İstanbul Çağlayan’da ‘dünyanın en büyük’ Adalet Sarayı’nın önündeyiz... Her kapıda kâh 50, kâh 100 metre kuyruk var... Soğukta 10 - 15 dakika bekledikten sonra binanın içine girmek kısmet oluyor. Aynen havaalanlarındaki gibi, kemer, çanta, palto, cep telefonu vs bir plastik leğenin içine konularak x - ray cihazından geçiriliyor. Kontrol noktalarını binada biraz daha içeri çekseler halk dışardaki ayazda beklemeyecek oysa...
OdaTV davasını izlemek için Ağır Ceza Mahkemesi’nin kapısına gidiyoruz. İçeri girmek ne mümkün... Yaklaşık 50 izleyici girdikten sonra güvenlik kapıyı tutmuş. Kimseyi bırakmıyor. Anayasa’ya göre duruşmalar alenidir. Tabii salona girebilirseniz.
OdaTV davasının sanığı olan gazeteci arkadaşlarımız 9 ay bu duruşma gününü beklediler. Celse topu topu 2.5 saat sürüyor. Reddihâkim talebinin görüşülmesi için 26 Aralık’a erteleniyor. Yalçın Küçük dışında gazetecilere söz verilmiyor. Soner Yalçın’ın hazırladığı konuşmayı ancak “Odatv.com”da okuyabiliyoruz... Başbakan bu meslektaşlarımızın gazetecilikten başka suçları da olduğunu söylemişti. İddianame açıklandı. Başbakan yanıltılmış. İddianamede suç olarak yalnızca gazetecilik ve kitap yazma faaliyeti var. Deliller toplanmış. Sanıkların kaçması söz konusu değil. Buna rağmen tahliye kararı çıkmıyor. Avukat Şehnaz Yüzer öğle arasındaki sohbetimizde:
- Sanıklar iktidarı yıpratmaktan yargılanıyor, diyor, bu nasıl yıpratmaksa, iktidar her seçimde oylarını arttırıyor...
Bu davanın hiçbir yanını mantıkla izah etmeye imkân yok zaten...
İzmir katliamı...
Tam sayıyı verelim; 52 vergi denetmeni, 5 Sayıştay denetçisi, 2 Mülkiye Müfettişi, 3 bilirkişi heyeti ve Özel yetkili savcılığın görevlendirdiği 20’ye yakın bilirkişi... Aylardır İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne karargâh kurmuş, harıl harıl açık arıyordu. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu uzunca süre sabrettikten sonra bu duruma isyan etmiş, 13 Kasım günü isyanını şu yazılı açıklamayla dile getirmişti.
“Müfettişler ve vergi denetçileri gelsinler. İsterlerse 365 gün 24 saat denetim yapsınlar. Ama taciz etmesinler. Müfettiş, genel müdürü, daire başkanını taciz etmez. Şartlanmış çocuklar geliyor taciz ediyorlar. Urla’da Bakanlık planına uyduk. Şimdi hakkımızda, sen Urla’da vatandaşlara rant sağlayacak plan yapmışsın, diye soruşturma açıldı. İşe bakın. İçişleri Bakanlığı da imzaladı. Soruşturma açacaksan Bakanlık orada, ona aç.”
Kocaoğlu’nun bu feryadını kamuoyunu bırakın, kendi partisinin Genel Merkezi dahi duymayınca sonunda beklenen oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi dün sabaha karşı ikinci kez polis baskınına uğradı, bu defa da 41 üst düzey yöneticisi gözaltına alındı.
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, bilvesile kara mizahlık bir olayı hatırlatıyor.
“Maliye Bakanlığı tarafından geçen yıl Antalya’da düzenlenen ‘İç Denetim İyi Uygulama Örnekleri Paylaşım Toplantısı’nda İzmir Belediyesi iç denetçileri bu Bakanlık’ça diğer belediyelere örnek gösterildi. Şeffaf yönetim anlayışı övüldü. Ama aynı belediye denetim bahanesiyle yıllardır inceleme altında. Aranan açık bulunamayınca da sırf kamuoyunda mahkûm etmek için ikinci kez baskına maruz kalıyor.”
Potburi
Dersim’de onca katliam yaşandı da 1954, 1957 ve sonraki seçimleri neden CHP kazandı? Bu sorunun yanıtını alamadık.
Öte yandan üniversite öğrencisi okurumuz Özge Can soruyor:
“Dersim’de her ne olduysa bunu CHP yapmıştır devlet değil“ deniyorken, “PKK ile devlet görüşüyor AKP değil“ nasıl oluyor?
* * *
Adalet Bakanlığı zabıt kâtipliği sınavında sorulan bazı soruları gırgıra almıştık... Örneğin “Keops piramidinde kaç taş kullanılmıştır? Bülent Ersoy kaç yılında kadın olmuştur? Penguenlerin dişleri var mıdır?”gibi sorular sorulmuştu.
Ülkü Çetinkanat gözden kaçmaması gereken gerçeği fısıldıyor:
“Bu tür sorular o sınavda resmen kopya çekildiğini gösteriyor...”
* * *
Başbakan Yardım-
cısı Bekir Bozdağ:
“Akşam Avusturya’dan hızlı trene binen kardeşim, sabah kahvaltıda Yozgat’ta olacak” diyordu...
Biz de halkı uyutmayın demiştik.
Okurumuz diyor ki:
- Bekir Bey, “Aynı günün sabahı Yozgat’ta olursunuz” demiyor, daha sonraki sabahlardan birini de kastediyor olabilir!
Almanya’da
Neo Nazi denilen
bir grup Türklere saldırıyormuş.
Hitler sağ olsa
onları şöyle selamlardı:
Heil itler...
Haldun Ertem
Yeni anayasa için “mutfak çalışması” başlamış.
Eveeettt... Mutfaktan gelen pis kokunun nedeni şimdi anlaşıldı!
Fahrettin Fidan
Yıldız
OdaTV davasında mahkemeye çıkan gazeteci Müyesser Yıldız’ın dün aynı zamanda oğlunun doğum günü imiş. 20 yıldır ilk kez oğlunun doğum gününde onunla birlikte olamamış. Yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
“Biricik oğlumun doğum gününü kutluyorum ve ona Ahmet Kaya’nın ‘Doğum günün kutlu olsun’ şarkısını gönderiyorum.
Hani o şarkıda, ‘Karakollar beni alır sorgular gecelerce / Hiç bekleme belki gelemem senelerce’ diyor ya, ben de,
‘Özel Mahkemeler sorgular beni günlerce / Hiç bekleme belki gelmem senelerce’ diyorum.”
Paralı askerlik çıktı.
Askerleri artık
“Her Türk asker doğar” yerine,
“Babası parasız olan Türk asker doğar” diye uygun adım yürütürler...
Gülhan Elmas