Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’nin çarşaf açılımı çarşafladı... Çarşaflılar rozetlerini attılar, partiyi “Hırsız Sevigen” tezahüratıyla terk ettiler. Bu arada çarşafı iyi kullandılar. AKP’ye küstükleri için, çarşafı kullanarak CHP’ye gelmişlerdi. Giderken de CHP’yi aşağılayıp gittiler.
Peki bu olay CHP’ye ders oldu mu?
Ne gezer?
Şimdi de “Her mahallede bir Kuran kursu” açılımı başlatıldı.
Yine her türlü içtenlikten uzak, çarşaf açılımı gibi buram buram din istismarı kokan bir girişim.
Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’nın kadınlar için kurduğu “semt evleri” modelinden Genel Başkan’ın haberi var mı? Binlerce kadın o evlerde meslek öğreniyor, bir yardımlaşma ağına katkıda bulunuyor. Binlerce gence malzemeleri verilerek spor imkânı sağlanıyor.
Her mahalleye bir semt evi.. Her mahalleye bir halk evi... Her mahalleye meslek edindirme kursları.. Her mahalleye spor imkânı... Her mahalleye müzik ve satranç kursu... Üniversiteye giriş kursu... Ne çok iş var yapılacak. Ama bunları anlatması zor, yapması zahmetli. Her mahalleye Kuran kursu çabuk sonuç verecek bir istismar modeli...
CHP toplumdan büyük beklentileri karşılayacağı için değil, çağdaş cumhuriyet ilkelerinin savunucusu olduğu için oy alıyor... Önce çarşaf, şimdi Kuran kursu açılımıyla bu kimliğini dinamitledi. Dursun Atılgan dostumuzun anımsattığı gibi... AKP’nin “her apartmana mescit” projesi vardı. Artık bu tür projelerin de önü açılır. Bu tür yarışları hiç kuşkunuz olmasın AKP ve gerçek istismarcılar kazanır...

Haberin Devamı

Soru: Erdoğan’ın delikanlılık döneminden beri vazgeçemediği alışkanlık nedir?
Yanıt: Tribünlere oynamak...
Haldun Ertem

Kemal Diyojen...
Başbakan son genel kültür gösterisini Ankara belediye başkan adaylarını takdim ederken yaptı... Yine Kılıçdaroğlu’na verdi veriştirdi; “Eline bir mercek almış, Romen Diyojen gibi dolaşıyor” dedi.
Böylece Başbakan, elinde fenerle “Dürüst bir insan arıyorum” diye sokaklarda dolaşan ünlü filozof Diyojen’i... 1071’de Malazgirt’de Alparslan’a yenilen Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i... ve elinde büyüteciyle ünlü dedektif Şarlok Holmes’i birbirine karıştırdı...
Bir telaş var ama ne telaşı? Kılıçdaroğlu’nun seçilip eski kuşkulu dosyaların kapağını aralamasına yönelik bir telaş olmasın?

Haberin Devamı

Öğretmen eylemi
Bugün ikinci hatta üçüncü iş yapmadan... Pazarda limon satmadan, gece taksicilik vs yapmadan geçinebilen öğretmen var mıdır? Varsa sayısı ne kadardır?
Peki, bu koşullara dahi razı... Ama yıllardır atamaları yapılmadığı için onu da bulamayan öğretmen adaylarımızın sayısı? Hemen söyleyelim: yaklaşık 200 bin. Bıçak kemiğe dayandığı için bugün Ankara’da, Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapacaklar... Seslerini bir de bu yolla duyurmaya çalışacaklar. Kamuoyu öğretmenlerle beraber...

Cumhuriyet öncesi
16 Mayıs Ulusal Hukuk ve Tavır dergisinin, Cumhuriyetin 86. yılı dolayısıyla düzenlediği etkinliklerin ilki dün Ulus’ta 1. Meclis binasında yapıldı. Konferansın konusu, “86. Yılında Cumhuriyetin Neresindeyiz?”, konuşmacısı “Şu Çılgın Türkler”in yazarı Turgut Özakman’dı. Özakman bugün Cumhuriyetin neresinde olduğumuza gelmeden, Cumhuriyetin hemen öncesi genel durumumuza ilişkin kimi örnekler verdi. İşte, “Bizim kadar tarihine saygısız ve ondan bihaber... Bizim kadar tarihini küçük görüp aşağılayan bir millet daha yoktur dünyada. Cumhuriyeti küçümseyip Cumhuriyet öncesi dönemi yüceltmeye çalışmak cehalet değilse ihanettir” diyen Özakman’ın verdiği örneklerden bazıları.
- Cumhuriyet öncesi bugünkü Türkiye topraklarında 42 bin köy vardı, hiçbirinde okul ve öğretmen yoktu.
- Okur yazar oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4 idi.
- Tüm Osmanlı İmparatorluğu’nda okuyan kız öğrenci sayısı 500, lisede okuyan kız öğrenci sayısı 250 idi.
- Her dört kişiden biri trahomdu. Frengi ve verem son derece yaygındı. En zengin çocukları bile patır patır veremden ölüyordu.
- Kişi başına milli gelir 4 lira, devletin kişi başına yaptığı yıllık kamu harcaması sadece 50 kuruştu.
- Açlık ve yoksulluktan Türk insanının fizik yapısı ufalmış, cılızlaşmıştı. O kadar ki, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda genç ya da yaşlı olmalarına bakmaksızın 45 kilo gelebilenler askere alınıyordu.
- 3 bin 800 kilometre demiryolu vardı ama bir metresi bile bize ait değildi. Edirne - İstanbul demiryolunu Fransızlar işletiyordu. Kullanmamıza izin vermedikleri için Balkan Savaşı’nda yaralanan pek çok askerimizi İstanbul’a nakledemediğimizden kaybettik.
- Bırakın iktisatçı ve maliyeciyi... Yetişmiş makinistimiz bile yoktu. Neredeyse tamamı Rum ve Ermeni idi. Kurtuluş Savaşı’nda subaylarımız bu makinistlere trenleri, zaman zaman kafalarına silah dayayarak kullandırabiliyordu.

Haberin Devamı

AKP, Tunceli’de seçmenlere beyaz eşya dağıtıyormuş.
Eşyayı alan seçmenler otursun kalksın Kemal Kılıçdaroğlu’yla Kamer Genç’e dua etsin...
Ahmet Nedim