Genelkurmay Askeri Savcılığı, “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı” başlığıyla Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin Genelkurmay bünyesinde hazırlanmadığı sonucuna vardı. Anlaşılan, belgenin altında imzası bulunan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek ve mesai arkadaşları bu belgenin kendilerince hazırlandığı savlarını reddettiler. Daha net bilgiler kuşkusuz sözü geçen belge üzerinde kriminal inceleme tamamlanınca ortaya çıkacak.
Cumhuriyet savcılığı da dün Albay Dursun Çiçek’i ifadeye çağırarak kendi bünyesindeki soruşturmayı hızlandırdı.
Demokrasiye inanmış herkesin ortak dileği bu belgeyle ilgili karanlığın aydınlatılması, sorumluların cezalandırılmasıdır...
Bunu da kotaracak olan askeri ve sivil yargıdır.
Ancak yargıya rahat çalışma zamanı ve zemini bırakılacak mı? Sorun bu...
Örneğin Başbakan pazar günü Urfa Kongresinde “Partimize karşı yapılan bu gayri hukuki sürece seyirci kalamayız” sözleriyle belgenin sahteliğini ilk günden ihtimal dışına itiverdi.
Medyanın bir kesimi Taraf’ın haberinin yayımlanmasıyla birlikte TSK’ya yaylım ateşini başlattı.
Soruşturma sonucunu beklemeye niyetli olanların sayısı fazla değil.
Toz duman arasında şu soru da fazla sorulmuyor:
Bir şüphelinin ofisinde ele geçirildiği bildirilen belge neden savcılıktan önce Taraf gazetesine aktarılıyor?
Hem belgeyi sızdıranlar hem kurulduğundan beri TSK’yla savaşı misyon edinmiş olan Taraf gazetesi suç işlemiş durumda... Ancak malum, iktidarın işine yarayan tertipler bir süredir suç da olsa meşru sayılıyor!
Sürüp giden hukuksuzluklar ve medya kirlenmesi vatandaşta büyük kafa karışıklığı ve güvensizlik yarattı. Kim neye inanacağını bilemez halde. En vahimi de işte bu durum...
Şaşırtan kadro....
Hürriyet’te önceki gün bir ilan... İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nden verilen ilana göre Tıp Fakültesine 1, Mühendislik Fakültesi’ne 1 profesör alınacak... YÖK iki yıldır İstanbul Üniversitesi’nin tıp fakültelerine kadro vermiyor. Yüzlerce kişi kadro bekliyor... Derken aniden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne 1 adet nöroşirurji (beyin cerrahisi) profesörü kadrosu verilince tabii herkes şaşırıyor. Bu sürpriz üzerine öğretim üyeleri küçük bir araştırma yapıyor... Tıp Fakültesindeki kadronun bir ünlünün yakını için açıldığı saptanıyor... Bu doçentin adının son harfi “t”, soyadının son harfi “n”... Geniş bilgi ilerde...
Alan da kaçan mı?
Bir grup yazar Brüksel ve Berlin’e davet edildi... AB’nin yetkili isimleriyle görüştürüldü. Olli Rehn ile Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier Türkiye’nin bu yıl sonuna kadar Kıbrıs’ta limanları açması gerektiğini anımsattılar. Kimi yazar arkadaşlar dönüşte şöyle yazılar yazdılar:
“...2014’te tam üyelik hiç de hayal değil, yeter ki ev ödevlerimizi iyi yapalım... Türkiye’nin ipi kendi elinde... vb...”
Oysa AB Türkiye’ye tam üyelik yolunu çoktan kapattı. Sarkozy ve Merkel bu konuda kesin mesajlar veriyor. Ama arkadaşlar bunlardan habersiz gibi:
- Kıbrıs’ta limanları açalım AB yolu açılacak, havasını basıyor.
Siz hiç: ”Kıbrıs’ı verirseniz AB’ye tam üyelik yolu açılır” diyen bir AB yetkilisi duydunuz mu?
Bulanık işler...
Karanlık işleri çözme konusunda belli bir yeteneğe sahip olan CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’na arkadaşımız Fahrettin Fidan son belgeyi soruyor:
- “Belge”ye siz ne diyorsunuz?
- Ortada gerçek mi sahte mi olduğu henüz kanıtlanmamış bir “belge” var. İlk izlenimimi soruyorsanız... İlk bakışta bana pek inandırıcı gelmedi.
- Neden gelmedi?
- Bir kere belgede kullanılan üslup bırakın askeri, herhangi sivil resmi bir kurumun raporunda kullanabileceği türden üslup bile değil. Sonra bir raporun rapor niteliği taşıyabilmesi için en azından kişiye böyle bir görevin verilmiş olması lazım. Söz konusu belgede sadece bir albayın adı var. Ona kim böyle bir rapor hazırlama görevi vermiş, ne zaman vermiş, bunlar yok. Böyle daha başka garabetler var.
- Mesela?
- Bu belgenin Serdar Öztürk’ün ofisinde yapılan aramada ele geçtiği söyleniyor. Ancak Serdar Öztürk’ün avukatı, o belgenin başkaları tarafından oraya konulduğunu iddia ediyor. Ayrıca, müvekkiline sorguda bu belge ile ilgili hiçbir soru sorulmadığını söylüyor. Bu belge madem ki TSK’da düzenlenmiş belgedir, o zaman ilgili savcılığın belgeyi derhal soruşturma açılması istemiyle askeri savcılığa iletmesi gerekirdi. Ama askeri savcılığa ulaşmayan belge ne hikmetse malum medyaya ulaşıyor.
- Belge sahtedir mi diyorsunuz?
- Ben, soruşturmanın sonucunu bekleyelim diyorum. Belge gerçek de çıksa sahte de çıksa Başbakan sonuna kadar üzerine gitmelidir.
Nazik Beyler
Tarih: 14 Haziran 2009, Pazar... Saat: 13.00 - 14.30 suları... Yer: Yeşilköy Atatürk Havalimanı VIP Salonu önü... Singapur Devlet Başkanı’nı uğurlamak için gelen 35 - 40 resmi aracın, askeri araçlar dahil, hepsi “çalışır vaziyette” bekletiliyor. Sebep? Klimalar çalışsın, araçlara dönecek değerli ve nazik bürokratlar sıcaktan bunalmasınlar...
Bu haberi bize ileten Prof. Orhan Kural ekliyor:
- Ne havanın kirletilmesi ne bizim cebimizden harcanan benzin ve mazot, hiç birinin umurunda değildi...
Halk tepki göstermezse elbet böyle olur.
AKP’li Kars belediye başkanı, Erdoğan’ın ziyareti öncesi kapıdaki kadın heykellerini kaldırtmış.
Heykellere düşman olan yalnızca Taliban değil tabii ki...
Haldun Ertem