den yeni dönen bir dostumuz dedi ki:- Piriştina döneminde İzmir tam bir Avrupa kenti haline geldi. Körfez tertemiz oldu. Bu gidişimde ne fark ettim biliyor musunuz? Piriştina zamanında yok olan o meşhur Körfez kokusu, yeniden ortaya çıkmış... Bu kadar mı zor Körfez'i kokusuz tutmak. Eğer böyle giderse, İzmir AKP'li bir belediyenin eline geçecek... Benden söylemesi.... Piriştina'yı andık Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Ankara'da elçilik açmak istiyormuş.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarih olduğuna ve elçiliği boşaltılacağına göre orayı verebilirler... Hükümet, AB'yi ve ABD'yi memnun edecek bir Vakıflar Yasa Tasarısı hazırladı. Yakında TBMM Komisyonu'nda görüşülecek olan bu yasa tasarısı için CHP Milletvekili Orhan Eraslan:- Sevr'in yeniden yürürlüğe konuluşu, diyor.Bu tasarı ile vakıflarla ilgili sınırlamalar kalkıyor. Yabancılar, diyelim Amerikalılar, Almanlar vs. Türkiye'de vakıf kurabilecek. Azınlık vakıflarının başına yabancılar geçebilecek. Bir Rum vakfının başına bir Amerikalı oturabilecek örneğin... Çok önemli bir madde ile vakıfların malvarlıklarına konulan sınırlamalar kaldırılıyor... Ayrıca vakıflar üzerindeki denetim de kalkıyor... Uzun sözün kısası:- Bu tasarıyla vakıflar devlet içinde devlet oluyor, diyor Orhan Eraslan... Vakıflar Yasası Rumlar, Türkiye'nin Gümrük Birliği Protokolü'nü imzalamasını dört gözle bekliyorlarmış. Ne candan insanlar... Bizimle "tanışmak" için can atıyorlar. Özelleştirilmek istenen bir tesisin önce değeri tespit edilir. Ki devlet neyi, kaça satacağını bilsin. CHP Milletvekili Atilla Kart, bir soru önergesi vererek, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a Seydişehir'le ilgili değer tespiti çalışmalarının ne durumda olduğunu soruyor. Unakıtan, soru önergesine 12 Mayıs'ta verdiği yanıtta, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini bildiriyor. Atilla Kart skandala dikkati çekiyor:- Bakan, 12 Mayıs'ta değer tespit çalışmalarının sürdüğünü söylüyordu. Oysa Seydişehir'le ilgili teklif alma süreci nisan ayında başlamıştı. Yani henüz değer tespiti çalışmaları bitmemişken, insanlara, gelin fiyatlarınızı verin, denmişti... Atilla Kart bir başka noktaya değiniyor:- Çelik - İş Sendikası, özelleştirmenin iptali için bir ay kadar önce yargıya başvurdu. Önceki gün de Metalurji Mühendisleri Odası, Seydişehir Ticaret Odası, Seydişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odası başkanları ile ben, ikinci bir dava açtık. Ama bu arada öğrendik ki, 10 Haziran'da sona eren teklif verme süresinden sadece bir hafta sonra, yani 17 Haziran Cuma günü açık artırmanın yapılarak satışın gerçekleştirilmesi kararı alınmış. Yani yangından mal kaçırır gibi Seydişehir'i yargıdan kaçırıyorlar.Hükümet, Seydişehir, Erdemir, Tüpraş gibi para basan dev kuruluşları 1 - 1.5 milyar dolar gibi kelepir fiyatlarla satmaya çalışıyor. Atatürk Havalimanı'nın 15 yıllık kirası 3 milyar dolar. Bu rakam dev KİT'lerin nasıl bedavaya gittiğini gösteriyor. Ölü fiyatına neden satılıyor dev kuruluşlar? Hükümetin dışardan "Aferin, ne güzel satıyorlar" diye övgü alabilmesi için. Özal da böyleydi. Satmış olmak için satmıştı birçok devlet kuruluşunu... Ülkesinin varlıklarını iyi ve ucuz satan iktidarları gözü kapalı destekliyor Batı... Koltuk desteği uğruna satılıyor para eden devlet varlıkları... Seydişehir kaçağı Tayyip Erdoğan, "ABD ile aramızdaki sorunların bir kısmı çözülür, bir kısmı çözülmez" demiş. Herhalde Amerika'nın sorunları çözülür, bizim sorunlar çözülmez demek istemiştir. m.asik@milliyet.com.tr