Açık Pencere Bayrağın anlamını korumak istiyorsak anlamlı zamanlarda anlamlı yerlere dikmeliyiz.Tabii her şeyden önce bayrağın temsil ettiği yüce değerleri korumak şartıyla...Prof. Erol Manisalı geçenlerde bu konuda bazı gerçekleri hatırlatma gereği duydu. Dedi ki:"... Bayrak siyasi, iktisadi, kültürel ve askeri anlamda ulusal çıkarların bizim egemenliğimizde olduğunu göstermesi gereken bir simgedir. Eğer saydığım bu değerler yoksa, bayrak sadece bir bez parçası haline gelir.Bütünlük yoksa, bağımsızlık yoksa, özgürlük yoksa; ülke siyaseti, ekonomisi, güvenliği ve kültürü başkalarının elinde ise bayrağın bulunması bir anlam taşımaz.İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde dev bayraklar asılmaya başlandı. Bayrakların büyümesi ne anlama geliyor? Bayraklar büyüdü; iktisadi olarak daha güçlü mü olduk? Yoksa yabancılar ülkeyi şirketleriyle denetim altına alıp işgal ederken bayraklarla bir şeyleri örtmeye mi çalışıyoruz?Ülke topraklarını, yeraltı madenlerini, en stratejik iletişim tesislerini Batı devletlerinin eline bırakırken, acaba bu işgali örtmek için mi bayrakları büyütüyoruz?"Bayrak bir ulusal ve yüce simgedir. Altında dönen kirli dolapların gizlenmesi için kullanılmamalıdır... İstanbul'un yüksek tepelerine, meydanlarına her tarafına kocaman bayraklar dikiliyor... Bayrağımız güzeldir. Her ülkenin olduğu gibi bizim bayrağımız da ulusal varlığın, onurun, gururun, bağımsızlığın, egemenliğin, özgürlüğün simgesidir... AKP Genel Merkezi'ne komşu olan içkili eğlence merkezi Laila içkisiz lokantaya çevrilecekmiş. Orası İran toprağı mı sayılıyor? Teknik eğitim ve meslek eğitim fakülteleri yılda yaklaşık 10 bin mezun veriyor. Ne var ki ağustos döneminde kadrolar açıklandığında görüldü ki bu okullardan tek bir kişiye bile devlet kadro ayırmamış. Mezunlar haklı olarak soruyor: "Madem bu ülkenin yapı öğretmenine, elektrik öğretmenine, elektronik öğretmenine, mobilya öğretmenine, makine öğretmenine ihtiyacı yok neden sürekli bu bölümlere öğrenci alınıyor?"Sonuçta Teknik Eğitim ve Meslek Eğitim Fakültesi mezunları bu olayı kınamak için yarın Ankara'da toplanıyorlar. Bakalım sesleri duyulacak mı? Ankara'da eylem Samsun'un Tekkeköy ilçesinde 2003 yılında kurulan iki mobil santral 4 ay çalıştırılmış, ancak yarattığı çevre kirliliğine karşı halkın yükselen tepkisine bir de Danıştay kararı eklenince faaliyet durdurulmuştu.Adı mobil ama kendileri sabit olan bu santrallardan biri, geçenlerde elektrik sıkıntısı bahanesiyle yeniden faaliyete geçirildi.Tekkeköy'den gelen mesajda halkın bu santralın çalışmasından çok rahatsız olduğu ve yeniden eylem planlandığı bildiriliyor. İlgililerin ilgisine... Tekkeköy rahatsız Bolu 30 Temmuz günü acı bir olayla sarsıldı. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde yaklaşık 20 yıldır Başhekim olan Dr. Sedat Turgay pompalı tüfekle hayatına son verdi...Yakınları ve sevenlerinden mektuplar alıyoruz. İşte onlardan biri:"Sedat Turgay çok başarılı ve sevilen bir insandı. Ekonomik durumu iyiydi. Buna rağmen ailece çok mütevazı bir yaşam sürüyor, herkese alçakgönüllü davranıyorlardı. Kapısı gece gündüz hastalarına açıktı. Fakirleri ücretsiz tedavi ederdi. Bolu dışından da hastaları vardı.Başhekim ünvanı bu sağlam özellikleri nedeniyle verilmişti. Tek bir bina olarak göreve başladığı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'ni geçen süre içerisinde çok yönlü ve kapsamlı bir komplekse dönüştürmeyi başardı. Sağlık Bakanlığı'ndan dört ay önce iki müfettiş Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'ne teftişe geldi. Dört ayı geçen bir süre çalıştılar. Amaç Dr. Sedat Turgay'ı hakkında rapor tanzim ederek bu görevden almak ve yerine kendi kafalarına uygun bir başhekim görevlendirmekti. MG adlı müfettiş Dr. Sedat Turgay'a personeli yanında gurur kırıcı davranışlar sergiliyor, onu çalışanlarının yanında küçük düşürmek için ne gerekirse yapıyordu. Sonunda böylesi haksızlığa tahammül edemeyen Sedat Turgay'ı intihara sürüklediler. Bir koltuğu ele geçirmek için bir başhekimin hayatını söndürdüler. Olay resmen cinayettir." Bolu'da ne oldu? Madde 3) Loca içinde en az iki görevli personel bulunur. Madde 5) Bu görevliler loca kapılarının yanlarında basın mensuplarını görecek bir şekilde durur. Tören rahattaki gibi kollarını arkaya bağlar ve daima basın mensuplarını gözetler, doğabilecek herhangi bir tehlikeye karşı hazır bulunur.Madde 9) Ön sırada oturan basın mensuplarını dikkatle gözetler. Genel Kurula herhangi bir eşya düşürenleri tespit eder. Locadan dışarı çıkartıp durumu amirine bildirir.(Bu maddeler TBMM Basın Locası Görev Talimatı'ndan alındı...) m.asik@milliyet.com.tr Loca'da tehlike!