Bedri Baykam dünkü Cumhuriyet’te yaralanmasından sonraki ilk yazısını yazdı... Kendisini öldürmek kastıyla bıçaklayan saldırganın uzun süre izlediğini, uygun bulduğu zamanda saldırıyı gerçekleştirdiğini söylüyor ve soruyor:
- Bu caniye bu cinayet siparişini kim verdi?
Bedri Baykam sıradan bir adam değil... Atatürkçü ve CHP’li kimliğinin yanısıra laikliğin, çağdaşlığın, çağdaş sanatın önde gelen savunucusu... Evet Bedri taviz vermez kişiliği, krala çıplak diyen tavrıyla bazılarınca sevilmeyebilir. Ancak yapılan saldırı Bedri’nin kendisine değil temsil ettiği değerlere idi. O yüzden CHP’nin ve gazetesi Cumhuriyet’in bu konuya çok ciddi ve ısrarlı eğilmesi gerekirdi. Basınımız da maaşallah. Başkası olsa kökenini, çevresini, kimliğini sıkı sıkı araştırır. Ama bu meczubun kimliği üzerinde nedense durulmadı. Arkasında kimler var, hâlâ meçhul. Bir siyasi cinayet teşebbüsü bu kadar sıradanlaştırılmamalıydı...
CHP’ye dönersek... Kemal Kılıçdaroğlu Tayyip Erdoğan’la polemik yapmayı öğrendi... Artık başa baş laf yarıştırıyor. Ancak temel meselelerde parti ortada yok. Örneğin ÖSYM rezaletleri konusunda adaylar ve ailelerine sahip çıkamadı. Kendi sınav modelini ortaya koyamadı... İzmir Belediyesi baskınında parti yine ortada yok... Dış siyasette Ortadoğu’nun diktatörleriyle kurulan “sıfır sorun” ilişkileri topu attı. Gelecek yönetimler Türkiye’ye tepkili. Libya’da sivil halkı korumaya giden NATO verdiği sözün tam tersini yapıyor. Hükümet etkisiz. CHP bu konularda yok... Muhalefet aranıyor...
Tayyip Erdoğan, “Evelallah Meclis de başörtüsüne açılacak” demiş.
Zimmetçiye, rüşvetçiye, irtikapçıya, kalpazana açıldıktan sonra başörtülüye açılmaması büyük haksızlık olur zaten!
Fahrettin Fidan
Washington’da açıklanan bir rapora göre Türkiye,
basın özgürlüğünde “yarı özgür” kategorisinde yer almış.
Doğru... Bazen iktidarı eleştiren bir yazı yazmaya koyuluyor, yazının yarısında korkuya kapılıp derhal vazgeçebiliyorsunuz...
Haldun Ertem
ÖSYM ’ye Cinali, İzmir ’e Binali, 12 Haziran’da göreceğiz finali...
Yıldırım Tuna
Çılgın oteller
Çılgın Proje konusunda her gün onlarca yazı yazılıyor, demeç veriliyor...
İlk gün bu sütunda sorduğumuz sorunun yanıtı hâlâ yok:
- Montrö anlaşması gereği Boğaz’dan bedava geçiş hakkı olan tanker, yük ve yolcu gemileri bedava geçişi bırakıp neden parayla kanaldan geçsinler?
Sorunun yanıtı yok. Kimileri etrafından dolanıyor.. Örneğin Maliye Bakanı bir hesap yapıyor ki evlere şenlik... Bakın hele:
“Boğaz’daki oteller gibi 40 otel olsa sadece buradan elde edilecek KDV geliri 1 milyar TL’ye ulaşır.”
Konuyu bir otel komisine sorsanız herhalde şunu derdi:
- Abi pencereden boğazı seyretmek varken adam neden 100 kilometre ötedeki kanala nazır oteli tercih etsin. Tankerleri seyretmek o kadar mı zevkli?
Akıl fikir ihsan eylesin yaradan diyoruz...
İzmir’de baskın...
Ülkemizde belediyeler de ikiye ayrılıyor... Bir: Elazığ, Kayseri gibi yolsuzlukları ayyuka çıksa da haklarında soruşturma açılmayan belediyeler... İki: Üzerinden yolsuzluk dumanı çıksın - çıkmasın didik didik aranan muhalif belediyeler.. Son örnek: İzmir, Kuşadası vs...
İzmir Belediyesi’nin Genel Sekreteri Pervin Genç ile iki bayan yardımcısı Serpil Baran ve Ferda Eser (Eski Balçova Emniyet Müdürü) dahil 31 eski ve yeni belediye yetkilisi dün bu satırlar yazılırken hâlâ gözaltındaydılar...
Bilgisayarlar götürülmüş İzmir Anakent Belediyesi’nde işler durmuştu...
Yandaş basın siyasi mitinglere belediye tarafından kumanya gönderilmesinden dem vuruyordu. Tabii kimsenin aklına Başbaka’ın seçim gezilerine devletin uçağı ile gitmesi gelmiyordu. AKP’nin İzmir Adayı Kültür Bakanı Ertuğrul Günay durumdan rahatsız olduğunu söylüyordu.
- Ancak, diyordu Günay, emir savcılıktan geldiği için yargıya müdahale edemiyoruz...
Ne güzel... Ama bazan da müdahale edebiliyorlar yargıya. Mesela AKP hakkında kapatma davası açıldığında Ertuğrul Bey Başsavcı için bakın ne deyiş:
“Türkiye’nin iyiye ve ileri gitmesini istemeyen kişiler çok önemli yerlere sızmışlar. Türkiye bununla hesaplaşacaktır meraklanmayın Türkiye demokrasisi bu tuzağı aşmayı başaracaktır. Halka güveniyoruz...”
Seçime gidilirken CHP’li belediyelerin basılması halkta tepki mi yaratacaktır, korku mu? İktidar anlaşılan bu tür güç gösterilerinin karşı tarafta itibar kaybına yol açacağını kendilerine ise oy getireceğini hesaplıyor.
Ayrıca İzmir’de kaybedecekleri fazla bir şey olmadığını düşünüyor olabilirler......
Haydar ve Paşa
Mehveş Evin arkadaşımız internette alan adı yasakları konusunda “Hadi nefes, ılık, sıcak gibi sözcükler yasak da Haydar neden yasak?” diye sormuştu... Okurumuz İlgi Bilge diyor ki:
- Haydar tabii yasak olur... Paşa da yasak... Haydarpaşa diye açık açık yazamamışlar, Haydar’ı da Paşa’yı da alan adı olarak almayı yasaklamışlar. Örneğin haydarpasaotelolmasin.com diye bir internet sitesi kuramazsınız artık...”