Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Genç Şair Orhan Tüleylioğlu düz yazıyla şiiri ekleyip - kenetleyip "Barbar Uygarlık" (Ürün Yayınları) adlı çok hoş bir kitap oluşturmuş. Savaştan barışa, rakıdan sigaraya pek çok konu, yerli yabancı şair ve düşünürlerin satırlarıyla ayrı bir şiir oluşturuyor. İçinde Jura Soyfer'e ayrılmış bir bölüm de var.
1912 yılında Rusya'da doğan, 27 yaşında Viyana'da ölen, ailesiyle göç ederken Türkiye'ye de uğrayan bu genç sosyalistin şiirinden bir bölüm aktaralım:
***
Belki de insandık bir zamanlar
ya da insan olacağız günün birinde
bütünüyle iyileştiğimizde her şeyden
Ama bugün insan değilsek neye yarar.
***
Kurtulacaksa içimizdeki insan günün birinde
Ancak bir yol gider bu özgürlüğe
Saat başı sormak, bizler insan mıyız?
Ve saat başı vermek yanıtını: Hayır...
***
Bizler daha resmi çizilmemiş insanın
kötü birer taslağıyız yalnızca
Zavallı bir mırıldanışı sonraki büyük şarkının.
İnsan mı diyorsunuz bizlere? Bekleyin daha.

Cankurtaranımızı ambulans olmaktan kurtaracak bir cankurtaran yok mu?


Hikâye gerçek midir, uydurma mı? Günahı anlatanın boynuna... Motosikletle Trabzon'dan Rize'ye giden bir turist aşırı rüzgârdan rahatsız olunca ceketini çıkarıp, düğmeli tarafı arkaya gelecek şekilde yeniden giymiş. Tekrar yola koyulmuş. Ancak, tam Rize'ye yaklaştığında yağmurlu yolda kayıp düşmüş. Biraz sonra arkadan gelen minibüs kazayı görüp durmuş. İçindekiler motosikletlinin başında duran Karadenizliye sormuşlar:
- Hemşerum, ne oldi bu adama?
- Öldi...
- Nasıl öldü, bunun yaraları o kadar da ağır değil...
- Adam, motosikletten düştüğünde hafif yarali idu. Ancak, başi ters dönmüş idu. Başını tüzelttum, öldi."

Bir oyunda "Nutuk"tan yararlandığı için Devlet Tiyatroları Atatürk'e telif hakkı ödeyecekmiş.
O "Nutuk" para için değil, onurlu bir ulus yaratmak için okunmuştu.

Çorum'da okulları denetleyen Vali Erhan Tanju, İnönü Lisesi'nde bilardo masası görünce okul müdürünü azarlamış, "Rulet de oynatsaydın bari" demiş. Dün gazetemizde bu haberi okurken düşündük...
Öğrenci için çok daha faydalı bir oyun; "satranç" neden yok okullarımızda?
Satranç hem oyun hem derstir. Çocuğun zekasını, hafızasını, problem çözme gücünü, kısa sürede düşünme ve karar verme yeteneğini geliştirir... İnsanın yaşamını zenginleştirir...
AB ülkelerinde, ilkokulların üçüncü sınıfından itibaren satranç seçmeli ders olarak okutuluyor. Bulgaristan, Yugoslavya, Rusya gibi ülkelerde satranç okulları var.
Bizim Satranç Federasyonu, Türkiye'de okullara satrancın seçmeli ders olarak konulması için çaba gösteriyor. Ama sonuç alamıyor. Sadece geçen yıl yağışlı havalarda cimnastik dersi yapılamadığı takdirde satranç dersi yapılması için bir yönetmelik yayınlanmıştı. Cimnastik hocaları satranç bilmediği için karar uygulanamadı.
Ama şu her zaman mümkün... Okul kantinlerine belli sayıda satranç takımı bulundurma zorunluğu getirilebilir, öğrenciler ders aralarını öğle yemeği sonralarını, geyik muhabbeti yerine satrançla değerlendirebilir.
Türkiye ve Uluslararası Satranç Federasyonlarında görevli satranç hocası Ozan Çakır, Kadıköy'de Nihat Işık İlkokulu kantinine 10 adet satranç takımı konulduğunu, öğrencilerin her teneffüste takımları kapıştığını anlattı dün telefonda. Diğer okul velilerinden aynı yönde talepler geliyormuş.
Sevgili okul müdürleri... Kantinciler... Veliler... Böyle küçük ama yararlı bir hamleyi hep birlikte neden gerçekleştiremeyelim?

TÜSİAD, ani bir açıklamayla Irak'a asker gönderilmesine karşı çıktı.
Seyreyleyin şimdi pusulası TÜSİAD olan "asker gönderelim"cilerin muhteşem dönüşlerini...