Alman Deutsche Welle ajansı, hemen her eyalette buna benzer davalar bulunduğunu bildiriyor. Örneğin sadece Berlin'de çocuğunun yüzme dersinden muaf tutulmasını isteyen 8, cinsel eğitim derslerinden muaf tutulmasını isteyen 18 aile varmış... Deutsche Welle, bu konuda okur izlenimlerine de yer vermiş. Bir okur şu görüşü bildirmiş:- Müslümanlar Batı ülkelerinde yaşamaya mecbur değildir. Eğer yaşıyorlarsa o ülkenin kurallarına uymak zorundadırlar. Müslüman inanışları Batı demokrasileriyle bağdaşmamaktadır. Bir Batı ülkesi, İslami rejimi kabul etmeden Müslümanların tüm isteklerini yerine getiremez...Son cümlenin altını çizelim... Üzerinde düşünelim.... Ve kendi kendimize soralım: Avrupa'ya bu tür dayatma ve zorlamalar taşırken bir yandan da bizi üye almalarını beklemek gerçekçi olabilir mi? Almanya'nın Düsseldorf kentinde bir Müslüman aile 11 yaşındaki erkek çocuklarının kızlarla birlikte yüzme dersine girmesine itiraz ediyor. Buna çözüm istiyor. Kimliği açıklanmayan ama Türk olduğu sanılan aile, Düsseldorf İdare Mahkemesi'ne başvuruyor. Mahkeme karar vermekte zorlanıyor. Sonunda ailenin talebini reddediyor. Gerekçe: "Almanya Kuran'la yönetilen bir ülke değildir, o yüzden inançların eğitimi etkilemesine izin verilemez, çocuğunuzun kızları görünce gözlerini kapatması daha uygun bir çözümdür." Erdoğan diyor ki: "Bu millet bizi seçti. Verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanacağız." Laik cumhuriyetçileri korkutan da, o "son" işte... Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kesik başı Viyana Müzesi'nde mi? Bizim gazete dün bu tartışmaya yer vermişti. O arada Mustafa Paşa'nın Merzifon'un Marınca köyünde doğduğu kaydedilmişti. Merzifonlu Paşa, okutulan köy çocuklarının ne büyük başarılara imza atacağının örneğidir. Rivayet olunur ki, 50 yaşında dayandığı Viyana kapılarında:- Ben Merzifon'un Marınca köyünden Mustafa... Oradan kalktım Viyana'yı teslim almaya geldim, demiştir.Bozgundan sonra orduyla İstanbul'a yürüyecek gücü varken başını Belgrad'da cellata teslim etmiştir. Merzifonlu Paşa Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse eşinin türbanlı olması bir sakınca oluşturur mu? Gazetelerimiz, dün eski Cumhurbaşkanı Demirel'in bu konudaki yüksek fikirleriyle donanmıştı... 2007'de işbaşına gelecek yeni cumhurbaşkanı anayasal kurallara uyacak mı, yoksa Türkiye'yi "ılımlı İslam" serüvenine ve iç savaşa mı götürecek?Herhalde bu sorunun yanıtı yeni cumhurbaşkanının eşinin başından daha önemli.. Hele de AKP mensupları laikliği yok edecek en iri adımları atmak için Cumhurbaşkanı Sezer'in süresinin bitmesini beklediklerini açık açık ifade ederken... Çankaya'nın türbanı Erdoğan konuşuyor: "Vekâleten atadıklarımızı uzaydan getirmiyoruz." Biliyoruz, AKP Genel Merkezi'nden getiriyorlar... Gazetelerde haber: "Tunceli'de PKK pususu, 4 şehit daha..." Pazar günü 4 ailenin daha evine ölüm haberi ulaştı, ocağına ateş düştü. Çocuğu askerde olan anaların geceleri yine uykusuz. Kuzey Irak'ta Amerika'nın himayesi altında toparlanan PKK yeniden vuruyor.Ankara ise, ABD'yi protesto edeceği yerde jest üzerine jest yapıyor.Bush'tan randevu alabilmek için İsrail'e 1 milyar dolarlık ihale rüşveti... Washington'a eli boş gitmemek için 385 milyon dolarlık helikopter ihalesi...Daha önce İncirlik hediyesi... Afganistan'a asker jesti.Biz ABD'nin terörle savaşına destek oluyoruz. ABD bize karşı teröristleri destekliyor.AKP, bu hainliğe karşı jest üstüne jest yapıyor.Neden? Çünkü halkını değil, kendi koltuk çıkarlarını düşünüyor.Halkını düşünen Başbakan, kendi evladını vuran ve vurduranlara jest üstüne jest mi yapar?Rüşvetle, jestle, boyun eğmeyle, aşağılanmayı sineye çekmekle ulusal itibar sağlanır mı? m.asik@milliyet.com.tr Pusuda!