Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“F atih camiini bombalayacaklardı”... “200 bin kişiyi stadyumlara dolduracaklardı”
“Ege üzerinde kendi uçağımızı düşüreceklerdi”
Taraf Gazetesi bu korkunç eylemlerin yer aldığı planları ele geçirmişti! Ahmet Altan şişirip servise vermişti. Dehşet senaryosu günlerce manşetlerde dolaştı, ekranlarda döndürüldü. Kamuoyu hazırlandı, tutuklama furyası başlatıldı. Aradan 6 hafta geçti. Herkes tahliye... Neden? Muhtemel nedenlerden biri Çetin Doğan’ın görüşlerinin yer aldığı:
http://cdogangercekler.wordpress.com/
adlı sitede günlerdir ısrarla yazılıyordu:
- Bu plan baştan aşağı düzmecedir.
Aynı sitede günlerdir Balyoz planındaki tutarsızlıklar açıklanmaktaydı...
Örneğin Taraf gazetesi yayınlarında ısrarla “altında Çetin Doğan’ın imzası bulunan Balyoz belgesi” ibaresini kullandığı halde bu planların hiçbirinin üzerinde Çetin Doğan’ın imzası yoktu. 11 sayfalık ana metnin altında “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı Çetin Doğan” gibi, ne anlama geldiği belli olmayan bir ibare vardı. 2002’de hazırlandığı öne sürülen plandaki kimi bölümler, 2005 yılında yapılan Milli Ekonomi Kongresinin sonuç bildirgesinden aynen alınmıştı! Askerliğe uymayan bir terminoloji kullanılmıştı...vs...vs...
Önceki gün 9’uncu Ağır Ceza, dün 12. Ağır Ceza verdikleri tahliye kararlarıyla darbe iddialarını çökerttiler...
Bir oyunun bozulmasına sevinmeli mi? Yoksa görev başındaki albayların, generallerin, amirallerin veya yaşı 70’leri bulmuş emekli subayların bu ülkede alelade sabıkalılar gibi kolayca hapse atılmasına, onca ailenin boşuna acılar içine düşmesine üzülmeli mi?

Haberin Devamı

Gökçek farkı!
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak, hakkında bir soruşturma ya da dava olmadığı halde sırf iddialar üzerine İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından görevden alındı. Herkes merak ediyor. Örneğin Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bu konudaki durumu nedir? Tertemiz, pırıl pırıl olduğu için mi Beşir Atalay ona dokunmuyor?
Soruya CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in yanıtı:
- Ankara Belediyesi’nin hemen hemen her biriminden yaptığı her iş ve ihaleden usulsüzlük, yolsuzluk fışkırıyor. Sadece birkaçının isimlerini vereyim; Kesikköprü projesi, Eskişehir yolu, Sevgi Evleri, Gökkuşağı Projesi, Belbeton. Belbeton’da sadece bir kalemde belediyeyi 1 trilyon lira zarara soktu ki bu olay bir başka yönüyle başlı başına kara mizahlık olaydır.
- Özetle anlatın o zaman.
- Ben, Belbeton’un kaynakları yandaşlara peşkeş çekiliyor, diye demeç verdiğimde Melih Gökçek, hemen beni iftira etmekle suçlamaya başladı. Kendisine elimde belgeler olduğu bilgisini ulaştırıp, o belgelerle ilgili bir - iki ipucu verince beni suçlamayı hemen kesti, o güne kadar dokunmadığı Belbeton Genel Müdürü’nü görevden aldı.
- Gökçek’in dokunulmazlığı sürüyor sonuçta.
- İçişleri Bakanı tarafından özel korunmaya alınmış adeta. Yolsuzlukları anlatıp görevden al, diyoruz, almıyor. Mahkemeden yargılanması yönünde karar çıkartıyoruz, izin vermiyor. Bunun üzerine Danıştay’a gidiyoruz. Orası da yargılansın, diyor, onu da uygulamıyor.

Haberin Devamı

Elçi
İsveç Büyükelçimiz Zergün Korutürk, İsveç Meclisi’nin soykırım kararını protesto için Ankara’ya çağrılmıştı. İki hafta kaldıktan sonra görev yerine döndü. ABD Büyükelçimiz Namık Tan da Washington’a dönüyor. Aradan geçen sürede ne ABD’ye, ne İsveç’e karşı en ufak yaptırım uygulayabildik. Parlamentosunda Ermeni soykırım tasarısı bulunan diğer ülkelere de şu mesajı vermiş olduk; tasarıyı geçirirseniz çok çok elçimizi çağırır iki hafta dinlendiririz, bizden çekinmeniz için sebep yoktur.
Özet: Kararsız, ilkesiz, diplomasi kültüründen yoksun yöneticilerin liderliğindeki ülkeler dünya milletler ailesi içinde şamar oğlanı olmaya mahkûmdurlar.

Haberin Devamı

Soru: Venedik kriterleri bize nasıl yansıdı?
Yanıt: Yargıda reform yapıyoruz diye yargıyı ele geçirmeyi denediler...
Haldun Ertem

TEKEL
Başbakan Erdoğan TEKEL işçilerinin basın açıklamasını engellemek üzere polisin Ankara’yı abluka altına alması emrini savunurken:
- Yasal olmayan eylemlere izin vermeyiz, dedi...
Oysa işçiler izin almak zorunda değil. Anayasa:
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” diyor.
Önceden haber vermek yeterli.
Ancak “Açıkça kamu güvenliğini tehlikeye düşürme” halinde sınırlama olabilir ki...
TEKEL işçilerinin eyleminden de öyle bir sonuç doğmuyor.
Başbakan’ın özgürlük anlayışı hayli sınırlı...
Ve bu sınırlı özgürlük anlayışıyla daha özgürlükçü bir anayasa yapacağız inşallah...

İğne
Gazeteci arkadaşımıza doktoru Voltaren Ampul yazmış... 5 ampul yaptıracak... Bahçelievler’de oturduğu için JFK Hastanesi’nde yaptırdığı ilk iğneye 8 TL ödemiş. Gerisini anlatıyor:
“Kısıklı’da çalıştığım için ikinci iğneyi Çamlıca Özel Erdem Hastanesi’nde yaptırdım, 5 TL ödedim. Üçüncü iğneyi bir toplantı yüzünden gittiğim Fulya’da, İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde yaptırdım. 25 TL istediler. Özel sağlık sigortam olduğundan ve biraz rüzgâr yaptığımdan 12 TL’ye indiler.
Dördüncü iğneyi Karaköy’de toplantım olduğundan Avusturya Sen Jorj Hastanesi’nde yaptırdım. 5 TL ödedim.
Beşinciyi Kadıköy - Moda Polikliniği’nde 4 liraya yaptılar.
Bir arkadaşım Taksim’deki özel bir hastanede 35 TL’ye iğne yaptırdığını söyledi.
Hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında bir iğnenin standart fiyatı neden yoktur?
Bu arada Voltaren’in içinde 5 ampul var. Fiyatı 8,32 TL, tanesi sadece 1.7 lira !”