TRT, bu yılın başında adını pek az kimsenin bildiği bir ajansla... One Haber Ajansı’yla yayın dünyasında eşi benzeri pek görülmemiş bir hizmet sözleşmesi imzaladı. Sözleşmeye göre One Haber Ajansı TRT’ye üç yıl süreyle üç ayrı program hazırlamayı... Değişik periyodlarla yayınlanacak bu programlar karşılığında da TRT, ajansa KDV dahil birlikte tam 23 milyon 408 bin euro ödemeyi taahhüt ediyor.
- Haftada 5 gün, günde 3 kez yayınlanacak ve süresi 45 dakika olacak “Dünyamız Detay” programı için Ajans’a 3 yıl için 9 milyon 945 bin euro+KDV ödenecek...
- Haftada 1 gün ve 45 dakika süreyle yayınlanacak “TRT Dünya Raporu” programı için 3 milyon 315 bin euro+KDV ödenecek...
- Haftada 5 gün, günde 2 kez yayınlanacak “Gümüş Hilal” isimli program için 3 milyon 978 bin euro+KDV ödenecek...
Ödenecek miktar KDV’siyle birlikte 50 milyon (eski parayla trilyon) lirayı buluyor.
TRT’de 157’si muhabir, 301’i prodüktör olarak binlerce kişi çalışıyor. Yurtiçi ve dışında onlarca bürosu ve yılların deneyimi var. Ancak kendisi program yapamıyor. Adı sanı duyulmamış... 5 yıl önce kurulduğunda sermayesi topu topu 50 bin lira olan... Yayıncılık tecrübesinin ne olduğunu kimsenin bilmediği bir kuruluşa para yağdırıyor.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart dün düzenlediği basın toplantısında bu garabeti dile getirdi... TRT’den ise konu günlerdir dillendirilmesine rağmen ses seda çıkmıyor.
Erdoğan, “Zahid Akman’ı temiz bir arkadaşımız olarak biliyoruz” demiş.
“Mal varlığına savcılık tarafından tedbir konulan temiz bir arkadaş” deseydi bari...
Haldun Ertem
* Balığın bizim gibi sırları bulunsaydı acaba dilsiz olur muydu, bilmiyorum.
Jerzy Lec
İran’da seçim...
İran’da seçim yapıldı... Seçime 24 saat kala Devrim Muhafızları Ordusu, internet sitesinden bir bildiri yayımladı ve şöyle dedi:
“Radikaller (Reformcular) eğer İran’da bir “Kadife Devrim” (Çekoslovakya’da 1989’da gerçekleşen sivil darbe) yapabileceklerini zannediyorlarsa çok yanılıyorlar. Böyle bir girişimi palazlanmadan yok ederiz...”
Bildiri neyi mi gösteriyor? 30 yıldır iktidarda olan rejimin halkça benimsenmediğini... Özgürleşme arayışlarının hızlandığını... Rejimin ancak faşizan tehditlerle ayakta durabildiğini...
İran modeline umut bağlayanların dikkatine sunulur...
AKıllı taktik...
Başbakan Erdoğan sürekli muhalefetten şikâyetçi... Konuşmalarını dinleyen bir yabancı, ülkede her şeyin iyi gittiğini, bütün kötülüklerin ise muhalefetin yaptığı engellemeden kaynaklandığını düşünebilir...
Ancak gazete okuyan, televizyon dinleyen bir yurttaşın Erdoğan’a inanması mümkün değil... O zaman neden bu tarz konuşuyor...
Bir dostumuzun bu soruya yanıtı:
- Anadolu’da birçok köyde sadece Kanal 7 ve benzeri iktidar yayın organları izleniyor. İktidar gazeteleri okunuyor. Herkes Başbakan’ın sözlerini birçok kanaldan test edecek imkâna sahip değil. Başbakan işte bu duruma güveniyor...
Kemalist elit!
Prof. Füsun Üstel ve Doç. Birol Caymaz’ın Açık Toplum Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi için yaptıkları araştırmanın başlığı “Seçkinler ve Sosyal Mesafe” idi..
Bu araştırma için 40 kişiyle konuşulmuş... Konuşulan kişilerin ortak özellikleri şöyle anlatılıyor:
“Prestijli orta öğretim ve yüksek öğretim kurumlarından mezun, orta üst gelir grubundan, iyi mesleki pozisyonlara sahip, kendisini cumhuriyetçi-laik değerlerin taşıyıcısı olarak gören...”
Şu durum araştırmacılar tarafından özellikle vurgulanıyor:
“Burada özellikle belirtilmesi gereken husus, araştırmanın yukarıda temel özellikleri belirtilen kesimlerin genelini temsil etme gibi bir iddia taşımadığıdır.”
Bu araştırma üzerine biri Milliyet’te olmak üzere gazetelerde iki köşe yazısı okuduk...
Birinin başlığı: “Kemalist elitler ve AKP”.. Diğerinin başlığı: “N’olcak bu Kemalist beyaz Türklerin hali?” Yazılarda Kemalistler eleştiriliyor. Oysa araştırma raporunda ankete katılan 40 kişinin “Kemalist elit”i temsil ettiğini belirten bir ibare yok... Olsa olsa çağdaş - batılı yapılanmanın temsilcileriydiler. Ne gerek vardı onların sözlerini Kemalistlere fatura etmeye.. Nedir bu bitmeyen kin?
Tarama...
Eminönü’de vapur iskelelerine giden kaldırıma bir polis aracı yanaştırılmış. İki polis memuru hemen aracın yanında kimlik kontrolu yapıyor. Bir memur vapura giden kişilerden gözünün tutmadıklarını durdurup kimliğini istiyor. Diğer memur elindeki cihaza kimlikteki bilgileri girerek şahsın aranıp aranmadığını kontrol ediyor. O arada birçok vatandaş vapuru kaçırıyor. Polis otosu ve memurlar uzaktan seçildiği için gerçekten suçlu biri, ilerden manzarayı görüp gerisin geri kaçabilir. O yüzden suçlu birinin kimlik kontrolüne takılması zayıf ihtimal. Olan akşam vakti yorgun argın bekletilen ve vapuru kaçıranlara oluyor...