İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Necat Ede, “Baskı altındayım” diyerek davadan çekildi.
Kimdir Necat Ede?
Ergenekon davasında “kuvvetli suç şüphesinin ortadan kalktığı” gerekçesiyle E. Org. Hurşit Tolon’un tahliyesine karar veren yargıç...
Gerisini haberden okuyoruz:
“Hâkim Necat Ede, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal’ın tutukluluğuna yapılan itiraz öncesinde, bazı gazete ve internet sitelerinde, ‘Tolon’u tahliye eden hâkim Haberal’ı da tahliye edecek’ şeklinde çıkan haberlerin ardından ‘baskı’ altında olduğunu söyleyip Ergenekon kapsamında kendisine görev verilmemesini istemişti. Bu haberler üzerine Adalet Bakanlığı’nın hakkında soruşturma başlattığı Ede, üzerindeki baskının bazı medya organlarında çıkan haberlerle sınırlı olmadığını, kurumsal olarak da ciddi baskı altında olduğunu öne sürdü. 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi, Ede’nin çekilme talebini kabul etti..”
Bir süredir açıkça görülüyor... Yandaş basın ve temsil ettiği güçlerin amacı bu davada gerçeklerin ortaya çıkmasından çok hapistekilerin mümkün olduğunca uzun süre içerde yatırılmasıdır. İntikam almaktır. O yüzden davanın başından beri tahliyeleri önleyici komplo haberler üretiliyor. Demek ki, Adalet Bakanlığı da bu haberlerin etkisinde kalıp hedef alınan yargıç için soruşturma açmış... Yargıç Ede de baskıyı protesto amacıyla davadan çekilmiş.
Hukuk, adalet, izan, vicdan, demokrasi... Unutmayalım; bu kavramların ortadan kalktığı bir Türkiye’de kimse huzur içinde yaşayamaz...
2005 - 2007 yılları arasında tutuklu ve hükümlü sayısında Avrupa birincisi olmuşuz.
AKP’nin başarı hanesine bir artı da hapishanelerden geldi...
Haldun Ertem
Alkollü içki reklamlarında yapılan değişiklik neticesinde “Rakının yanında balığa” yasak geliyormuş.
Sonunda onları da böldüler....
Ahmet Nedim
“Başlarken...”
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yeni Genel Başkanı Prof. Aysel Çelikel dün Anıtkabir’i ziyaret etti. Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu. Onur Defteri’ne yazdığı satırların bir bölümü şöyleydi:
“Büyük Atatürk,
Türk milletine armağan ettiğiniz “Misakı Milli hudutları” içindeki Cumhuriyeti, devrimlerinizi, laikliği tartışmaya çalışanlar var.
Ülkemizin, sizin işaret ettiğiniz “harici ve dahili düşmanları” bugün de faaliyetteler.
Etnik grupların beraber yaşama sevincinin ifadesi olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” söylemi bazılarına ağır geliyor.
Ülkenin değiştirilmez hudutları üstünde hayali haritalar çiziliyor.
Günün modası demokrat olmanın olmazsa olmazı; Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçlamak, eleştirmek. Kadınlara kazandırdığınız hakları çok görenler var.
Bütün bu koşullarda da huzurlarınıza kimseyi şikâyete aczimizi ifadeye gelmedik.
Sonuna kadar mücadele azmimizi ve kararlılığımızı bildirmeye geldik...”
Bedava kömür!
Meclis’in KİT Komisyonu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun 2007 yılı hesaplarını inceliyor. Ortaya seçimlerde dağıtılan kömürlerle ilgili çarpıcı gerçekler çıkıyor...
Vatandaşa bedava dağıtılan kömürlerin Fak Fuk Fon’daki parayla alındığı sanılıyordu.
Meğer tam 252 milyon liralık kömür, TKİ’den bir kuruş para ödenmeden alınmış.
Para sonradan da ödenmemiş.
TKİ devletten parasını alamayınca özel bankalara başvurmuş, yüksek faizlerle borçlanmış...
Toplam borcu 529 milyon lirayı bulmuş...
Bu yüzden bugün bankalara dünya kadar faiz ödüyor...
Bize bu bilgiyi veren KİT Komisyonu üyesi CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal sözlerini şöyle noktalıyor.
“Devletin Yüksek Denetleme Kurulu, bütün bunları raporunda belirtmiş. Ben de muhalefet milletvekili olarak dile getirdim. Ama AKP’li komisyon başkanı işin üzerini örttü...”
* Abdullah Gül, “Türkiye’de hiçbir şey gizli kalmaz” demiş.
Buna meşhur Dolmabahçe görüşmesi de dahil mi?
Okunmuş şeker
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) bu hafta sonu yapılıyor... Heyecan son haddinde...
Devlette göreve girmek için KPSS’yi geçmek zorundasınız...
O yüzden binlerce aday harıl harıl çalışıyor...
Bu tür sınavlardan önce türbelere, evliyalara koşup adak adayanlar çoktur.
Ankara’da “İhtiyaç Akademi” adlı bir KPSS kursu, adayları bu tür zahmetlerden kurtarmak için “okunmuş kalem ve okunmuş şeker” dağıtacağını açıklamış. BirGün’ün haberine göre:
Eğitim-Sen Başkanı Zübeyde Kılıç, bu uygulamayı, “Dinle ticaret bir arada insanların umutlarını sömürüyor” şeklinde yorumluyor. Psikiyatrist Prof. Dr. Selçuk Candansayar ise “Bu uygulamalar, bireylerin yetersizlik duygusunu pekiştirir, onları pasifize eder” diyor...
Ama kendisini zaten yetersiz görenler için bu gerekçeler sanırız pek anlam ifade etmiyor.