Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Demek ki bir kazanda yemeği pişirip öğle vakti askeriye ve devlet dairelerine dağıtmayı bizim girişimci elin Fransız veya İngilizi kadar beceremiyor...Şişe sularının ve yoğurtların üzerinde "Danone" markası okunuyor... Demek ki suyu şişeye koyup ya da yoğurda maya vurup satmayı da pek beceremiyoruz...Domatesi veya patatesi Orhangazideki tarladan alıp İstanbulda satmak zor mu? Zor olmalı... Bu işleri artık "Carrefour", "Metro" gibi zincirler yapıyor, bizim malımızı bize satarak aradaki kârı kapıyor.Çayımız "Lipton"dan... Ekmek arası köfte McDonalds... Bankacılık HSBCden...Sanayicim suyu şişelemeyi beceremiyor. Çayı poşete koyamıyoruz. Ama halkımın gönlü zengin.. Gözü yabancı markalarda...Yerli malını beğenmiyor. Yabancıyı görünce üstüne atlıyor. İşadamı, sanayici, üretici, tüketici hep birlikte yabancıya çalışıyoruz. Sonra da oturup fakirlikten, işsizlikten, üretimsizlikten yakınıyoruz.Türkiye liberalleşiyor.. Türkiye küreselleşiyor... Ekonomi özelleşiyor...Gibi büyük lafların şemsiyesi altında Türkiye sömürgeleşti.Ulusal gücünü, ruhunu, onurunu eritti... Nesi var nesi yok yabancıya teslim etti... Hâlâ bir ulusal silkinişi akıl edemiyor, bizi sömürenlerin bizi kurtaracağı hayaliyle yaşıyoruz. Özlem Asın Cumhuriyetteki haberinden öğreniyoruz ki... Yemek sektörüne Fransız "Sadexho" ile İngiliz "Compass"ın Türkiye ortakları hâkim oluyormuş... Türkiyede vergi kaçırmanın 116 yolu varmış. İş sahteciliğe gelince nasıl da üretken oluyoruz... Haldun Ertem Sam Amca tüm kötülüklerin amcasıdır. Akif Kökçe Gazeteler otomobil satışlarının yine rekora ulaştığını yazıyor... Sokakların haline bakınca da bunu anlamak olası... Yol kenarına park etmiş otomobiller yüzünden kaldırımlar geçit vermiyor. Belli ki evin beyinin dışında hanımın, çoluğun çocuğun ayrı otomobili var. Toplu taşıma yok. Taksiler berbat. Halkı özel otomobile teşvik için ne aranırsa var... Üstelik de "köylü toplum" burası... Otomobil araç değil amaç... Çözüm mü? Hiç merak etmeyin... Yakında park yeri bulmak otomobil almaktan daha zor hale gelince sorun kendiliğinden çözülecek! İyice otomobillendik İkinci Cumhuriyetçi Profesör Mehmet Altanın Sabahtaki köşesinden bir cümle:"Amerika ülkelerin sivilleşmesini, demokratikleşmesini, insan haklarına, demokrasiye, piyasa kurallarına dayanarak gelişmesini öngörüyor."Gönül isterdi ki bu satırları "Kitle imha silahı yalanıyla uluslararası hukuku çiğneyerek Irakı işgal eden ABD en büyük terörist devlettir, amacı petrole el koymak ve İsraile destek olmaktır" diyen Naom Chomsky veya Howard Zinn gibi Amerikalı düşünürler de okusun ve ülkelerini tanısınlar... Chomsky okumalı Nazmi Kalın "Atatürkle Yaşayanlar" adlı anı derlemesinden bölümler aktarmaya devam ediyoruz... 12 yıl Atatürkün garsonluğunu yapan Cemal Granda anlatıyor:- Birçok yere giderdik. Tokatlıyan, Pera Palas, Park Otel... Her gittiğimiz yerde parasını cebinden öderdi... Bir sefere mahsus 1927 yılında belediyeye misafir olmuştur......Bir gün şunu gördüm... Nebile Hanım (Atatürkün manevi kızlarından) otomobiline binmiş gidiyordu. Atatürk balkondan postaya seslendi. "Nereye gidiyor?" dedi. Nebile nizamiye kapısından geri geldi. Atatürk "Nereye gidiyorsunuz hanımefendi?" dedi. Efendim arkadaşlarıma gidiyorum, dedi. "Yok böyle şey, hepiniz toplanacaksınız haftanın muayyen günlerinde bineceksiniz, bu bizim babamızın malı değildir. Benzinin parasını millet veriyor" dedi...Atatürkün dil çalışmalarına katılan ve soyadı Atatürk tarafından verilen Agop Dilaçar anlatıyor...- Kimsenin bilmediği bir şey var. Atatürkün Geometri adlı bir kitabı vardır. Bu kitabı Atatürk yazmıştır fakat üzerinde yazar adı yoktur. Ben bunun şahidiyim... Katibi umumisi Süreyya Anderimanla beraber Haşet kitabevine gittik. Fransızca bir geometri kitabı aldık. Atatürk bütün kışı İstanbulda geçirdi ve o kitabı yazdı. Atatürk mükemmel Fransızca bilirdi. Bu kitapta geometri terimlerine Türkçe karşılıklar bulunmuştur. Mesela üçgen, dörtgen gibi. Bazı kelimeler de düzeltilmiştir. Mesela "zait, nakıs" Arapça asıllı kelimelerdir. Atatürke "arta, ekse" şeklinde sunuldu. Düşündü "Arta, ekse iyi gelmiyor kulağa artı, eksi diyelim" dedi. Hakikaten kulağa daha uygun geliyor.... Macar Türkoloğu Nemet kitabında Türkçeyi "Kaba Türkçe", "Orta Türkçe" ,"Fasih Türkçe" diye sınıflandırıyordu... Atatürk bu "Kaba Türkçe"yi görünce kızdı. Türkçenin kabası olur mu, diye kitabı bir tarafa attı... "Türkçenin hiçbir şekline kaba Türkçe denemez" dedi... Atatürkle yaşanan Suudi Arabistan, hac ziyaretinde izdihamdan dolayı hayatını kaybedenlerin 3 yakınına bedava hac ziyareti yaptıracakmış! Sayemizde cennete gittiler diye üste para da isteyebilirlerdi. m.asik@milliyet.com.tr Arif Ayhan